29 Mayıs 2016 Pazar

54-ÇOK KULLANILAN KALPLER DÜKKANI- BİLAL SAMİ GÖKDEMİR



1.-9. Baskı 2015
15. Baskı 2016
366 Sayfa



Alıntıları aşağı yazacağım , çünkü hayli fazlalar .

Kitap 360 sayfa , 300 sayfasını okuyorsunuz fakat son 60 sayfa kilit altında .

300 sayfayı okuyup verilen ipuçlarıyla kilidi açtınız açtınız , yok açamadınızsa o zaman yazarın facebook sayfasına mesaj atıp öğrenebiliyorsunuz .

Kilidi açmak zor değil ama kolay da değil :D

kitabın içeriği oldukça yalın yazılmış 1 konu etrafından ufak hikayelerle devam eden bir yapısı var.

Aslında bu kadar basit oluşu endişe edici gibi görünse de , kitabı sevdim .

Sevmemin bir sebebi , erkek bir yazar tarafından , hafif saf bir erkeğin anlatılması .

Malum bizim kitap kahramanı erkeklerimiz genelde saf olmazlar , aslan parçası hepsi maşallah:)

O kadar mükemmeller ki insan bazen şüphe ediyor , bu kadar yakışıklı , karakterli , cesur vs. vs. vs. erkek varken , saflar nerede diye.

Gayet sade bir şekilde anlatıyor kendini kahraman .

Biraz da espri katıyor .

Kitabı ikinciye okumaya kalksam bu kadar gülümsemem herhalde fakat ilk defa okuyunca hoş bir tat bıraktı aklımın bir köşesinde .


"Aşk bir masal ve hep şöyle başlar:
Ben varmış , sen yokmuş."

"Evet , bir gün mutlaka bir kitabım olacak .Buna inanıyorum.Ne yazacağım konusunda bir fikrim yok.Belki bir aşk romanı olabilir.Ya da 3 hortumlu fillerin olduğu , karıncaların içtiği bir iksirle bir anda canavara dönüşebildiği fantastik bilim kurgu falan...Kitabın içeriğinin pek bir önemi yok ...Önemli olan , bana ait bir kitap olması ve her gece rüyalarımı süsleyen bu düşünce , bir gün mutlaka gerçek olacak ."

"Sustum ...Sen hoşça'kal diye..."

"Çay bu ...Soğuk olur mu?Çay da soğuk olursa, sıcak ne kalır ki dünyada?"

"Asıl yalnızlığın , insanın kendisini kaybettikten sonra başladığı , gerçek yalnızların kendisiyle barışık olmayan , iç sesiyle aynı fikirde olmayan , hayatta bir beklentisi kalmayan insanlar olduğu yazılmalı."

"Aslında kabahat bizde...
Öylesine insanları , ölesiye sevdik hep..."

"Aynaya baktığımda göremediğim bir şey daha var: Mutluluk...O da yok.Sanki açılmış ama kapanması unutulmuş bir parantez gibiyim. Ne yapacağını bilmeyen, nereye düşeceği belli olmayan bir ağaç yaprağı gibi savruluyorum."

"Gereksiz inan yoktur.
Gerektiğinde yanında olmayan insan vardır."

"Yanıma aldığım tek şey , daktilom ve yarım bırakmak istemediğim bir kitap...Her şey yarım bırakılabilir ; Hayat, dostluklar , sevdalar ...Hatta çay bile...Çay bile yarım bırakılabilir; ama hayatta yarım bırakılmayacak tek şey benim için kitaplar."

"Anlamıyorum
Belki de ondan ağlayamıyorum.
Belki de bunu anlatmanın tek yolu anlatamamaktır.
Bazen böyle olur işte !
Ağlayamazsın.
Bağıramazsın.
Söyleyemezsin.
İçinde bulutlar dolusu yağmur yağar .İçini sel basar.Yüreğin boğulur.'Yazayım ' dersin , kalemin dili tutulur.Beynin , uykulu bir çocuk gibi çömelmiş gözlerini oğuşturur."



26 Mayıs 2016 Perşembe

53-SANDIK LEKESİ- SEMA KAYGUSUZ

1. Basım 2000(Can Yayınları)
3. Basım 2004
6. Basım 2012
83 Sayfa


"Bir sigara yakacaktı, yakmadı.Saçlarını tarayacaktı , taramadı.Küçük not defterini aldı eline , ince uzun karanlık bir kadın karaladı, küçücük.Önce güzel güzel , ince ince cümlecikler yazdı, sonra hızlandı eli, harfler büyüdü, yan yattı, sayfa kenarlarına taştı.Her şey kötü bir el yazısıydı zaten .Düşünürken hep yazardı böyle, yazmadan doğru düşünemezdi, elini oynatmadan aklını oynatamayanlardandı."



Şimdi ;
 kaliteli edebiyat arıyorum diyenler , 100 sayfa çok sayfası az okuyalım , öz olsun diyenler ,daha önce Kaygusuz okumamışlar, kitap okurlarının neden okuduğunu anlamayanlar...

Evet evet siz , bakın işte bu kitap tam sizin için .

Her biriniz için , edebiyat okumak istiyorum diyenlerden, anlaşılır olsun diyenlere kadar her kesim için yazılmış  nadide şeylerden biri.


Kitapta 13 kısacık öykü var , hepsi ayrı etkili.

Aslında çok sticker yapıştırdım kitaba ama hangisini yazdıysam , tam gelmedi , bütünü bölünce anlamsız bir yarım kalır ya elinizde .


Sadece üstteki alıntı ile kalmasının nedeni bu .

Harika ötesi yazıyor bu kadın .

Her kitabı ile hayran bırakıyor kendine.

Kitabın Ödülü de var: Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü

Kadın diyorum ama insan olduğundan şüpheliyim , farklı bir dünyadan geldiğini düşünüyorum :D





24 Mayıs 2016 Salı

52-SENİN GİBİ ÖLÜ- PETER JAMES

Çeviri:Bülent ERTAŞ
1. Basım 2013
663 Sayfa


"O pahalı ayakkabıları giyiyorsunuz.Bu , bir yere gidiyorsunuz - ve beni geride bırakıyorsunuz - anlamına gelir."

Kitabı nasıl edindim bilmiyorum , Kerem'in olma ihtimali var mı acaba?

Sorsam mı ki? 

Yok yok , sormamak en iyisi , kendi kitaplığıma koyup , O'nun görmesini bekleyeyim ben .

Bu kitap Sunday Times'ın çok satanlarındaymış, valla bak , ben kitabın yalancısıyım .
Washington Post'ta ise Kuzuların Sessizliği'nden sonra en sürükleyici gerilim romanı diye tanımlanmış.

Benim için ise gerilimi az olan bir 
polisiye - macera.

Şöyle ki , çok fazla karakter var kitapta , sanki bu gibi kitaplarda son zamanlarda yazarlar bu taktikle katili gizleyebileceklerini düşünüyorlar .

Yapmayın arkadaşlar , zorlamayın bu kadar bizi :D

Haydi zorladınız diyelim , az daha yükseltin çıtayı .

Mesela bir Saatçi daha yazın , yazabilirseniz .

:D




22 Mayıs 2016 Pazar

51-Çİ- AZRA KOHEN

1. Basım 2014
12-21. Basım 2014
318 Sayfa

"Bir tek kişiye duyulan aşktan daha acımasız bir şey var mıdır?"

"Hayatın acınacak yanları olduğunu sanıyorsan , yanılıyorsun, algını değiştir!Mecburiyetlerinden sıyrılabilmiş ve buraya gelebilmiş birisin sen . Milyonlarcasının yapamayacağını başarmış birisin! Çünkü hayat sana o kahrolası deneyimlerle kendini buldurdu, şanslısın! Ya kendini bulamayacağın ya da yok olacağın bir deneyimde doğdun.Arada bir yerde sıkışmadın ki varolabildin."

"Altında ezilmen için değil, gerekli olduğu kadarını alıp renklenmen için yaşıyorsun."

"Dayanıklılığım güvenilirliğimden gelir , cesaretimse deliliğimden."

******************************

Fi'yi okuduktan sonra 'o kadar da önyargılı olunmamalı diye düşündüm ' yani beklediğim kadar da vasat değil hafif bir merak bırakıyor kitap dimağda:D

Çi'yi okumaya bu merak itti diyelim .

Fakat bu itiş, güzel bir yere düşürmedi beni.

Çi bitmedi , bildiğin yani , okuyorum okuyorum bitmiyor kitap, böyle yaya yaya, uzata uzata , gere gere , konudan konuya geçişleri ...

Yazarın; aman bunu da yazayım dediğini duyar gibi olarak , gündemden geri kalmamak adına çırpınışlarına tanık olarak bitti kitap.

Beğenmedim, ilginç bir başlangıç yapmıştı oysa Fi ile.

Olmadı .

3. kitabı edinirsem , para ile değil ama , takas  olabilir, ancak okurum ama uzun ara vermem lazım.

Şimdi ben bu kitaba beğenmedim yazdım ama alınmayın lütfen , bakın net söylüyorum BEN beğenmedim.

Bana farkındalık katmadı kitap , aydınlanma yaşatmadı, okurken sıkıldım ,hatta bir ara bunaldım.

Bunları yazmam demek , siz nasıl beğendiniz demek değil.

Sizin beğendiğinizi ben beğenmek , benim beğenmediğimi siz de beğenmemek durumunda değilsiniz.

Kasmayın yani.

Beğendiniz ise çıkın söyleyin.

Üzerinize atlamaya ya da nasıl beğendiğinizi sorgulamaya niyetim yok.

Siz de benim neden beğenmediğimi sorgulamayın.

Bana uymadı, net.






20 Mayıs 2016 Cuma

50-YARATIK-ROBERT MUCHAMORE



Çeviri:Aytaç DEMİRCİ
1. Basım 2011
277 Sayfa


"Birinin en yakın arkadaşı olmanın bir paçası da başkaları hakkında yalnızca düşünmeye cesaret edebileceğiniz türden şeyleri o kişinin suratına söyleyebilmektir."

Cherub serisinin 6. kitabını bitirmiş olduğum gerçeği , seriyi de yarılamış olmanın derin huzuru var üzerimde.

14 yaşındaki kahramanımız bu defada yeni bir macera ile hayvan hakları , veganlık ve denek hayvanlar üzerinden bir macera yaşıyor.

Fakat efendim bu seri her kitapta biraz hızlanıyor sanki.

Mesela bu kitap ; arkadaş , ne kadar seri hareket ediyorlar , bir yerden diğerine o kadar hızlı geçiyor ki vallahi takipte zorlanmadım desem yalan .

Kafam dağılsın diye okuyorum derken , okurken pür dikkat seviyesine nasıl geldim ki ben :D


18 Mayıs 2016 Çarşamba

49-KÖR BAYKUŞ- SADIK HİDAYET


Çeviri:Behçet NECATİGİL
Farsça İlk Basım 1936
Türkçe İlk Basım 1977(Varlık Yayınları)
YKY'de İlk Basım 2001
13. Basım 2015
95 Sayfa

Kitap 95 sayfa fakat hikaye 70 sayfa.
İlk 15 sayfa Behçet Necatigil tarafından İran Edebiyatında Sadık Hidayet anlatılıyor.
Son 10 sayfa ise Bozorg Alevi'nin yazdığı Sadık Hidayet biyografisine ayrılmış.

Bozorg Alevi , Sadık Hidayet'in en yakın arkadaşı.

Kitabı (hikayeyi) okumaya başladığımda , ilk 10-15 sayfa neredeyse her satırıyla etkiledi beni.
 Sonrasından da etkilendim tabii lakin ilk sayfalar ayrı güzeller benim için .

O sebepten hemen o etkileyen satırları sizlerle paylaşmam lazım :)


*******************

"Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen , kemiren yaralar."

"Çalışacağım yazmaya, aklımda kalanları , olaylar zincirinden zihnimde kalanları yazmaya.Belki genel bir sonuca varırım, hayır , fakat içim rahat eder , inanabilirim kendim.-Çünkü benim için hiç bir önemi yok , inanmış inanmamış başkaları.- Lakin tek korkum ; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan."

"-Bana benzeyen, görünüşte bendeki ihtiyaçlara , tutkulara, arzulara sahip bu insanlar niçin kırarlar beni?Ancak benimle eğlenmek , bana çatmak için yaratılmış bir avuç gölgeden başka bir şey mi bunlar?"

"İki sevdalı hep aynı hisse kapılmazlar mı, birbirlerine önceden rastladıkları , aralarında esrarlı bağlar olduğu duygusuna kapılmazlar mı?Bu dünyada ya onun  aşkını isterim , ya da kimsenin!"

"Bense onun  gözlerine muhtaçtım, bir bakışı yeterdi ; felsefenin bütün müşküllerini , teolojinin bütün muammalarını çözmeme yeterdi.."

"Oydu bütün hayatımı zehirlere bulayan .Hayır, hayatım ta baştan zehirlere bulanmıştı benim. Ben başka türlüsünü değil, ancak zehirlenmiş bir hayatı yaşayabilirdim."

"Böyle durumlarda herkes , güçlü bir alışkanlığa , bir tutkuya sığınır;Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için. Her biri , en kuvvetli iç güdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı , kendi bağrından şaheserler yaratır."

"Hayat denen şeyden el çektim, bıraktım, pekala, gitsin elimden !Ben gidince de , adam sen de , kim isterse okusun benim bu kağıt parçalarını .Ne gelecek umurumda , ne onlar.Yaşıyorsam , yazma ihtiyacı beni zorluyor da ondan."




16 Mayıs 2016 Pazartesi

48-DAR KAPI- ANDRE GIDE


Çeviri: Buket YILMAZ
1. Basım 2006 , L&M Yaıncılık
2. Baskı 2009
139 Sayfa

"Başkalarının kendilerini koyvermeleri ne kadar doğalsa , benim için de kendimi tutmak o kadar doğaldı.Boyun eğmek zorunda kaldığım herhangi bir sertlik beni yıldırmıyor, aksine neredeyse hoşuma gidiyordu.Mutluluktan çok onu elde etmek için harcadığım sonsuz çabanın peşindeydim ; mutluluk ve erdemi birbirine karıştırıyordum."

"Durup bana bakmayan bir şeye bakmaya vaktim yok."

"Bazen onu konuşurken dinlediğimde kendimi düşünürken görüyormuşum gibi geliyor.Bana beni açıklıyor, kendimi keşfettiriyor.Onsuz var olacak mıyım?Ben sadece onunla benim..."

*******************
Nobel Edebiyat Ödüllü Yazar,

Andre Dide'nin özyaşamöyküsünden kesitler olan hikayesi.

En verimli zamanlarındaki eserlerinden biri.

Umut içinde, aşka tutunulan bir ömür.

İfade şekilleri mükemmel.

Yaşayanlar efsane .

Daha ne olsun sayın edebiyatseverler.

Hemen okunası , edinilesi, etkilenilesi.



14 Mayıs 2016 Cumartesi

47-YANDAŞ- VERONICA ROTH

Çeviri:Uğur MEHTER
1. Basım 2014
8. Basım 2015
520 Sayfa

"İki isyan arasında küçük bir nefes var ve biz bu nefeslere aptallar gibi "barış" diyoruz."

"Aşk seni olduğundan daha fazlası yapar, hayal edebileceğinden çok daha fazlası yapar."

"Küçüklükten beri bildiğim bir şey var:Hayat hepimizi , her birimizi kırıyor.Hiç birimiz hasardan kaçamıyoruz.
Ama şu anda öğrendiğim bir şey daha var: İyileşebiliriz. Birbirimizi iyileştirebiliriz."

Divergent (Uyumsuz ) serisinin sonu, evet bir kitap daha var ama o diğer kahramanlardan birine aitmiş, yani asıl hikaye bitti.

Açıkçası Yandaş için çok umutlu değildim çünkü çok fazla olumsuz yorum okumuştum fakat o kadar müthiş , beklenmedik ve sürpriz bir son oldu ki, beğenmedim desem yalan olur :D

Evet serinin müdavimleri bana kızıyor biliyorum ama beni bilenler de biliyor:). Bu tip sonları çok seviyorum :D

Dört'ü okumak için acele etmeyip , bir süre ara vermek var kafamda .

Bu arada Kerem'in diğer serilerini okumaya devam tabii.

Her ne kadar seriyi açlık oyunlarına benzetenler olmuşsa da bence alakası yok , distopik olması dışında.

Distopya sevenler , hızlı kitap okumak isteyenler , gençlik hikayelerine ön yargıları olmayanlar ve tabii ki gençler severek okuyacak zannederim :D


12 Mayıs 2016 Perşembe

46-ALLAH ALLAH bizim KONTESİ kim SEVDİ?- MİNE G. KIRIKKANAT


126 Sayfa
"Sigara yanıklarıyla delik deşik masamın örtüsü, yurdumun bağrı.Bir ayağı topal iskemlem , döviz kuru ayarı.Ne tepemdeki üzümsüz bağı çadırının umurunda egzoz gazları, ne çelimsiz söğüdün umurunda , dibine biriken izmarit yığınları.Onlar, çirkinin özel, anlamsızın güzel oluverdiği garip bir cennette köklenmiş .Her  bahar zehirli topraklarına inat yeşeriyorlar .Asitli çamurlardan damıtıyorlar özsularını .Burası Türkiye.Araziye uyanların canlı kalabildiği mucize."

"Akıntı, çoğunluk demektir.Çoğunluk , genelin istemi, yani halkın , ailenin , arkadaşların çoğunluğu olabileceği gibi , üyesi olunan kurumun yönetimi tarafından çizilen ve empoze edilmese de uyanın ödüllendirilip uymayanın cezalandırıldığı , cezalandırılmadığı zaman , en azından görmezden gelinerek yok sayıldığı 'genel' politika ya da 'trend' olabilir."
**********************************************
Mine G. Kırıkkanat'ın köşeyazılarından oluşmakta kitap.

Siyasi söylemler içermekte, bu sebepten her kesimin rahatsızlık duymadan okuyabileceğini düşünmüyorum.

Yazılar şimdi için hafif kaçmakta bence.

Bugünküler çok daha serttir inanıyorum.

Kırıkkanat okumalarım sürecek...


10 Mayıs 2016 Salı

45-ÇILGIN KALABALIKTAN UZAK-THOMAS HARDY

Çeviri:Nihal YEĞİNOBALI
1. Basım 1984
6. Basım 2015
491 Sayfa

"Aşkta edilen tövbe ne kadar vurgulu olursa, kesinlikten o kadar uzaklaşır."

Klasiklerden bu kitabı alırken , benim okumadığım nadir kitaplardan biri diye düşünerek almıştım. 

Fakat benim aldığım kitap farklı yayınevindendi .

Yeğenin aldığı bu kitapla kıyaslayınca sayfa sayısının bende daha az olduğunu gördüm , belki kısaltılmış falandır dedim ve yeğenin edindiğini okumaya karar verdim.

Çok iyi yapmışım diyemiyorum çünkü diğerini okumadım :D

491 sayfa olan kitap , tam bir klasik. Uzun uzun doğa ve çevre betimlemeleri olan ,konusunu aşktan alan , entrikların bol olduğu bir klasik hem de .

Bir Jane Eyre değil tabii ki :D

Yine de benim gibi henüz okumamış klasik severler için ilaç niyetine okunmalı.

Klasik sevmeyenlerin ise kesinlikle uzak durması gereken kitaplarından biri , zira o kadar çok betimleme var ki kitapta , benim bile yorulduğum anlar oldu.

Bir de çeviri için çok fazla yazmaktan hoşlanmıyorum , üstelik çevirmenin daha önceki kitaplarından da okumuşluğum var fakat bu kitabı yavaş okutan diğer  faktörün çeviri olduğunu  düşünüyorum .Oysa dediğim gibi hem yayınevi, hem çevirmen konusunda oldukça güvendiğim isimler söz konusu fakat aşağıdaki cümleye bir bakın ve bana lütfen benim algılamamda bir sorun olduğunu söyleyin. Ya da orijinalinden okuyanınız varsa lütfen beni aydınlatsın.

"Görünüşe bakılırsa, çoğu erkekler, kadına başka yoldan sahip olamayacakları için evlenirler; çoğu kadınlar da bir erkeğe sahip olmadan evlilik durumuna geçemeyecekleri için kocaya varırlar."

Neyse tüm mırın kırınlarıma rağmen , hele de lise dönemimde okumamış olduğumu farkettiğim bir klasik okuduğum için mutluyum.

Kitapla kalın :)


7 Mayıs 2016 Cumartesi

44-KÖPEKLER AĞLADIĞINDA- MARKUS ZUSAK

ZATEN ÖLMÜŞ OLAN BİR KÖPEĞİ YARALAYAMAZSIN
Çeviri:Nilgün BİRGÜL
1. Baskı 2014
222 Sayfa


"Öylece dikildim. 
Ruhum dışarıda.
Bedenim içeride."

"Sözcükler , gece vakti bile yatağımda beni uyandırdılar.
Sözcükler tavana kendilerini resmettiler.
Zihnimdeki hatıra sayfalarında kendilerini yaktılar."

"Bazen yanlış yere gidersin ama doğru yol gelip seni bulur.Takılıp düşebilirsin ya da onunla konuşabilirsin.Hatta gün geceye soyunurken gelip elini tutmanı , yanlış yerde durduğunu , içinde bulunduğun yanılsamayı unutmanı isteyebilir."

"Sadece durup baktığın , kendini ondan soyutlarken dünyanın seni unutmasını seyrettiğin anlar var. Üstesinden geldiğin ve olduğun kişiyi yok ettiğin anlar.
Sana sesleniyor ama orada değilsin.
Hiçbir şey duymuyorsun.
Hiçbir şey görmüyorsun.
Başka yere gitmişsin.Kendini farklı tanımladığın , hiçbir şeyin sana dokunmadığı bir yere .Başka hiçbir şey düşüncelerini yönlendiremiyor.Bir an için , kömür karası gökyüzünde , sadece kendinsin."

"Eğer içimde sokaklar varsa koridorlar da olmalı."

*************

Markus Zusak'ın ;

adlı kitaplarından oluşan serinin 3. kitabı.

Cameron'un kendini bulması .

Genelde seri kitaplarda ilk kitap , diğerlerini de okuma sebebimdir.

Oysa bu seride 3. kitap hikayenin zirvesiydi.

Ergen dünyası ama reel bir dünya.

Reel hisler.

Reel yaşam.

Ve anlar ; aileye dair , yaşananlara ait.

Zusak yazım dili çok faklı bir yazar.

Kitap Hırsızı'nı okuyanlarınız varsa bilirler ne demek istediğimi.

Fakat bu kitapta , daha yalın , daha anlaşılır dili ve daha etkili sanki.

Zusak okumalarım devam edecek , başka çevrilmiş kitabı var mı bilmiyorum ama görür görmez edineceğim kitaplar arasında.




5 Mayıs 2016 Perşembe

43-ÖRÜMCEK AĞINDAKİ KIZ- DAVID LAGERCRANTZ



MILLENIUM IV-STIEG LARSSON
Çeviri:Ali ARDA
1. Baskı 2015
514 Sayfa


"Çocukluğunda kendine ait dünyalara kaçarmış.Fantezi edebiyatına dalmış, şiir okumuş, sinemalara gitmiş , Sylvia Plath'ı, Borges'i, Talkien'i çok sevmiş.Bilgisayarlar konusunda her şeyi öğrenmiş.Trajik aşklar üzerine yürek parçalayıcı romanlar yazmayı düşlemiş.Dünya yansa umurunda olmayan , yaralarını tutkuyla sarmaya çalışan bir romantikmiş."



Milenyum serisinin 4. kitabı .Pek çoğunuzun bildiği üzere seri ; 3 kitap yazılabildi ve Stieg Larson kalp krizi sebebiyle hayata veda etti.

4. kitabın varlığından hep söz edilmişti fakat , 4. kitap olarak yazarın yazdıkları yerine , Lagercrantz'a sıfır bir kitap yazdırılmış.  

David Lagercrantz , her ne kadar kendi yazdığı kitaplarla  çok satanlara girmişse ve bu kitap akıcılık ve macera yönünden tatmin edici olsa da , bir Larsson olmadığı çok belli.

Kısacası benim gözümde Milenyum serisinin 4. kitabı oldukça güzel bir polisiye olmuş fakat Milenyum serisinin devamı olmamış.

Ve fakat Lisbeth'i oldukça fazla özlediğimden ( hikaye de gerçekten anlatım olarak oldukça merak uyandırıcı) 2 günde okuyuverdim.

Lisbeth ve Bloomkvist özlemişseniz kaçırmayın.


3 Mayıs 2016 Salı

42-YAŞAMIN UCUNA YOLCULUK- TEZER ÖZLÜ

1. Baskı 1984 (Ada Yayınları)
2. Baskı 1987 (Ada Yayınları)
YKY'de 1. Baskı 1993
24. Basım 2015
125 Sayfa

"Uykuyu aradığın odanda, bu Akdeniz kentinin nemli yalnızlığında , denizi bulamadığın kentte.Sen tüm kentlerden daha yalnızdın."

Ve bana geceler yetmiyor.Günler yetmiyor.İnsan olmak yetmiyor.Sözcükler , diller yetmiyor."

"Bu denli çok ülke , bu denli çok insan, bu denli çok roman kahramanı tanımalı mıydım.En yakın dostlarım romanların kahramanları gerisindeki yazarlar mı olmalıydı.Uçaklara, trenlere , otobüslere bu denli çok mu binmeliydim.Çeşitli kentlerin gecesini uzantısında yaşayıp , sabahları uyanıp , gündüzleri uzun caddelerinde mi yürümeliydim.Bir alan ve birkaç caddeden oluşan küçük bir kentte neden sınırlanmadı yaşamım."

"Sonsuz sevmek isteğimi tüm insanlara , her insana dağıtma çabası gösterdim.Zaman zaman da herkesten nefret ettim.Kendim dışında."

"Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla , namus anlayışınızla , başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok.Aranızda dolaşmak için giyiniyorum.Hem de iyi giyiniyorum.İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.Aranızda dolaşmak için çalışıyorum.İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için.İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için.Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz.Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kurumlarınızla içimi kemirttiniz.Ölmek istedim , dirilttiniz.Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz.Aç kalmayı denedim , serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz."


1 Mayıs 2016 Pazar

41-BRİDGET JONES'UN GÜNLÜĞÜ -II --HELEN FIELDING

Çeviri:Dost KÖRPE
1.-3. Baskı 2000
4.-6. Baskı 2001
406 Sayfa

Bridget Jones'umuzun yaşam felsefesini derinlemesine incelemek için 
yazılan 2. kitap.

Bolca yetişkin muhabbeti olan , alınan-verilen kilolar ile kalorilerin takıntı haline geldiği, bekarlık -birlikte yaşama üzerinde derin incelemelerin bulunduğu , kültürel bakımdan oldukça donanımlı olduğu her satırında kendini belli eden 30+ kızımızın hayatından bir yıl daha :D

İlk Kitap Yorumu için; TIK

Ama itiraf etmek gerekir ki eğlenceli.:D

Absürt komedi severler için tabii.

Bu kitabın 100 'lü sayfalarında Türkler de var, hem de erkekleri oldukça mutlu edecek ifadelerle yer edinmişler kitapta .

İlk kitabın filminden hiç memnun ayrılmadım .

2. filmi ise henüz izlemedim ama sanıyorum yine aynı hislerle ve beni tatminden uzak bir film olacak.