15 Kasım 2021 Pazartesi

LEVIATHAN - JULIEN GREEN


Yeni bir kitapla yine buradayım sevgili okur, umarım sen de bütün dikkatinle buradasındır :D

 Leviathan ilk basımı Everest Yayın evi tarafından 2013 yılında yapılmış olan, Işın Gürbüz'ün Fransızca'dan dilimize çevirdiği, 298 sayfalık bir roman.

Yazarımız Academie Française'nin 1971 yılında üyeliğe kabul ettiği ilk yabancı yazarmış, yabancı olması ana-babasıyla alakalı yoksa zaten kendisi Paris'te doğmuş ama konumuz bu değil. "Günah" romanları yazdığını ifade etmiş yazarımız, benim de kendisine karşı gelmek gibi bir zorunluluğum yok , kendisi ne derse o.

"Diğer birçoklarını unuttuğu gibi bir gün unutacağı biri için acı çekmek ve arzularını, hep aynı olan arzularını başka bir yere yöneltmek için bu kişiyi terk etmek; ne bıktırıcı bir mukadderat!"


Fakat şunu itiraf etmekten çekinmeyeceğim, kitap herkese göre değil, nedeni de şu;
 tam bir betimleme ustası olan yazarımız bazen bir sayfanın üçte birini sadece yerdeki yaprağı betimlemek için kullanmış. Yaşar Kemal okuyanlar belki daha kolay anlayacak ne demek istediğimi, :D Julien de inanılmaz kelime oyunları ile tam bir tarif sanatçısı, açıkçası ben de betimlemeleri pek etkileyici bulurum romanda, sırf bu sebepten yazarı sevmemiş olmamın imkanı yok.

"Birine aşık olmak, sonsuza dek bütün özgürlüğünden vazgeçmek demekti; arzu körelebilirdi, tutku tamamen yok olabilirdi, fakat kalbin derinliklerinde, verilebilen, ancak geri alınamayan, başkasına aktarılamaz bir tortu kalırdı." 

Bir de sıradan olabilecek bir yerleşkeye olağanüstü bir kahraman ve olağan dışı iki vak'a ilave ederek zaten hali hazırda sıkılacak okuru avuçlarının içine almayı başarmış .

 Sonundaki müphemlik eser miktarda can sıkıcı olabilirse de,
ben ilk defa okuduğum bu kalemi sevdim, imkanım olsa oldukça hacimli olan külliyatını okumak isterim ve fakat bu kısım o kadar imkansıza yakın ki benim için, ama sen sevgili okur eğer de betimleme sever biri isen denk düşürdüğünde kaçırma bu eseri, belki bir başka eserini Green'in , neden olmasın.

"İnsan ruhunu satmıştır ve nefret aşkın yerini almak için boşuna uğraşır; insan ölene kadar sevdiklerine aittir. "

Sağlıkla, başarıyla, kitaplarla kal, ne yapmak hayatına anlam katıyor ise onlarla kal...





 

9 Kasım 2021 Salı

HIFZI TOPUZ - ELBET SABAH OLACAKTIR

Remzi Kitabevinin 2012 yılında yapmış olduğu 5. baskısını okudum,  Elbet Sabah Olacaktır adlı kitabın.

Kitap biyografik bir anlatı , tam bir biyografi demek ne derece doğru olur bilemiyorum, ama her halükarda Tevfik Fikret'i anlatıyor oluşu muhteşem, O'nu okumak hele de Hıfzı Topuz'dan okumak harikulade.

Ben edebiyat sevdamın başladığı ilk zamanlarda da her şiiri ya da her şairi sevmezdim, ama yazılan kelimelerin içeriği özgürlükse, haksa, adaletse ya da yazılanlar bunlara dair ise her dönem ilgimi çekmiştir, şu halde bunca şeyden heves Tevfik Fikret bilmemek ayıp kaçardı. 

Türk Dili ve Edebiyatı okuyanlar da takdir edecektir ki kendisine hacimli yer ayrılan/ yer edinmiş olan yazarlardandır, hem ilklerden oluşundan sebep, hem de içinde yer aldığı tartışmalarından mütevellit O'na dair okumalar yapmak muhakkaktır.  Bilhassa Mehmet Akif'le atışması , birbirlerine karşı yazdıkları efsanelerdendir.

Tarih-i Kadim yüzünden Zangoç yapılmış olan Fikret, Molla Siret diye tanımladığı Akif'le yazı üzerinden atışmış bu atışma gruplaşmış olan edebiyatperver şahsiyetler ile coşturulmuştu . Bu atışmayı detaylı olarak anlatmam bu postta imkansız tabii, o sebepten bu kadar hap bilgiyi alın ve ilginizi çekiyorsa başka mecralardan araştırın. Özellikle Edebiyat okuyan arkadaşlarım için  asla atlanmaması gereken kişilerdir bahsi geçenler.  

Beni bu kitaba bağlayan bir diğer şey de o dönemi, bilhassa istibdat dönemini, detaylı olarak vermeye çalışması oldu, malumdur ki bu tür dönemlerin en çilekeşleri yazı yazanlardır, pek tabii bunların serkeşleri de iktidara aleyhte olanlardır. 

O derece efsanevi şahsiyet mevzu bahis ki kitaba, ister istemez o dönemi okumuyor adeta yaşıyorsunuz. Bir de Türk Edebiyatı deyince ilk akla gelenler, Servet-i Fünuncular, Muallim Naci'ler, Recaizadeler, Halid Ziya'lar, kimler kimler... 

Tevfik Fikret'in  bütün şiirleri pek tabii alınamamış kitaba ve fakat sanki biraz az olmuş bu karar da... Bir de ilave edilmiş resimler var, Tevfik Fikret'in elinden olanlar ya da onun portreleri, bunlar da kitabın ortasına denk gelen kısma kuşe kağıt ile basılmış.  

Tevfik Fikret'i okumak, -tam olarak anlamanızın imkanı olmasa bile, zira dili bir hayli ağır/ağdalı- başka bir duygu yoğunluğu oldu benim için,  istedim ki size de bir iki satır bırakayım.  Sağlıkla, kitapla, yaşama dair heveslerinizle kalınız...Hoş kalınız...

"SİS
Sarmış yine âfâkını bir dûd-ı munannid,
Bir zulmet-i beyzâ ki peyâpey mütezâyid.
Tazyîkının altında silinmiş gibi eşbâh,
Bir tozlu kesâfetten ibâret bütün elvâh;
Bir tozlu ve heybetli kesâfet ki nazarlar
Dikkatle nüfûz eyleyemez gavrine, korkar!
Lâkin sana lâyık bu derin sürte-i muzlim,
Lâyık bu tesettür sana, ey sahn-ı mezâlim!
Ey sahn-ı mezâlim…Evet, ey sahne-i garrâ,
Ey sahne-i zî-şâ'şaa-i hâile-pîrâ!
Ey şa'şaanın, kevkebenin mehdi, mezârı
Şarkın ezelî hâkime-i câzibedârı;
Ey kanlı mahabbetleri bî-lerziş-i nefret
Perverde eden sîne-i meshûf-ı sefâhet;
Ey Marmara'nın mâi der-âguuşu içinde
Ölmüş gibi dalgın uyuyan tûde-i zinde;
Ey köhne Bizans, ey koca fertût-ı müsahhir,
Ey bin kocadan arta kalan bîve-i bâkir;
Hüsnünde henüz tâzeliğin sihri hüveydâ,
Hâlâ titrer üstüne enzâr-ı temâşâ.
Hâriçten, uzaktan açılan gözlere süzgün
Çeşmân-ı kebûdunla ne mûnis görünürsün!
Mûnis, fakat en kirli kadınlar gibi mûnis;
Üstünde coşan giryelerin hepsine bî-his.
Te'sîs olunurken daha, bir dest-i hıyânet
Bünyânına katmış gibi zehr-âbe-i lânet!
Hep levs-i riyâ, dalgalanır zerrelerinde,
Bir zerre-i safvet bulamazsın içerinde.
Hep levs-i riyâ, levs-i hased, levs-i teneffu';
Yalnız bu… ve yalnız bunun ümmîd-i tereffu'.
Milyonla barındırdığın ecsâd arasından
Kaç nâsiye vardır çıkacak pâk u dirahşan?"








 

4 Kasım 2021 Perşembe

KABİL - JOSÉ SARAMAGO

 

"İnsanların tarihi, tanrı'yla anlaşmazlıklarının tarihidir; o bizi anlamaz, biz de onu anlamayız."

    "Her koşulda, masumlar zaten günahlarının bedelini ödemeye alışkındır."

    "Sodom'da yanarak ölenlerin arasındaki tek bir çocuk bile onu gözünün yaşına bakmadan mahkum etmeye yeterlidir, ama tanrı için adalet boş bir kelime..."

    İnsan türünün evrendeki yeri ve varlığının haklılığını ya da nedensizliğini sorgulayan Jose, kullandığı dille, kullanmadığı imla kuralları arasında okuruna bir beyin fırtınası, bir teoloji anlatısı, bir iman sorgulaması yaşatıyor.

      Koşulsuz yazılmış olması, ön yargısız okunursa anlam kazanacak olması ve pek tabii ki dinlerin tamamına dokunması okuru zorlayabilir. İroni, kritik ve alayın birbirine karışması;  din konusunda hoşgörü sahibi olmayan ya da dinleri sorgulama kısmında fazlaca muhafazakar olanlar için uygun bir okuma olmayacaktır. Zira teolojinin altından girip üstünden çıkmış yazar :D 

    Fakat zaten 130 sayfacık olduğundan,  ve bir de din sizin kırmızı çizginiz değilse, her şeyi sorgulayabilirim ben, bütün fikirleri dinlemek/okumak isterim diyenlerdenseniz, farklılıklar sizi ürkütmüyor ise sizin için oldukça keyifli bir okuma olacak diye düşünüyorum, yine de siz bilirsiniz der çekilirim. 

Kalın sağlıkla...