28 Aralık 2020 Pazartesi

EMILE - J.J. ROUSSEAU

BİR ÇOCUK BÜYÜYOR

254 Sayfa
Selis Kitaplar

"Eğitim, kaderin ve anne-baba eğilimlerinin uyum sağladığı oranda yararlıdır."

Rousseau'nun ailesinden görmek istediklerini, özellikle bir babanın çocuğa yaklaşımı baz alınarak - kendi babası oldukça ilgisizmiş-, hayali olduğu varsayılan kitap karakteri üzerinden anlatışı var kitapta.

"En çok yaşayan insan en çok yıl saymış olan değil, hayatı en çok hissetmiş olandır."

"Ben çocuğumu böyle eğiteceğim, şöyle yetiştireceğim" ifadeleri belki o zaman için / gerçi şimdi de hak veren çıkabilir, bir miktar yukarında bakma havası estiriyor.


"Daha önce hiç yapmadığınız bir şeyi yapmak, beynin hiç çalıştırmadığınız bölümlerini uyandırıverir."


"Bir çocuk büyüyor" alt başlığı ile yayımlanan kitabın bölümleri de bir çocuğun büyüme evrelerini başlık edinmiş.

"Şu dünyadan ne çabuk gelip geçiyoruz. Hayatın ilk dörtte biri, kullanılması bilinmeden; son dörtte biri de kullanma gücümüz tükendikten sonra geçiyor. Zaten yaşamasını bilmiyoruz ve yaşayamıyoruz."

Kitabı okumaya (hangi cesaretle bilmem) Haziran 'ın 6'sında başlamışım. Bitişi tam olarak bu gün yani Aralık 28'ine geldi. Ben kişisel gelişim kitaplarını genelde lisede iken oldukça fazla okur ve severdim ancak uzun yıllardır ne zaman bir kişsel gelişim kitabı okuyup bitirsem genel olarak aynı hisse kapılıyorum;  bir sayfasında yapın dediğini, diğerinde yapmayın diyor sanki.

Mesela ilk sayfalarda ;
"İnsan bütün hayvanlar arasında en az sürü halinde yaşayabilendir."
derken, sonrakinde 
siz insan gibi bir değerli canlıyı hayvana benzetemezsiniz kardeşim'e dönebiliyor.

Neyse geçen akşam Tedx konuşmalarından birinde Emrah Safa Gürkan kişisel gelişim kitapları için şunu* deyince, aaa hakikaten "evreka" oldum. Bahse konu kelime : oxymoron,

bahse konu konuşmaya erişebilirsiniz. 




Buraya kadar çok çok uzattımsa da, yeni yıl postu, eski yıl bilançosu gibi zırvalıklarım ile bu yıl başınızı şişirmeyeceğimden ötürü bu post için beni affedeceğinizi umut ediyorum.

Bu yıl uzun uzun bilançolar çıkarmak ya da 2021'den beklentilerimi yazmak için mecalim yok açıkçası, zaten sanırım 41 ya da 42 kitap ile yılı kapatacağım, bunların son 12 sini ise okunmuştan saymasak bile olur. 

Çok başka hayaller ile başladığımız 2020, hepimize bir yerden temas ederek geçti, ancak bazılarımızın içinden, çok canından geçti. Üzgünüm daha iyi hissettiğim zamanlarım olsa da henüz eski hissiyatımı, yaşam motivasyonumu yakalayabilmiş değilim. 

Yeni yıl umarım hepimize bol kitaplı gelsin 
AMA
en önemlisi

 sağlıkla,
huzurla,
barışla 

gelsin...
Sevgiyle kalın dostlarım.

 



 

5 Aralık 2020 Cumartesi

PARILTI -MARGARET MAZZANTINI

Çeviri:Eren Yücesan Cendey
1. Baskı 2017


‘Ona hiçbir sevgi sözcüğü söylememiştim. Elbette daha çok ama çok zamanı olduğunu hayal ediyordum.’

‘Bütün aşk ilişkileri bir yoksunluktan doğuyor ; bu hüzünlü ve kapısı açık ortama rahatça yerleşmeyi bilen birine kendimizi feda ediyoruz; o da canının istediğini yapıyor; ya iyi davranıyor ya da mahvediyor.’

‘Eğer yere çarpıp parçalanmaksa niyetin, paraşüt takmazsın.’

**************

Bu hikaye bir aşk hikayesi ama söze dökülmemiş,
çok istenmiş ama erişilememiş,
enteresan bir hikaye...

İki adam ama çok farklı yaşanan yaşamlar, aynı adamların birbirine benzer yollar çizip kesişim noktaları arayışları...

Ve İngiltere, İtalya hattında gide gele geçen, fiziksel olmasa da manen döngüler...

Öylesi bir hikaye, keşke diyaloğu fazla olsaydı.




 

24 Kasım 2020 Salı

PARAFİLİ- JANE CASEY

 

2. Basım 2016
Olimpos yayınları 
11.06.2018 de takasla gelmiş 
14.11.2020 de bitti
482 sayfa

Kitabı elime 2 yıl sonra almış olmamdan mı utanayım, hiç okuma yapamadığıma mı yanayım, olsun bu da böyle bir dönemdi diye kendimi mi avutayım. Hayatımda yaşadığım en b*ktan yıl olabilir 2020, umarım bir an önce defolup gider. Gerçi o gidince yerine gelecek olandan daha çok korkuyorum ama ...
Neyse kişisel hissiyatlarla doldurmayayım blogu yazacak çok şey olsa da ...

Efenim kitap aslında bir seri, Maeve Kerrigan serisinin 4. kitabı, tabii ki bilmeden balıklama daldım, hikaye iyiydi kısa zamanda hem de yapılacak onca işin arasında bitiverdi. 5. kitabını ingilizce olarak indirmeye çalışıyorum çünkü gerçekten beğendim :)
Bir polisiye hikaye; güvenmek, sadakat , insan hakları vs...,

Ve tabii ki çözmeye çalıştığımız bir vaka...

Evet tahmin ettiğiniz üzere katili bulamadım, bu da kitabı daha çok sevdirdi bana.
Devamı gelsin inş...

Sizlerde neler var neler yok, buralarda uzunca zaman olmamamın bilgisizliği ile yazın desem, ve inş yazmaya devam edebilirim kaldığım yerden...

Bloglarda kimler aktif onu bile bilmiyorum, dolayısı ile hala yazan arkadaşlar "buradayım" derse ziyaret etmek isterim bloglarını...

Sağlıkla, sevgiyle...



18 Kasım 2020 Çarşamba

For english 3


Bu kitap oldukça basit yazılmış, başlangıç seviyesinde bile anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum . Ayrıca A. J. Hoge' un podcastları da mevcut nette, İngilizce öğretmekten ziyade kişisel nasıl gelişebilirizden  bahsediyor, ben seviyor ve ara ara da dinliyorum. Şiddetle tavsiye etmek dil öğrenme kısmında riskli ama bence önerdiği yöntem mantıklı :) 


Efenim bir LGTB hikayesi, bilmiyorum O'nun kurduğu cümlelerin bir tuhaf oluşu mu, benim kelime hazinemin kıtlığı mı sebep ama milletin ayılıp bayıldığı kadar ayılamadım belki bayılma kısmı düşünülebilir :( tamam bu kısım için özür dilerim. Bazen böylesi espriymişsel gerzeklikler yapabiliyorum :) İngilizce de olsa Türkçe de olsa okumalarıma dönmek istiyorum artık, o sebepten de blogda taslak olarak kalmış postları girmeye devam ediyorum. Sizleri de özlemişim ne yalan söyleyeyim. 

Sanırım bugüne kadar en hızlı okuduğum kitap. Ya kelimeler çok temeldi ya da ben birazcık kelimelerimi iyileştirdim. 
Goodreads'da 3 yıldız sırf hızlı okuyabildiğimden,
 yoksa hikayenin kahramanlarının ailevi bağlantıları ve ne yazık ki neden ve nasıl olunduğu anlaşılamayan, o ansızın hissedilebilinen sevme hali pek inandırıcı değildi. 



18 Eylül 2020 Cuma

EPUB - PDF



Serinin diğer kitaplarını ingilizce indirdim ama bu ilk kitapta kadın baş kahramandan nefret ettiğimden diğer kitaplarına elim gitmiyor. Tahammülü kıt bir insan olma yönündeki ilerlemem hızla sürmekte. Zaman geçirmelik kitap bulmakta zorlanmaktayım. Kitabı bir hafta önce bitirsem de bunları yazış tarihim 7 Ağustos.


Bazen gerçekten zorla kitap bitirmek zorunluluğu hissetmekten çok yoruluyorum. Ne güzel çerezlik kitap alıyorum elime, zaman öldürmek maksat ancak kitabın beni öldürme kastı daha fazla sanırım. Bitti ama beni de bitirdi dediklerimden biri daha.





Aylar sonra elime aldığım zirilyon adet kitaptan biri bitti, sevinmeyek mi kardaş. :)

İşin şaka kısmını bırakacak olursam, makale okumaktan ve ders çalışmaktan başka bir şey yapmadığım bir 3 ay sonunda ilaç gibi geldi umarım devamı da gelir. 8 Eylül...



10 gün önce devamı gelir umarım demişim, gelmiş. Son 2 kitabım taze okunmuşlardan. Henüz ciddili kitaplara geçecek cesaretimin olmaması bir yana bu tarz kitaplarla bile devam edebileceğim meçhul. 
Ama hikaye iyiydi ve tabii her aşk kitabı gibi kusur/mantık hataları mevcut ama o kadar kusur kadı kızında da olur diyor, kitap okumaya tekrar dönmek istiyorum. Ama önce ödevler yapılsın :)



8 Eylül 2020 Salı

SELAM



Selam size de, 

en mavisinden gözler

toplanmamış masalar

harfleri düşmüş bilgisayar

bitirilmemiş makaleler

yarım kalmış kahveler

çalışılmamış dersler

sürülmemiş ojeler

yarım kalmış kitaplar

bitmemiş diziler

aylardır uğranmamiş blog

cevapsız kalmış yorumlar

hiç gidilememiş okullar

taşınmamış evler

cevap gelmeyen başvurular

kararsızlıklar, belirsizler...

Haydi be Eylül,


bir gayretle gel....bir gayrete gel...

Umudum yok koşmaya, 

tut elimden, 

adım atsak yeter...






7 Ağustos 2020 Cuma

EPUB - PDF


Evet Harlequin serileri kısa oluyor, sayfa sınırlı olduğundan bir miktar kısaltılarak yazılıyor ama bu kitapta her şey 'dan' diye başlayıp 'dan' diye bitti.


Her ne kadar kronolojik değil dese de yazarlar, bir düzenle yazılmış olduğu söylenebilir. Hem felsefeden hem de düşünce dünyasında bulunan ünlü isimlerden konu açarak fıkralara ulaşılmış.  Ya da tam tersi olmuş 🤣 Açıkçası beklediğim bu değildi,  okuyalı da epey oldu.


Yine bir " ne olur 2 dakika müsaade et unutayım" kitabı.  Fakat o kadar çok mantık hatası var ki bırak beni düşündürmeden 2 saat geçirtmeyi,  2 dakikaya bile imkan veremedi. Sağlık olsun diyor, şu dönemde mümkün olduğunca beyaz serilerden devam ediyorum.

 Bir zaman sonra buralara ve kitap okumaya geri döneceğim ümidiyle...

27 Mayıs 2020 Çarşamba

KÖTÜ KIZLAR ÖLMEZ - KATIE ALENDER

1. Baskı 2015
Çeviri: özlem özsoy 
Bad Girls don't Die
286 sayfa 

"Zaman ileriye doğru iki dakika sıçramış ve beni geride bırakmış gibi hissediyordum."

Evet en nihayetinde biten bir kitap, oldukça akıcı, korkutmasa da tüyleriniz hafiften ürperiyor, gece okunması tavsiye edilmez :)

Ama ben çok cesurum diyenlerin, korku-gerilim sevenlerin kaçırmaması gerekir .

Dünya çapında bir korku filminde imiş gibi yaşadığımız, ülkemizde hayatta/ayakta kalmak için mücadele ettiğimiz, her şeyi tam olanların psikolojilerinin eksildiği bir dönemde kafamı dağıtabilmiş bir kitap olması ile yazar kutlanmalıdır.

Özellikle yazmamak için direniyorum; 
YKS, LGS ve ülkenin bilumum alengirli kararların hakkında...
EYT için de direndim...
Sanırım direne direne delireceğiz...
Umarım hiç olmazsa bu ülkenin geleceği olacak çocuklarımız psikolojik yıkımlarını asgaride tutsunlar.

yazmayacağım. yazmayacağım. yazmayacağım.


17 Mayıs 2020 Pazar

TANRIÇA GÜNLÜĞÜ- NATSUO KİRİNO

İngilizce’den çeviri:Aycan BAŞOĞLU
The Goddess Chronicle
1. Basım 2017

Kitaba 24 Nisan’da başlamışım, aslında okumayı çok istediğim kitaplardan/yazarlardan biriydi.

Olmadı ama bunun kitapla alakası yok.


Yaşayanlar, ölülerin bir süre yasını tutar ama zamanla unuturlar. Yaşayanlar çok bencil, şımarık, yaşama eyleminin kendisiyle öylesine baştan çıkarılmıştır ki geçmişi hatırlamazlar.’

Kitapta böyle diyor ama gerçek hayatta bu kadar kolay olmuyor unutmak. Ne kadar unutmuş gibi yapsanız da, normal halinize dönmüş görünmeye çalışmak bile başlı başına bir mücadele halini alıyor bir süre sonra ve bu mücadeleyi kaybetmemek için her gün biraz daha zorlanmak mecburiyetine düşüyorsunuz. Ama bu zorlanmayı geride kalan ve sizi önemseyenler için göğüslemek mecburiyetiniz oluyor ve dolayısı ile içiniz yanarken susmayı, sabretmeyi ve tabii ki rol yapmayı öğreniyorsunuz. 

Ölümün kaçınılmaz bir gaddarlığı vardı.’ 

Belki de Japon edebiyatının en harikalarından birini okumak için seçtiğim zaman, inanılmaz derecede yanlıştı ya da tam olarak zamanı değildi bu kitabı okumanın... Ölümün etrafımda kol gezdiği bir zamanda, ölümün her yeri kapladığı bir kitap okumak biraz yaralarımın kabuğunu kaldırmak gibi gelebilir, belki de o kabuktur rahatsız eden yaradan daha fazla beni.

Kalbin ağrıyı hatırladığı müddetçe bir yara asla iyileşmez. ’

Oysa pek çok kişi, kalbimdeki sancının her gün biraz azalacağını söylemişti. Babam gideli 40 , Anneannem gideli 32 gün olmuş...
İlk günkünden bile çok acıyor. Belki de bu kadar çabuk, böyle beklenmedik ve bir anda gidişleridir ilk zamanlarını inanılmaz gibi hissettiren. 

Gün olduğu müddetçe, gece de olacak . Ve Yang olduğu müddetçe de Yin. Her önün bir arkası var be siyah olmadan beyaz olmuyor. Bu dünyadaki her şey zıddıyla, eşiyle var.’

Japon mitlerinden, Kadın ve Erkekten, doğum ve ölümden, sevgi ve nefretten , ve aslında tam da hayattan anlatan bu kitabı okuyun. Yazar da iyi yazıyor, keşke kendi dilinden okuyabilseydik. 

Ve tabii kitaptan aldığım son satırların gerçekleşmesi niyetiyle...

‘Yalnızca her şeyi unutmak istiyorum.’

Bambaşka bir postta yazmak istiyordum, hatta yazdım da... taslak kalan pek çok defa... her defasında hep eksik geldi yazdıklarım... hep artık hafiflemişse diye başladım...olmadı yayınlayamadım....


Bir gün baba... Seni anlatmayı istiyorum...Ve deli gibi özlüyorum...







3 Mayıs 2020 Pazar

ZARİFE - DENİZ KAVUKÇUOĞLU

1. Basım 2003 (doğan kitap)
2. Basım 2014 (can yayınları)
142 sayfa

Buraya yazmayalı bir ayı geçti. Bu kitaba başladığım zaman ilk 100 sayfasını bir kerede okumuştum, o kadar kolay okunan bir hikaye. 

Sonra hayatımın belki de en büyük acılarından birini yaşadım, dolayısı ile bu dönemde elime kitap almak çok zordu, bir çok kere kitap okumaya zorladım kendimi, bu kitap için değil ama pek çok basit kurgu kitaba başladım sırf yaşadığım gerçekliği bir an olsun unutabilmek için. 
Olmadı...
Bazı zamanlar kitaplar bile yardım edemiyormuş insana.
Neyse sonra dün tekrar bir deneme için bir iki kitap aldım elime ve bu kitap ta aralarındaydı ve bitiverdi.

Konu itibarı ile hafifçe huzursuz edici bir hikaye, kahramanı eleştirebilirsiniz, yanlış bulabilirsiniz ama aslında kendine karşı dürüst olmak konusunda oldukça iyi bir örnek bence. Zira etrafımızdaki ikiyüzlülükleri o kadar kanıksıyoruz ki bu tip bir realite can sıkıcı olabiliyor. 
 Hele de kendine tarafsız bakabilmek oldukça zor. Kendinden kastım dışarıya verdiğiniz görüntü değil tabii. İçinizdeki siz.

Kolay okunan, biraz sınırları zorlayan bir hikaye, gerçek olma olasılığı mümkün görünse de benim gibi sıradan yaşayanlar için oldukça sıra dışı. 
Ben bilhassa hikayedeki bir yan karakteri merak ettim, kahramanın abilerinden birini, keşke onun da hikayesini tam olarak okuma şansı bulsam .

Sağlıkla, sevdiklerinizle, kitaplarınızla güzel günler dilerim...

"Onun kendilerininkinden başka bir dünyası olduğunu,  kendilerininkine benzemeyen düşler kurduğunu, ileride de onlarınkinden farklı bir yaşam süreceğini o daha küçük bir çocukken anlamıştı herkes. Eline ne geçerse okurdu. Her şeyi bilmek, öğrenmek isterdi. Uğradığı haksızlıklar karşısında başkaldırır, direnir, tartışmayı, didişmeyi, kavgayı sonuna kadar sürdürürdü. " Salih.

"Umurlarınızla gerçekleriniz arasındaki uçurumun derinleştiği, bezdiğiniz, yorulduğunuz, artık bir adım daha atacak gücünüzün kalmadığını duymadığınız , yaşamın elinizden kayıp gideceği korkusuna kapıldığınız noktada kırılıyorsunuz... ya teslim olacaksınız ya da 
başkaldıracaksınız ..."

28 Mart 2020 Cumartesi

KÖRLÜK - JOSE SARAMAGO

1. Basım 2017 (Kırmızı Kedi)
Çeviri: Işık Ergüden
330 Sayfa

‘Genel ruh halinin sürekli kötüleştiğinin kanıtı, hükümetin bile kendi stratejisini bir hafta içinde iki kez değiştirmesiydi.’

Yaşadığımız günleri biraz farklı bir şekilde anlatan, fakat insanoğlunun ne kadar aciz kalabileceğini gözler önüne bir o kadar net bir şekilde serebilen bir kitap Körlük.

Bir distopya...


Pek çok distopya gibi gerçek yaşamda olması gereken bazı detaylara hiç değinmemiş olması nedeniyle Goodreads puanına 4 verdim, bu konuları burada yazmayacağım, korkmayın :)

Portekizli yazar aynı zamanda 1998 Nobel Edebiyat Ödülü’nü almış, Portekiz hükümetince sansürlenmiş ve başka bir ülkede yaşamak zorunda kalmış.

Bu kitap çok enteresan bir şekilde, bir şehirde yaşayan kişilerin bir salgınla kör olmasını ve kör olan insanların yaşam mücadelesini anlatıyor. Yazılışı da enteresan, noktalama işaretlerinin kullanılışı ve konuşma ifadelerinin belirtilmemesi ilk etapta okuru daha dikkatli olmaya zorluyor.

Etkili bir kitap, aslında alıntı yapabileceğim pek çok yerin altını çizmiş olmama rağmen içinde bulunduğumuz şartlara en çok üstte yazdığım cümlenin uyduğunu düşünüyorum. Bir de dünyanın çığırından çıktığını...
Umarım yaşadığımız bu distopya günlerini en az kayıpla atlatırız, umutsuzluğum her geçen gün artsa da ....




25 Mart 2020 Çarşamba

CANAVARLAR- ILSA J. BICK

1. Baskı 2015
Çeviri: Barış Emre Alkım

Serinin son kitabı da bitti. 

İlk kitabı KÜLLER ‘i 27 Temmuz 2017’de okumuşum. 

İkinci kitap GÖLGELER 30 Ağustos 2017’ de. Olasılıkla ilkini çok beğenmem üzerine hemen okunmuş.

3. kitap CANAVARLAR ise 31 Ocak 2018. 

Bu son kitabı olasılıkla ilk 3 kitabından büyük keyif aldığım için ertelemişimdir. Belki de zamanı şimdi gelmiştir. 

Serinin son kitabı oluşunun hakkını vermiş ve bitişi yapabilmiş yazar. Her ne kadar hayat devam ediyorken hiçbir şey tam bitmiş sayılamasa da... 

Özellikle gerçek hayatta distopya/kurgu yaşadığımız, dünyanın her yanını saran salgın dolayısı ile okunması ya da empatisi daha tesirli olacaktır diye düşünüyorum.Bu serideki salgının adının ya da etkilerinin farklı olması etkileyiciliğine etken değil.

Açlık Oyunları gibi her gece sayı bekler olduk. Gece yarısı gelen sayılar zaten huzursuz uyuduğumuz zamanları daha da verimsiz kılıyor. Beni en çok kitaplar rahatlattığından, en sık onlara başvuruyorum. 

Sizler neler yapıyorsunuz bu günlerde, nasıl hissediyorsunuz?


21 Mart 2020 Cumartesi

BİNBOĞALAR EFSANESİ - YAŞAR KEMAL

1. Baskı 1971 Cem Yayınevi
YKY’de 15. baskı 2013


‘1876`da Türkmenle Osmanlı arasında Çukurova`da bir savaş oldu. Osmanlı Türkmeni yerleştirmek, toprağa çakmak, ondan vergi almak, onu asker etmek istiyordu. Türkmense buna karşı koyuyordu. Dövüş beter oldu, bu dövüşte Türkmen yenildi ve iskan edildi. O gün bu gündür bu yenilginin acısı, iskanın kepazeliği hiçbir Türkmenin yüreğinden çıkmaz.’

‘Çık da bu şehriyin içine, bir gör olan biteni... Azıcık insanlık kalmış mı? Doğru, şehir büyümüş, her bir evi saray olmuş, ama insanlığı kalmamış bu şehrin. İnsanı yozlaşmış gitmiş.’

‘Koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür.’

Yaşar Kemal bir efsanedir gözümde, en çok İnce Memed’ini sevsem de her yazdığını severek okumuşumdur. Aslında Bir Ada Hikayesi’nin 3. kitabını okuyacaktım ama... 

İşin açığı her ne kadar çok iyi bir kitabı, en iyi yazınlarından biri olabilecekse de bence bir İnce Memed değil. 

Yine de evde kaldığımız şu günlerde yürek dağlayacak kadar etkili bir efsane.

Çukurova’nın yine muhteşem anlatılarından biri;
koyaklardan geçip kışlak aradığınız, akarsu kenarlarında Hızır ile İlyas’ı beklediğiniz, yarpuz kokularını sizin de hissedebildiğiniz...

Okuyun, bilhassa Yaşar Kemal okuyun...


20 Mart 2020 Cuma

SEHER - SELAHATTİN DEMİRTAŞ


¨..İnsan hayal kurarken gözlerini kapatır, hiç kimse hayallerimizi görmesin diye yaparız aslında, gözlerimizi kapatınca kendimizden bile saklarız hayallerimizi.¨


Bir öykü kitabı, hem de bir siyasiden, hem de bu kadar hissiyata dokunabilen...

Açıkçası malum sebeplerden önyargılıyım yazara. Bir de öykü sevmem bildiğiniz üzere dolayısıyla eleştiri yapmak çok daha kolay olabilir diye düşünmüştüm. 

Kitabı epub olarak okudum, gerçi elimde öyle uzun boylu da kalmadı, ilk olarak yazarın yalın anlatımı okumayı oldukça akıcı hale getirmiş, okur gibi değil dinler gibi gitti. İkinci olarak belki ülke için sıradan denebilecek öyküler ama gerçek olduğunu, yaşadığımız hayatın tam da içinde olan karakterler olduğunu bilmek etkileyiciliği arttırmış.Belki yakınımızda, kendi çevremizde değiller ama ülkenin genelinde yaşanan gerçekler.

Evet yazar bir edebiyatçı değil o sebepten de edebi kaygıları yok ama belki de tam da bu sebepten sevdirdi kendini. Gerçek olan her şeye bir sempatim var benim. 

Bütün bunları göz önüne alarak diyebilirim ki öykü okumayı sevmeyen benim bile sevdiğim, oldukça etkilendiğim öykü kitaplarından biri oldu kitap. 
Okuyun!

19 Mart 2020 Perşembe

OKUNMAMIŞ KİTAPLAR


Okunmayı bekleyen kitaplarımızı paylaşıyoruz, haydi birbirimizin kitaplıklarını kurcalama vakti :)


Sevgili deeptone okuyamadığım ama okunmak için elimde olan ve sırasının gelmesini bekleyen kitaplarımı merak etmiş:) 


Benimkileri gördükten sonra ‘etmez olaydım’ diyebilir !



Buraya fotoğraflarını koyduğum kitaplarımdan pek çoğunun alınış tarihi minimum 5 yıl öncesine dayanır.


Beş on adedi yayın evlerinin gönderdiği, okuyabilirsem sizlerin olacak inş :)


Bazıları oğlumdan okumak için arakladıklarım:)


Yeğenden tırtıkladıklarım da mevcut içlerinde. Ve içlerinden en az 3 tanesini
 de şu anda okuyorumdur muhtemelen. Genelde tür olarak farklı olmak koşuluyla birden fazla kitap okurum.


Burada 180 ‘den fazla kitap var, çok demeden önce alt satırı okuyun!


1000’e yakın kitap da epub/pdf olarak okunmayı bekliyor! Tabii onları da bu posta ilave etmek isterdim ama 3 gün boyunca bakmak zorunda kalırsınız diye korkuyorum :)


Belki bir çoğunuzun kitap tanıttığınız postlara yazıyorum, ’önerdiğiniz kitapları da okumak istiyorum ancak bunun için bir 150 yıl daha yaşamalıyım sanırım’ diye ve siz de abartıyor diye düşünüyorsunuz ama şahit olduğunuz üzere yanılıyorsunuz:)



Ne yazık ki yeni kitap almıyorum/alamıyorum!


Bunun en büyük sebebi okuyamama korkusu değil ama, yer darlığı :)