31 Aralık 2019 Salı

BİLANÇO 2019

Her yıl olduğu gibi bu yıl da şapkamı önüme koyup; bütün yıl ne okumuşum, neden bu kadar az okumuşum, ah keşke bir-iki kitap daha okusaymışım günü geldi.

Bu yıl özellikle Temmuz ayı sonuna kadar sınavlarla ve okul bitsin, formasyon bitsin uğraşılarından ötürü bir türlü kendimi tam anlamıyla kitaplarıma veremediğimi belirtmeliyim.

Her ne kadar bir hayli boş beleş yahut çerez kitapların fazlalıkta olduğu bir yıl olsa ve genel anlamda sayfa sayısından memnun kalmamış olsam da yine de oldukça değerli yazarlar ve kitaplar da elimden geçmiş.
Totalde 111 kitap okuyarak 100+ olan 2019 hedefimi tutturmuşum.

Günlük ortalama 74 sayfa, yılda 26.700 küsür sayfa ile sayfa sayısında bir hüsran durumu söz konusu ama o kısma çok takılmayalım :=)

2020`de hedefim yine 100+ olsun:)
Yeni yıl;
 daha çok, daha nitelikli okumalar yaptığımız, hedeflerimizi tutturduğumuz bir yıl olsun dilerim.

Sağlıkla, huzurla, kitaplarla, barışla dolu bir yıl olsun hepimiz için.
Yeni yılınız kutlu, mutlu, umutlu olsun.
Sevgiyle...

YANSIMA / LUDA KUKA - DENİZ ERBULAK


LUDA KUKA

1. Basım 2016
320 Sayfa 



‘Normalde editörler, üzerinde çalıştığı kitapların içine girmezlerdi.’

Fakat bu seride normal bir şey yok! Ya da normal biri!

‘Kafasındaki sesle konuşacak kadar iyiydi ve kafasındaki sesle konuşacak kadar deli!’

Bu iki kitap boyunca sürüklenmekte okur bu iki duygu durumuyla.

‘İkisinden birini seçmek için vardı zaten insan. Ölmek ya da öldürmek, ezmek ya da ezilmek.’

Sadece bu kitap için geçerli olamayacak kadar gerçek bir tespit değil mi günümüzde!

Yansıma serisinin ilk kitabını 2017`de okumuşum, yorumuma bakılırsa beğeni düzeyim oldukça da yüksekmiş. 2. kitap için neden bu kadar beklediğim gerçekten benim için de merak konusu :)

Neyse YANSIMA 1 merak edenlere burada .

Senenin son kitabının bir Deniz Erbulak kitabı olması çok güzel oldu, sanırım 2020`nin ilk kitabı da Yansıma serisinin 3. kitabı olacak. Yeni sene herkese ne diliyorsa onu elde etme şansı versin, sağlık, huzur ve bol okumalı bir yıl dilerim. 

Çok az bir ara ile bugün bilanço 2019`u da yayınlayacağım.

Sevgiyle, kitapla, sağlıkla kalın...



22 Aralık 2019 Pazar

MEYYALE -HIFZI TOPUZ

1. Basım 1998
15. Basım 1999
224 Sayfa 
"İlerleme, din işlerinde olduğu kadar dünya işlerinde de cahilliğin kaldırılmasına bağlıdır. Ilim, fen ve sanat öğretimini sağlayan okullar açacaksınız. " Sultan Abdülmecid 

Kitap aslında Pertevniyal Valide Sultan ile başlıyor. Abdülaziz'in annesi,  II. Mahmut'a hafifçe temas ediyor ve fakat aslında Hıfzı Topuz kendi ailesinin kökenini anlatıyor kitapta. Tabii Osmanlı Saray'ı bu hikayede mekan.  Gerçek hayat tarihle birleştirilip sunulmuş.  Ben Hıfzı Topuz severim, hem de çok.  Fakat bu kitaptaki üslup sanki bir türlü saramadı beni. Akıcı değil diyemesem de sürükleyici de değil.  Belki de tarihle biyografi arasında sıkışıp kaldığı için kim bilir. Yine de ilk ağızdan Osmanlı'da Saraylı bir aileyi merak ediyorsanız, sonundaki fotoğraflar  da güzellik katarak size zevkli saatler geçirebilirsiniz.

"IV. Mustafa da on dört aylık bir saltanat döneminden sonra kardeşi II. Mahmut'un emriyle boğularak öldürüldü. Üç ay içinde üç bin gerici idam edildi. II. Mahmut yirmi dört yaşında işte böyle kanlara bulanmış bir ortamda tahta oturdu ve orada on yedi yıl kaldı. "

"Ilk kılık kıyafet devrimini o yaptı, askerlerden ve memurlardan cepkeni, kaftanı, entariyi, şalvarı,  poturu, kavuğu, külahı çıkarttı, setreyi, pantolonu ve fesi o getirdi. Şiir yazdı, resim yaptı, şarki besteledi, 'Rüştiye Mektepleri' denen ortaokulları açtı, ilk gazete Takvim-i Vekâyi onun zamanında çıktı,  Avrupa'ya öğrenci yolladı."

Bu arada iki yakın tarihi art arda okuduktan sonra diyebilirim ki herkes tarih yazmasın!( Yazmasın derken aşağıdaki yazarı kastediyorum)


İBRETLİ HATIRALAR- SÜLEYMAN KOCABAŞ

2015 Basım 
105 sayfa


Yazarı aşağıya aldığım sözü ile tanıyabilir, nereye hizmet ettiğini anlayabilirsiniz demek isterdim ama diyemem.

 Çünkü kitap ciddi anlamda ibretlik bir kitap fakat kendi vaatlerini yerine getirmekten acziyeti buna sebep.


"Mustafa Kemal Atatürk, tarihi misyonu gereği daha gençlik yıllarından beri Osmanlı Saltanatı'nı yıkarak devlet başkanı olarak kendisi Padişah'ın yerine geçmek istiyordu."

O kadar çok tutarsız ve amaçsız ki;
Osmanlıca 'yı savunurken Karamanoğlu Mehmet Bey'den alıntı yapabiliyor. Hemen öncesinde Türkçe'nin yetersizliğinden dem vurmuş olması da üstüne tuz biber ekiyor.

Kitap kapağında da fotoğraflarına yer verdiği kişilerin söylediklerini değil,  bu kişilerin söylediğini kendi hatıralarında yazanların sözlerini esas alan ikişer üçer sayfalık safsatalar. 

Cnr kitap fuarından kitap ve  imzalı. Neden imzalı kısmını anlatarak sizleri güldürmek ya da ağlatmak istemem. 

Demem o ki, nicelik ile nitelik orantının tersini görmek isterseniz 69 kitap yazmış yazarımızın kitaplarını okuyabilirsiniz. Kitabın içindeki basım hataları, kitabın içerisindeki hataların yanında pek aciz kalıyor.  




14 Aralık 2019 Cumartesi

HAYALİ CEMAATLER - BENEDICT ANDERSON

Çeviren:iskender savaşır 
1. Basim 1993
8. Basım 2015
227 sayfa 
Metis Kitap

"Bu kitabın amacı milliyetçilik denen 'anomali' nin daha doyurucu bir açıklamasına ulaşabilmek için nihaî olmayan bazı öneriler sunmaktır. "

"Ulus hayal edilmiş bir topluluktur. Kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir."

"Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir."

"Kutsallığının yanısıra Lâtince'nin belirleyici özelliklerinden biri, çiftdillilere özgü bir dil olmasıydı. "

"1535'te I. François herhangi bir kitabın yayınlanmasını , cezası asılarak idam olan bir suç ilan etti."

"İngiltere'de Norman fethinden önce sarayın yazınsal ve idarî dili Anglosakson'du. Fethi izleyen bir buçuk yüzyıl boyunca kraliyet belgelerinin neredeyse tamamı Lâtince yazıldı.  1220-1350 arasında Norman Fransızcası, bu devlet lâtincesinin yerini aldı.  Bu arada, bu yabancı egemen sınıfın dili ile tabi nüfusun Anglosakson dilinin yavaş yavaş kaynaşmasından Erken ingilizce doğdu. "

"Bugünkü Türkiye, İran,Irak ve Sscb'nin sınırlarına dahil edilmiş olan ve Türk dilleri ailelerine mensup dilleri konuşanların durumu özellikle ibret verici."

"Karşılaştırmalı tarih" denebilecek şeyin gelişmesi zaman içinde o güne kadar işitilmemiş olan ve açık bir şekilde "antikliğin " karşısına konan "modernite" kavramına yol açtı. "

"Dilleri, bazı milliyetçi ideolojilerin yaptığı gibi bayraklar, ulusal giysiler, halk dansları ve diğerleri gibi ulus olmanın bir amblemi olarak ele almak her zaman yanlıştır. Dillerin en önemli özelliği,  hayali cemaatler türeterek, tikel dayanışma grupları inşa edebilme yetenekleridir."

"18. yyda bugünkü Finlandiyanın devlet dili İsveççe idi. Bölge 1809da çarlikla birleşince resmi dil rusça oldu. 1820lerde halk dilinde Fince yayılamaya  başladi."

170. sayfada sipahi kelimesinin Osmanlıca'dan geldiği ve Arapça ve Avrupa dillerine geçtiğini iddia eden yazar kitabının tamamdan anlaşılacağı üzere hiç Farsça diye bir dil duymamış. Milliyetçiliğin nasıl ve nerede doğup geliştiğine dair teorilerini bilhassa Asya üzerindeki uzmanlığı ile bağlayarak açıklamış. Çok fazla kişiden kaynak alarak onların teorilerini çürütmeye çalışmış.  Kaynak anlamında iyi bir kitap, Siyasal okuyan yeğenden hevesle alıp okuduğum ama ilk sayfalarında Türkçe ve Osmanlıca üzerine yaptığı tespite katılmadığımdan her satirinda eleştirilecek bir yerini bulmaya çalıştığım bir kitap oldu. Osmanlıca'yı bir dil olarak ele alabiliriz ona itirazımız yok ancak sadece devlet dili/resmi dil olarak kalmış halk dili olamamış ve kendi kurallarını/gramerini bir türlü ortaya koyamamış Arapça ve Farsçadan sadece kelime almakla kalmamış gramer olarak ta bir hayli etkilenmiş olduğunu kabul etmek lazım. Bu arada hiç atalarımızın dilini anlamıyoruz falan demeyin bir İngiliz de atalarını anlamıyor, anlamak isteyen de bu alanda kendini geliştirebilir kimse engel olmuyor. 

Ama gerçekten sadece konuşmuş olmak için sadece itiraz etmiş olmak için itiraz etmeyin.  

Kitap aynen yorumumda da saptığım gibi odaktan uzaklaşmama neden oldu ama dediğim gibi iyi bir kaynak. 

İlgisi olanlar keyifle okuyacaktır.





2 Aralık 2019 Pazartesi

İYİ AİLE YOKTUR - NİHAN KAYA


YA DA PARADOKS ŞU Kİ İYİ AİLE, "İYİ AİLE YOKTUR" DÜSTURUYLA HAREKET EDEBİLEN AİLEDİR.

1. Baskı 2018 Eylül
290 sayfa

"Problemli çocuklar yoktur; problemli ebeveynler, problemli öğretmenler, çok problemli toplumlar ve çok problemli okullar vardır. "

"Koşulsuz seven ve affeden, sınırsız hoşgörüsü olan, yerleşik kabulün aksine anne-baba değil, çocuktur. "

"Sağlıklı, güçlü bir egoya sahip kimse, kimseyi ezme ihtiyacı duymaz."

"Kendisine ihanet etmeyi öğrettiğimiz çocuğun bize ve hayata karşı dürüst olmasını bekleyemeyiz."

Bir insanın en olumsuz, en sağlıksız yanını gösterdiği kişi, her zaman, çocuğudur. "

"Depresyondan, anksiyeteden, öz güven eksikliğinden mustarip olan, ama çocukluğunda benliği anne-babası tarafından derin şekilde yararlanmamış bir tek insan bile gösteremezsiniz. "

"Yetişkin birinin bir başka yetişkine vurduğunu gördüğümüzde hemen araya giriyor, ama yetişkin birinin çocuğa vurması, bağırması karşısında el birliği ile sessiz ve kayıtsız kalıyoruz."

"Anne-babalar çocuktaki iyi davranışları kendi anne-babalıklarından, kötü davranışları çocuğun kendisinden -ve belki eşten yahut eşin ailesindeki sevilmeyen kişilerden- kaynaklı görmeye meyillidir."

"Dünya, vasat insanlar için düzenlenmiş,  vasatın yukarısındaki kimseleri de kendi ortalama çizgisine çekmeye zorlayan biçimleri yerleşik hale getirmiş bir yerdir."

"Belli bir yaşa geldikten sonra evlenmemenin sizin için mutsuzluk, evlenmenin mutluluk getireceğine kâni olan kimseler, yani aslında sizi neyin mutlu, neyin mutsuz edeceğini sizden iyi bildiklerine inanan kimseler, şaşmaz şekilde çocuk sahibi olma konusuna büyük önem verirler."

"Susmak, yaralanmış insanların en büyük düşmanıdır. "

"Hayatlarının direksiyonunu eline alma cesareti olmayanlar, hayatlarından dolayı başkalarını suçlarlar ve çocukları en kolay kurbandır. "

"Sevgi, sevdiğimiz insanın iyiliğini değil, mutluluğunu istemektir."

"Bütün kötülükler, iyi niyetle yapılır. "

"Kitle için çocuk ve acıları görünmez kaldığı müddetçe toplumumuz asla değişmeyecek. "


25 Kasım 2019 Pazartesi

ADRESSİZ MEKTUPLAR- N. G. ÇERNIŞEVSKİY

Evrensel Basım Yayın
Rusça'dan Çeviri: Arif BERBEROĞLU 
183 Sayfa


"Toza batmaktan, çizmelerine çamur bulaşmasından korkan kişi, toplumsal bir eyleme girişmesin. Toplumsal eylem, siz gerçekten insanların yararını düşündüğünüzde, insanlar için yararlı bir iştir ama pek de temiz bir iş değildir. "

Kimdir bu Çernişevski, Lebedyev-Polanskiy anlatımına göre :

"Köylü devriminin ideoloğu, çarlık yönetimine ve toprak köleliğine karşı uzlaşmaz  bir savaşçı,  materyalist felsefenin en büyük temsilcisi, sosyolog, tarihçi, ekonomist, seçkin bir yazar, sanat kuramcısı, edebiyat tarihçisi ve eleştirmeni. "

"Çernişevski,  devrimci bir dönüşümden yanaydı.  O, bir halk kuramcısıydı. Halkın,  eskimiş bütün iktidarları ancak zor kullanarak, devrim yoluyla alaşağı ederek özgürlüğüne kavuşabileceğini anlamıştı. "

"Çernişevski, çağdaş sömürü toplumunda, devletin sömürücü sınıfların çıkarlarını koruma aracı olduğunu söyler. "

Türk İmparatorluğu üzerindeki hayallerinden ya da tasarılarından hiç hoşlanmasam da 
" Sayın Hükümdar " diye başlayan mektuplar etkiledi. Önsöz her ne kadar oldukça uzun olsa da -mektuplar kitabın son 66 sayfasında- okunması gereken kitaplardan biri. Benim gibi geç kalmayın Çernişevski okumaya, bir yerinden (ama tarafsız bir şekilde) okumaya başlayın. 



Epub/Pdf/ Çerez

Çeviri: aslı doğan 
Nemesis kitap
1. Baskı 2016
341 sayfa

Aspendos
Çeviri :Görkem MERCAN
476 Sayfa
335 sayfa
Yabancı yayınları 
376 Sayfa 
465 Sayfa

20 Kasım 2019 Çarşamba

BU ÖLÜMSÜZ- ROGER ZELAZNY

Çeviri: Sönmez GÜVEN 
1. Basım 2000
183 sayfa

"Eski Topraklar'da, Sıcak Topraklar'da insanın karşısına bazen nelerin çıkıverdiğini bilenler, efsanelere fazladan çaba sarf etmeksizin rahatlıkla inanırlar..."

"Böylece kanım donuyor olsa bile gülümsedim, çünkü insanların aklımdan geçenleri bilmelerinden hoşlanmam. "

"Bir ölünün yegâne taahhütü cenazeciye karşıdır. "

"Hiçbir şey sizi birilerinin öldürmek istemeleri kadar yaşama bağlayıcı olamaz."

"Şimdi geri dönüp bakıyorum da tüm yaşamım bir buluşmalar ve vedalar zinciriymiş gibi görünüyor.  'Merhaba,' diyorum. 'Hoşçakal,' diyorum.  Sabreden sadece Yer oluyor."

"Eğer genç olsaydın ürünlerini verememiş büyük bir yeteneğin yok oluşu olarak ölümüne yas tutulacaktı . Ama sen yaşadın ve artık bunu söyleyemezler. Kimileri kendi Turuvalarının önünde yaşanacak kısa ve ilâhi bir yaşamı arzularlar, kimileri uzun ve huzurlusunu. Ve hangisinin daha iyi olduğunu kim iddia edebilir? "

🌺🌺🌺🌺🌺

Çirkin bir Kallikanzaros efsanesidir bu, Kos'ta başlayan. 
Mısır'a  uzanan...
Bir sevda efsanesi, bir yaşam mücadelesi ama hepsinden ötesi bir mit yazması.

1966 da yazılmış kitap. 

Güzel ama vahşi bir hikaye. Biraz mit, biraz tarih, biraz bilim bilmek hikayeyi kavramak ve daha iyi anlamak için, kitabı tercih ederken dikkat etmeniz gereken şey. 








11 Kasım 2019 Pazartesi

MAİ VE SİYAH- HALİD ZİYA UŞAKLIGİL

Yeniden düzenlenmiş 1. Basım 2001
17. Basım 2013
400 sayfa

"İnsanlar tuhaftır! Fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. "

"Bir kadın bir kere uçurumlardan yuvarlanmaya başladı mı artık sukutuna hatime verecek nokta yoktur, ne kadar aşağı düşerse düşecek yerler o kadar çoğalır. "

"O, yatacak bir yatak, oturacak bir sofra, elbisesini süpürecek bir mahluk bulmak, bunları mümkün mertebe ucuz satın almış olmak için evlenmişti. "

"Mai bir gece ile siyah bir gece arasında geçen şu nasipsiz, bahtsız ömür!.. Bir baran-ı elmas altında inkişaf ederek şimdi bir baran-ı dürr-i siyahın altında gömülen emel çiçekleri!.."
🌺🌺🌺

Kitabın arka kapağında da yazdığı üzere Tanpınar'ın "Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser diye tanımladığı", Türk edebiyatında batılı anlamda ilk roman sayılabilecek eser Mai ve Siyah. Sadeleştirilme yöntemi olarak sadece kelime anlamlarının hemen kelime yanlarına parantez açılarak verilmesi seçilmiş.  Açık söylemek gerekirse ben her sayfanın alt kısmında dipnot şeklinde olanını severim. Çünkü bildiğim kelimelere bakma ihtiyacı hissetmeyebilirim. Fakat bu şekilde ne yazık ki her kelimeyi okumak gafletine düşüyorum ve bu da hikayenin akışını bozuyor. Göz kaydırma yapılması açısından bu şekilde verildiği söylenmiş olsa da, her yabancı gelen kelimeyi her defasında sadeleştirmenin çok ta anlamı olduğunu düşünmüyorum.  

Belki ben ince eleyip sık dokuyorum bilemedim.

Kitabı sanırım 3 ya da 4. okuyuşum. Farklı yayınevlerinden okuduğumu itiraf etmeliyim. Her bulduğum Mai ve Siyah'ıı edinmek zorunluluk sanki. Belki de ilk defa okuyup etkisini hissettiğim,  o ümitsizliği yaşadığım,  üzüntüsünü hissedebilmemden mütevellit kim bilir! 

Özellikle batılı anlamda ilk eserlerden olması,  psikolojik tahlilleri, dönemin yazın hayatını net şekilde verişi ile edebiyat severlerin özellikle Türk edebiyatı sevenlerin kaçırmaması gereken  bir eser.

Dili biraz ağır, hatta yazarı hayatta iken sadeleştirmiş buna rağmen ağır oluşu sizi korkutmasın,  okuyun...

4 Kasım 2019 Pazartesi

AYAŞLI İLE KİRACILARI - MEMDUH ŞEVKET ESENDAL

1. Basım 1934
54. Basım 2018
255 Sayfa 

"Severim. Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever, onun sevgisinin de niçini yoktur. İşte sevgi bu. Kalanı yalan. Kalanını biz uydururuz. "

"Yalnızlık içinde bir istasyon, sanki yeryüzünde ikiniz yalnız kalmışsınız,  gece sabaha karşı kalkıp tereyağlı ekmekle çay içmek!.. Dışarda kar! Çaylıkta kaynayan suyun dumanları çıkar. Yaz günü, ikindiüstü yerlere bir hüzün çöker."

Nam-ı diğer Meşe! Çehov tarzı hikâyenin edebiyatımızdaki yansımasıdır. Bu kitabı ise bir roman, hem de ödüllü. 

 Farklı dünya insanlarının bir potaya koyulması, sonrasında olayların evrilişi ve en nihayet yine tek kişiye indirilen hikayeye son veriliş.  

Öyle ustaca, o kadar maharetle kaleme alınır ki zannedersiniz okumuyor, yazarından dinliyorsunuz .

Türk Edebiyatı severler kaçırmasın.


Study for english 1





105 pages
Bugüne kadar  kitapları Türkçe okuyup paylaşıyordum blogumda, son zamanlarda İngilizce tazelemeye ihtiyacım olduğundan İngilizce okumalarına başladım.

Aslını isterseniz paylaşmayı düşünmüyordum burada ama sonra benim gibi bir miktar bilgisi olup, üzerinden yıllar geçmiş ve yeniden canlandırma ihtiyacı hissedenler olabileceğini düşündüm. 

61 pages

İngilizcemin B1 kıvamında olduğunu düşünüyorum, neredeyse 20 yıldır ders anlamında üzerine eğilmişliğim yok. Hatta Hazırlık sınıfını baz alırsak 23 yıllık bir tozlanma söz konusu diyebiliriz.

Evet hayatı biraz tersten yaşıyorum ama yapacak bir şey yok :D

24 pages

Temeli, Lise Hazırlık sınıfında attığım, tozlanmış İngilizcemi parlatmak için kısaca yaptıklarımdan bahsedeyim, bu kitapları okumaya başlamadan önce bir kelime kitabı edindim, YDS sınavına hazırlananlar bilir, mutlaka ezberlenmesi gereken 3000 ya da gerekli 2000 kelime gibi bir kitap. O kitaptan bilmediğim kelimelerden kartlar hazırladım neredeyse 1 ay gibi zaman bu hazırlık sürdü. 

Sonra ufak ufak bu kitaplara başladım, bu arada gramerime o kadar güveniyordum ki en sona onu bırakarak büyük bir hata yaptım. Ama dönüşü olacak daha zaman var diyerek gramer çalışmalarına da başladığım söylenebilir, evet kaplumbağa hızıyla ilerliyorum ama yapacak bir şey yok!

Pages 330

Kaplumbağa adımı atmak bile durmaktan iyidir!

Bu  kitapları özel olarak almadım, evde eşimin genel olarak sahaflardan safi yabancı dilde diye aldığı, kendi iddiasına göre okuyacağı fakat bir türlü eline almadığı kitaplardan seçtim. 

Bu arada en alttaki kitap, instagram hesaplarından birinde görüp, sorduğum ipade indirerek okuduğumdur. Ve sonrasında hesap sahibi ile pek bir konuşma ve anlaşma olanağı bulduğumu belirtmeliyim. Çok ta sevdim. Yine onun önerisine istinaden bir başka kitabı yine ipadden okumaktayım. Ancak şu aralar İngilizcemi geliştiriyorum bahanesi ile yabancı dizilere sarmış olduğumu da itiraf etmekten gocunmayacağım. 


Çok uzun oldu o sebepten izlediğim diziler de bir başka posta konu olur, yaz derseniz tabii , sevgiyle, kitapla kalın...

29 Ekim 2019 Salı

BATI EDEBİYATINDA EDEBÎ AKIMLAR - PROF. DR. İSMAİL ÇETİŞLİ

18. Baskı 2017
310 sayfa


       Klasisizmden romantizme, 
realizmden natüralizme, 
parnasizmden sembolizme, empresyonizmden ekspresyonizme, kübizmden fütürizme,
 dadaizmden letrizme ve tabii ki sürrealizmden postmodernizme uzanan felsefi akımlarla harmanlanan edebi akımları, kurucuları, eser vericileri hatta verdikleri eserlerden örnekleri bulabileceğiniz sayfaca olmasa da içerik olarak oldukça hacimli bir eser. Edebiyatı sevenlerin, keyif için okuma yapmıyorum okuduğum eseri anlamlandırmak , anlamak hatta üzerine yorum yapmak istiyorum diyenlerin kaçırmaması gereken tam anlamıyla bir başvuru kitabı. 

Not ala ala, geride bir yerde şu yok muydu demekten tekrar okuya okuya 23 günde bitti kitap. Aslında ilk olarak akımlar konusuna başlarken Suut Kemal Yetkin'in Edebiyatta Akımlar kitabını okudum ama henüz paylaşacağım kıvama getiremedim, tekrar okuduktan sonra bir gün mutlaka buraya ilave edilecek.

Akademik okuma yapmak isteyenler fikir olsun.

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun..  


23 Ekim 2019 Çarşamba

REFET- FATMA ALİYE

1. Basım 2018
11. Basım 2019
138 sayfa
Uyarlama: Senem Timuroğlu 

"Herkese kendini sevdirmenin, herkes tarafından hürmet görmenin yalnız güzellikle olmayıp, çalışmakla,  kazanmakla, öğrenmekle, ilim bilmekle de olacağını göstermek istiyorum."

"Anladı ki okuldaki dersleri okumakla yalnızca bir öğretmen olacaktı.  Ancak bilgin olmak için daha okunacak çok şey vardı . "

🌺


Fatma Aliye ilk romancı kadın yazarlarımızdan, hatta belki de birincisi.

Tabii dönem koşulları ve romanın tür olarak edebiyatımıza yeni giriş yaptığı göz önüne alınarak okunmalı. Buna rağmen, bütün eksik ve kusurları ile oldukça iyi.

Tam anlamıyla psikolojiye inilememiş olması ama yine de realizminin bu şekilde ifade edilmesi gerektiği yazar tarafından da belirtilmiş.

Yazarın feminist tarafı çok belirgin gerçi ben severim.

Fatma Aliye dönem itibariyle cesur, aydın, entelektüel hanımlardan biri, bunu hikayede görmek ayrıca güzel.

Özellikle Türk edebiyatına gönül vermişlerin kaçırmaması gereken bir eser.

Kitapla kalın...



17 Ekim 2019 Perşembe

KIRGINLIK - NİHAN KAYA

 3. Baskı 2018
146 Sayfa 

"Örgütlü kötülüğün en küçük birimine 'aile' denir."

"Bir kadın bedeniyle, hareketleriyle, fikirleriyle, tercihleriyle ne kadar az hacme sahipse o kadar makbuldür dünyanın gözünde. "

"Çocuk seneler sonra, insanların değil, kitapların elinde büyüdüğünü 
söyleyecekti ."

"Kurtların büyüttüğü kızları evcilleştirebilirsiniz; ama kitapların büyüttüğü bir kız,  etini cendereye sıkıştırsanız dahi bu dünyaya uyum sağlamayacaktır."

************************

Bu kitabı / bu yazarı okuyun !


15 Ekim 2019 Salı

ÇEKİLİŞ SONUCU -VATAN YAHUT SİLİSTRE /NAMIK KEMAL

96 sayfa



Çekilişimizin kazananı Dilek Kerem, tebrik eder şansının açık olmasını dilerim.


Namık Kemal'in bir döneme damga vurmuş tiyatro eseri Vatan Yahut Silistre adlı kitabı İstek Yayınları ve Yeditepe Üniversitesi Yayınevi sponsorluğunda içinizden birinin olacak.


*15.10.2019 gününe kadar ister bu postun altına, isterseniz instagram gönderisinin altına yorum yapmanız yetecek. Uzun uzun yazmanıza da gerek yok, nokta olsun yetecek.

*********

--Namık Kemal Tanzimat Edebiyatının kurucularındandır.

Şiirde "Vatan, Millet ve Hürriyet " kavramlarını ilk kullananlardandır.

Sanat toplum içindir görüşünü benimsemiş ve bu minvalde eserler kaleme almıştır.

Vatan Yahut Silistre'nin kişileri gerçek hayattan alınmıştır.

Oyun sahnelendiği zamanlarda ciddi ses getirmiş, halkın desteği ve beğenisini kazanmıştır. 

Eseri Türkçeye uyarlayan Prof. Dr. Mehmet Kanar'dır.

Kaçırmayın derim.

12 Ekim 2019 Cumartesi

ÇİN SARAYINDA BİR BAKİRE- PEARL S. BUCK

Avrupa Yakası Yayınları 
Çeviri: A. Erkin Köylügil
1. Baskı 2011
246 Sayfa 

"Kitaplar kendileriyle meşgul olanların hakkını katiyyen yemiyordu. Her okunan satır, insanı iyiliğe götüren bir bilgi halinde zihne kazınıyor ve zamanın nasıl geçtiği hissedilmiyordu."

Öncelikle kitabın ismine bakıp aldanmayalım, bu kitabın ehemmiyeti şuradan geliyor;
bir kere yazar Nobel ödüllü, ben de  muhtemelen kitabı sırf bu sebepten edindim, ikincisi kitabın içinde sadece aşk olacağını düşünmemek ki hakikaten de aşk o kadar az ki ve öylesine gizemli verilmiş ki kitap bittiğinde bile hala bazı şeylerin kafamda tam olarak cevaplanmadan kaldığını söylemek zorunluluğu hissediyorum. 

Aklımı kurcalayan işin magazin kısmı olsa da burada sizin okuma şevkinizi kıracak bir belirteç vermek istemediğimden, bahsetmem uygun olmayacak.

Açıkçası Çin ya da diğer monarşi ile yönetilen ve dış dünyaya kapalı yaşayan ülkeleri ve bu ülke yöneticilerinin yaşamlarının meraklısı çok, kendimin de onlardan biri olduğunu kabul etmek zorundayım.  

Kitaptan bahsetmek gerekirse, Çin'de, neredeyse halktan bir kızın saraya girdikten sonra iktidara sahip oluşu  ve sonrasında yaşanan bir ömürlük dönem anlatılmakta, aşk kısmı pek yok, müphem kalan kısımlar çok ama olsun üslup çok iyiydi ve merakla, hevesle okunan bir kitap oldu.

Bu kitabıyla almamış olsa da yazar Nobeli, kaleminin sağlam olduğu konusunda kafanızda kuşku bırakmadığını anlamanıza yetiyor.

Pearl Buck okumalarına devam şart,  kitapla kalın...