30 Eylül 2021 Perşembe

EYLÜL 2021 ÖZET

 Eylül 2021 'de Ne Yaptım Ben;

Mutluluk sebebi,

Bize en mutsuz zamanlarda umut olduğunuz için teşekkürler, bu yaz pek çok gönlü fetheden yegane şey siz oldunuz. 

DİZİLERİM 

    İlk sezonu sanırım 3 günde bitirdim, eksikleri çok olabilir, çok beğendim de diyemem ama bir alıp götürme hali söz konusu oldu bende 😍


Neverthless, bir Güney Kore yapımı, ve Netflix özelidir...

Hımm bu diziyi niye izledim biri beni aydınlatsın,  belki cinsiyetten bağımsız bir Çalıkuşu hikayesi olabilirliğindendir, kim bilir!


Spoiler:

 Bir öpücükle sezon bitiren ilk bl olabilir 😄

Bazen Güney Kore yapımı işleri izlerken acaba bütün normal yaşamlarını da bu kadar ağır çekim mi yaşıyorlar diye merak ediyorum 🤔
Yukarıdaki spoilerin geçerli olduğu 2. Bl 😉

Bu dizi bir hayli eylenceliydi, hem 10 dakika bölümleriyle hem bl oluşuyla hem de esprileri ile gönlümü fethetti.
Çok datlular ya 🥴

Ne OKUDUM



Nereye Gittim

Rahmi Koç müzesi 




2021 Yılında Avrupa'nın en iyi Müzesi seçilmiş


Ankara Kalesi



 


 







 









26 Eylül 2021 Pazar

LANET - F. PAUL WILSON


Neşe Mesutoğlu Kırım'ın çevirdiği,559 sayfalık kitap, 2 adet çekiliş  kitabımdan biriydi, orijinal ismi Panacea olan kitabın bir macera oluşu sizi değişik coğrafyalara sürüklemeye, ve kurgusal olarak bir tık ütopik olmak kaydıyla mantık çerçevesine davet ediyor. 

Çok muallak oldu bu tanımlama haklısın sayın okur, ama bir kitabı hiçbir ipucu göstermeden anlatmak ta takdir edersin ki kolay değil. 


"Yaşlandıkça inançlı olmak O'nun için daha da zorlaşmıştı."


Fakat mesela bu kitapta günümüz konularından;
 mutasyonlu virüsten tut, Maya köylerine,
Kadüse figüründe duraklayıp tarikatların içine temas edecek desem anlarsınız ya. Demem! İlla sağ kulağımı sol elimle tutacağım :D

"Kuralları güce sahip olanlar koyar."

Neyse aslında ikisi de Arkadya yayınlarından çıkmış olan, ikisinde de fantastik unsurlu macera denebilecek türle teması olan kitaplardan bu daha soluksuz okundu tarafımdan ama bu demek değil ki bu kitap daha iyi!

"İnsanlar hak ettikleri şeyleri almıyor, sadece hayatın onlara getirdiklerini alıyor."


Tabii daha iyi de olabilir sonuçta kitapları edebi bakımdan inceliyor değiliz fakat bu iyilik benim motive olabilme süremle alakalı muhtemelen. Zira ben eski ben olmadığımdan okuma motivasyonum da eski halinde değil. ,
Bu gereksiz detayı da beyninize zerk ettikten sonra kapanış babında kalın sağlıcakla demek düşecek bana , evet tıpkı kitaplardaki gibi "dan "diye :D





 

23 Eylül 2021 Perşembe

KARISINI ŞAPKA SANAN ADAM- OLIVER SACKS


 "Kişinin IQ'su ne olursa olsun, ruh armoniktir."

    Bu kitabı ne kadar uzun zamandır okumak istediğim konusunda bir fikrin var mı dostum,  hiç zannetmiyorum 😃
O halde öğreneceksin, kitap listelerimin başında sonunda mutlaka olan kitaptır kendisi fakat ben bu kitabı her defasında farklı listelere nasıl eklemiş olabilirim diye düşündüren kitap özelliği de göstermektedir. Peki bu özelliği hak etmiş midir, tabii ki her satırında etmiştir.  

Kitap:
    Çevirisi Çiğdem Çalkılıç tarafından yapılmış olup, YKY'nin ilk basımını 1996'da yaptığı, ve Yaşantı kategorisine uygun bulduğudur.  Buraya kadar benim açımdan büyük bir durum yok fakat Editör koltuğu Birhan Keskin 'e verilmiş ki bu benim için oldukça mühim, bu durum kendisiyle "toprak" oluşumuzla alakalı bir durum olabilir olsa da kalemine, yetkinliğine gözü kapalı güvendiklerim arasında oluşu daha ehemmiyetlidir.
    Biraz da içeriğinden söz edeyim kitabın,  kurgu olmayışı dışında siz kitap okurlarının mutlaka bilmesi lazım gelen husus, Nöroloji bilimi üzerine, Nöroloji ilmine gönül vermiş birince ve bolca Nöroloji terimleriyle yazılmış olmasıdır.  
    Kitap her okura hitap etmeyebilir fakat okumanın sadece göz kası çalıştırmak olmadığını düşünen her birey için tatmin edici olacaktır, zira Nöroloji kendi başına anlatılmaz kitapta, reel örnekler üzerinden, psikolojik ve sosyolojik ilave bilgilerini de vererek derinleştirilmiştir. Özellikle eğitim camiasında yer bulmuş arkadaşlar için fevkalade faydalı olacağını ve kitabı kapattıktan sonra bitirebilecekleri bir hikaye okumadıklarını anlayacaklarını garanti ederim. 
    4 bölümden ve 236 sayfadan ibaret kitap muazzam bir kaynak kitap aynı zamanda ;
    Freud desen var, Piaget , Bertrand Russell, Strauss, Leibniz, Kierkegaard,  Tourette, Borges Myers, Silverberg ve yazarın Nörolojiyi bilim haline getiren kişi kabul ettiği Hughling Jackson olmazsa olmaz durumunda. Hatta hatta Gauss ve Chomksy karşılaştırması da var kitapta, yok yok demek bu duruma cuk oturabilir :D

"Entelektüel farklılıklar ne olursa olsun, rol yapma, oynama ve 'olmak' insan hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. "

    Yazarın, kitaba adını veren hayatı daha etkileyici bulmuş olabilirliğine rağmen bana göre "sayıları iletişim aracı olarak kullanan ikizler" daha etkileyiciydi. 
    Kitabın yine bence tek kusuru Otistik, Moron ve Özürlü kelimelerinin kullanılmış olması. Ama bu işin ustasına laf etmem abes olur tabii, bir de bu isimlerin bir miktar aralarında fark olduğunu anlatmaya başka çare yok belki de diye düşünmekte fayda var. Zira yazar da kişilerin ne kadar özel olabilir olduğunu anlatmaya çalışmakta bütün kitap boyunca.  Bu durumda sevgili dostum siz hiç okumamış olanlara okumak, biz okumuşlara da tekrar etmek hiç olmazsa kaynakçasından bir kitap daha seçmek düşer. 
    Sağlıkla, kitapla, sevgiyle kalman dileğiyle :D
    
 


15 Eylül 2021 Çarşamba

KİTAP ÇEKİLİŞİ / YIL DÖNÜMÜ /10. YIL

 

Tebrik ediyorum kazanan arkadaşı, 27 Eylül Pazartesiye kadar iletişim bilgileri gelmesi gerekir aksi halde yedek talihli geçerli olacak :D Keyifli okumalar olsun hepimize :D Yeni Çekilişlerde görüşmek dileğiyle :D



Arkadaşlar bloğumun 10. yıl dönümü  nedeniyle bu iki kitabı bir kişiye hediye edeceğim, yapmanız gereken tek şey bu posta yorum yapmak ya da instadaki gönderiye 2 arkadaşınızı etiketlemek.

Son katılım: 22 Eylül 2021 
Sonuçlar: 23 Eylül saat 12.00'de açıklanacak.
Gönderi ücreti bana aittir 🙋‍♀️


Bu kısım bir miktar muhasebe içerecek sanırım, emek neydi, diye girmek istiyorum söze.  Emek aslında sevmekti, ya da sevmek emek vermek demekti :) 
10. Yıl dönümü bugün bloğumun, bu 10 yılda çok şeyler oldu, 
blog için konuşacak olursam 15 Eylül 2011'de Nazlı Eray'ın Sis Kelebekleri ile açmışım blogu, öyle dan diye, hiç giriş/selam vs olmadan. 
Gittiğim filmlerden, yaptığım gezilerden bahsetmişim 
1193 postta.
  1343 kişi takipte görünüyor ama "bi şey bakıp çıktıydım ben abi" diyenler de yok değil :)
18287 yorum yapılmış, en sevdiklerimden :)
Bu 10 yılın sadece son 4 yılında 100'ün altında post girmişim, en azını geçen yıl girmişim, nedeni malum .
Bu 10 yılda özel hayatımda da çok şey değişmiş, 10 yıl önce oğlum Kerem 10 yaşında bir ortaokul öğrencisiymiş bugün gururun her şeklini yaşatan 20 yaşında gencecik bir üniversiteli,  Çorlu'da başlayan blog yolculuğu İstanbul'dan sonra ufak bir Trakya turu atıp  Ankara'ya naklolunmuş,  Edebiyat bölümü tarafımdan bitirilip Formasyon alınmış, 2 yıl İsmek Osmanlıca kursuna gidilip, kurs arkadaşlarıyla ne kadar mezarlık/ hazire varsa gezilmişti. 

Bu 10 yılda pek çok hayal kurulmuş, pek çok hayal kırıklığı yaşanmış, pek çok blog dostuyla tanışmış birkaçını kaybetmişimdir, hüznü de sevinci de ayrı bir kıymetli, bulunduğum noktadan bakınca. 10 yıldır gerek özel hayat gerekse sadece blog sayesinde temasta olduğum bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, yorumlarınız bir blogger için bazen yeni bir post atmanın, ya da hayatındaki sonraki saati programlamanın umudu olabilir. Son 1 - 1,5 yıldır zor zamanlardan geçtiğim ve dengeli bir şekilde yorumlarınıza dönemediğimi üzülerek bir daha ifade edeyim, bu demek değil ki yazdıklarınız önemini kaybetti, her bir kelimenin çok özel yeri var gönlümde, bazen cevap yazamamış olduğumda bile okuduğum ve o yoruma cevap yazacağım diye kendime görev edinerek bir sonraki anıma umut olduğunuzu biliniz. Can-ı gönülden gelen sevgi ve teşekkürlerimi kabul ediniz, bir fazla olarak üstteki kitapları da içinizden birine hediye etmek istiyorum, teşekkürümün ifadesi için yeterli olmasalar da...
Hemen her postu bitirdiğim gibi bitirelim yine,
sevgiyle... sağlıkla...kitaplarla kalınız.

12 Eylül 2021 Pazar

BOYALI KUŞ- JERZY KOSINSKI

 

 Merhaba Sayın okuyan, yeni bitirmiş olduğum bu kitabı alıntılarıyla ve bencileyin yazacağım. 


Kitap ilk kez 1968 yılında E yayınevinin ilk kitabı olarak, yayınevi kurucusu Aydın Emeç çevirisi ile yayımlanmış.  Orijinal adı da The Painted Bird. Elimdeki 2011 basımı, 239 sayfa... Muhtemelen bana sahaflar turlarımdan birinden hatıra, yine muhtemelen yasaklı kitaplar listelerinde üst sıralarda yer alışı etken bu buluşmaya.  

"Çocukları tehlikeye düştüğünde yardımına koşmazlarsa neye yarardı anneler, babalar!"

Aslında kitap sarsıcı.
II. Dünya savaşında ailesinin, korumak için uzak bir köye gönderdiği 6 yaşında küçük bir çocuğun 12 yaşına kadar yaşamı var kitapta. 
Bu çocuğun  yaşadıkları ve hayatında iz bırakmışlar, her birine 1 bölüm ayrılarak ve  14 bölümden oluşan öyküsü anlatılıyor, çocuğun ağzından.  

"Ne yağmurun, ne rüzgarın, ne de ateşin işlenen suçların izlerini silemeyeceğine inanılırdı. "

Sonunda yazar otobiyografi değil kurgusal dese de o dönemi gerçekten yaşamış olanların otobiyografik yazıtlarından anlaşılan,  bu kitabın gerçek olma ihtimalinin bulunduğu. Doğu Avrupa'da yasaklı kitaplar listesinde uzun yıllar üst sıralarda yer alması da bu anlatılanlar üzerindeki gerçekliği arttırıyor.  

"Tanrı, bütün olayların üstünde olduğuna göre,  bu köylüler neden dinleri, papazları ve kiliseleri için korkuyorlardı."

Kitap belki mekanik bir anlatıma sahip fakat edebi bakımdan değeri sanırım tartışılır.  Bence yazar teknik olarak fazlaca yetkin olunca da betimlemeler çok stratejik olabilir. İster etkilenerek okuyun anlatılanlardan, ister edebi açıdan değerlendirin okuyun. Bazı kitaplar insanların vahşetini gün yüzüne çıkarıyor, bir kesim insan bu vahşet anlatılmasını sakıncalı buluyor bence büyük puntolarla yazılması gereken, herkes tarafından okunması hatta ezber edilmesi gereken kitaplar bunlar. 

"Çok seviyorum kitapları.  Çevremizdeki dünya kadar gerçek; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaların arasından. Hayat boyu, yanından geçtiğimiz kişilerin düşünceleriyle isteklerini öğrenebiliyorduk kitaplardan. "


Bu Doğu Avrupa da olsa böyle,  Orta Doğu da olsa böyle,  bu dünyadaki en vahşi varlık insan ne yazık ki. 

"İlk günahın korkusu, iyi bir Hıristiyanın kafasını nasıl kurcalıyorsa, ailenin gölgesi de herkesi öylece eziyordu ."


Akıl sağlığınızın statik kalabildiği, beden sağlığınızın fazladan korunmaya ihtiyaç duymayacağı güzel günlere...




6 Eylül 2021 Pazartesi

J.D.ROBB - IN DEATH

NAKED In Death #1
Sevgili arkadaşım madem bu sayfaya geldin ya benim okuduğum kitapları paylaştığımı bildiğini ya da google amca tarafından kandırılmış olabilirliğini düşünüyorum,  her halükarda
 hoş geldin. 
Bu postta tanıtacağım kitap, Türkçe olarak 15-20 'ye yakın kitabını okuduğum serinin 1. kitabıdır ve seriyi orijinal dilinden okumaya başlamışlığımı kanıtlamaktadır sayın blog takipçisi arkadaşım, o sebepten de ilk kitabını bitirmenin getirdiği coşkuyu ifade etmek için değişik abartı sanatları kullanmamı mazur göreceksin diye umuyorum.  Kitaplara ilgin yoksa şimdi hosçakal demenin tam zamanı.  😉

Gelelim bu serinin ilk kitabına; kitabın üzerinde  yazar olarak J.D.Robb yazıyor ama bakmayın siz ona, aslında yazarı Nora Roberts. Yazarın pek çok türde yazabilir olduğunu kitaplarını okuyanlar bilir,  beyaz dizisinden korkusuna, distopyasından polisiyeye ne ararsanız yazabilir fakat temele romantizmi koyar.
Gelelim Türkçe'ye Çıplak Ölüm diye çevirisi yapılmış bu ilk kitaba. Ben blogda aradım en eski kaydı 2011 'de buldum ama Çıplak Ölüm değil ne yazık ki, muhtemelen 2011'den daha eski bir tarihte okumuşum bu kitabı. Zaten de genelde sadece esas kahramanları hatırlıyorum, her kitapta farklı konu anlatıldığı için belki de,  bütün konuları hatırlamadığıma dair itirafımdır. 
Neyseee kitap, gelecekte geçiyor 2048'ler falan; uçan arabalar, lazerler, sprey el koruyucuları, kriminalin zirvesi vs. Serinin polisiye olduğunu söylemiş miydim? 
Bu arada geçenlerde bir twitte "2050'ye 1990'dan daha yakınız" diye bir yazı gördüm, ilk farkındalık ile birlikte gelen şoku hala atlatabilmiş değilim sayın okuyan. 
Dönelim kitaba, oldukça basit bir dili var diyemeyecegim ne yazık ki ama yabancı dilde " zorlanmadığınız yerde öğrenmiyorsunuzdur " mantığını esas aldığım için her bilmediğim kelimeye küfür etmiyorum 😄 ya da etmiyormuşum gibi yapıyorum .

Seriyi okumaya tam hızla devam edeceğim, aynı zamanda How to get away with murder izlediğimden ingilizcedeki bütün suç,  suçlu, kriminal ve hukuk terimlerini hatmedecegim diye umuyorum.
 
İngilizce okuma yapan ya da yapmayı düşünenleriniz var mı aranızda, siz İngilizcenize hangi çeşit ile katkıda bulunuyorsunuz?

Bu kitap belki ilk ve orta dereceli dil hakimiyetinin bir tık üzerinde olabilir fakat dediğim gibi zor olmadan öğrendim demek çok anlamlı olmuyor.

Bu serinin devam kitapları için ayrı post mu açarım yoksa bu postu komple kaldırıp bütün diğer kitapları bu posta mı eklerim bilmiyorum, zaten 2. kitabı hemen okuyamam çünkü başka bir serinin 2. kitabını okumaya başladım bile ve her ay bir İngilizce kitap programımın oladukça gerisindeyim, indirdiğim kitapların ise neresindeyim hiç belli değil :D 

Dedikten sonra bu posta ekleme yapmaya karar verdim, serinin diğer kitaplarını  birer alıntıyla birlikte burada bulabilirsiniz.

GLORY  In Death #2

 


"Fate rules, Eve. You follow the steps, and you plan and you work, then fate slips in laughing and makes fools of us. Sometimes we can trick it or outguess it, but most often it's already written. For some, it's written in blood. That doesn't mean we stop, but it does mean we can't always comfort ourselves with blame."