31 Aralık 2019 Salı

BİLANÇO 2019

Her yıl olduğu gibi bu yıl da şapkamı önüme koyup; bütün yıl ne okumuşum, neden bu kadar az okumuşum, ah keşke bir-iki kitap daha okusaymışım günü geldi.

Bu yıl özellikle Temmuz ayı sonuna kadar sınavlarla ve okul bitsin, formasyon bitsin uğraşılarından ötürü bir türlü kendimi tam anlamıyla kitaplarıma veremediğimi belirtmeliyim.

Her ne kadar bir hayli boş beleş yahut çerez kitapların fazlalıkta olduğu bir yıl olsa ve genel anlamda sayfa sayısından memnun kalmamış olsam da yine de oldukça değerli yazarlar ve kitaplar da elimden geçmiş.
Totalde 111 kitap okuyarak 100+ olan 2019 hedefimi tutturmuşum.

Günlük ortalama 74 sayfa, yılda 26.700 küsür sayfa ile sayfa sayısında bir hüsran durumu söz konusu ama o kısma çok takılmayalım :=)

2020`de hedefim yine 100+ olsun:)
Yeni yıl;
 daha çok, daha nitelikli okumalar yaptığımız, hedeflerimizi tutturduğumuz bir yıl olsun dilerim.

Sağlıkla, huzurla, kitaplarla, barışla dolu bir yıl olsun hepimiz için.
Yeni yılınız kutlu, mutlu, umutlu olsun.
Sevgiyle...

YANSIMA / LUDA KUKA - DENİZ ERBULAK


LUDA KUKA

1. Basım 2016
320 Sayfa 



‘Normalde editörler, üzerinde çalıştığı kitapların içine girmezlerdi.’

Fakat bu seride normal bir şey yok! Ya da normal biri!

‘Kafasındaki sesle konuşacak kadar iyiydi ve kafasındaki sesle konuşacak kadar deli!’

Bu iki kitap boyunca sürüklenmekte okur bu iki duygu durumuyla.

‘İkisinden birini seçmek için vardı zaten insan. Ölmek ya da öldürmek, ezmek ya da ezilmek.’

Sadece bu kitap için geçerli olamayacak kadar gerçek bir tespit değil mi günümüzde!

Yansıma serisinin ilk kitabını 2017`de okumuşum, yorumuma bakılırsa beğeni düzeyim oldukça da yüksekmiş. 2. kitap için neden bu kadar beklediğim gerçekten benim için de merak konusu :)

Neyse YANSIMA 1 merak edenlere burada .

Senenin son kitabının bir Deniz Erbulak kitabı olması çok güzel oldu, sanırım 2020`nin ilk kitabı da Yansıma serisinin 3. kitabı olacak. Yeni sene herkese ne diliyorsa onu elde etme şansı versin, sağlık, huzur ve bol okumalı bir yıl dilerim. 

Çok az bir ara ile bugün bilanço 2019`u da yayınlayacağım.

Sevgiyle, kitapla, sağlıkla kalın...



22 Aralık 2019 Pazar

MEYYALE -HIFZI TOPUZ

1. Basım 1998
15. Basım 1999
224 Sayfa 
"İlerleme, din işlerinde olduğu kadar dünya işlerinde de cahilliğin kaldırılmasına bağlıdır. Ilim, fen ve sanat öğretimini sağlayan okullar açacaksınız. " Sultan Abdülmecid 

Kitap aslında Pertevniyal Valide Sultan ile başlıyor. Abdülaziz'in annesi,  II. Mahmut'a hafifçe temas ediyor ve fakat aslında Hıfzı Topuz kendi ailesinin kökenini anlatıyor kitapta. Tabii Osmanlı Saray'ı bu hikayede mekan.  Gerçek hayat tarihle birleştirilip sunulmuş.  Ben Hıfzı Topuz severim, hem de çok.  Fakat bu kitaptaki üslup sanki bir türlü saramadı beni. Akıcı değil diyemesem de sürükleyici de değil.  Belki de tarihle biyografi arasında sıkışıp kaldığı için kim bilir. Yine de ilk ağızdan Osmanlı'da Saraylı bir aileyi merak ediyorsanız, sonundaki fotoğraflar  da güzellik katarak size zevkli saatler geçirebilirsiniz.

"IV. Mustafa da on dört aylık bir saltanat döneminden sonra kardeşi II. Mahmut'un emriyle boğularak öldürüldü. Üç ay içinde üç bin gerici idam edildi. II. Mahmut yirmi dört yaşında işte böyle kanlara bulanmış bir ortamda tahta oturdu ve orada on yedi yıl kaldı. "

"Ilk kılık kıyafet devrimini o yaptı, askerlerden ve memurlardan cepkeni, kaftanı, entariyi, şalvarı,  poturu, kavuğu, külahı çıkarttı, setreyi, pantolonu ve fesi o getirdi. Şiir yazdı, resim yaptı, şarki besteledi, 'Rüştiye Mektepleri' denen ortaokulları açtı, ilk gazete Takvim-i Vekâyi onun zamanında çıktı,  Avrupa'ya öğrenci yolladı."

Bu arada iki yakın tarihi art arda okuduktan sonra diyebilirim ki herkes tarih yazmasın!( Yazmasın derken aşağıdaki yazarı kastediyorum)


İBRETLİ HATIRALAR- SÜLEYMAN KOCABAŞ

2015 Basım 
105 sayfa


Yazarı aşağıya aldığım sözü ile tanıyabilir, nereye hizmet ettiğini anlayabilirsiniz demek isterdim ama diyemem.

 Çünkü kitap ciddi anlamda ibretlik bir kitap fakat kendi vaatlerini yerine getirmekten acziyeti buna sebep.


"Mustafa Kemal Atatürk, tarihi misyonu gereği daha gençlik yıllarından beri Osmanlı Saltanatı'nı yıkarak devlet başkanı olarak kendisi Padişah'ın yerine geçmek istiyordu."

O kadar çok tutarsız ve amaçsız ki;
Osmanlıca 'yı savunurken Karamanoğlu Mehmet Bey'den alıntı yapabiliyor. Hemen öncesinde Türkçe'nin yetersizliğinden dem vurmuş olması da üstüne tuz biber ekiyor.

Kitap kapağında da fotoğraflarına yer verdiği kişilerin söylediklerini değil,  bu kişilerin söylediğini kendi hatıralarında yazanların sözlerini esas alan ikişer üçer sayfalık safsatalar. 

Cnr kitap fuarından kitap ve  imzalı. Neden imzalı kısmını anlatarak sizleri güldürmek ya da ağlatmak istemem. 

Demem o ki, nicelik ile nitelik orantının tersini görmek isterseniz 69 kitap yazmış yazarımızın kitaplarını okuyabilirsiniz. Kitabın içindeki basım hataları, kitabın içerisindeki hataların yanında pek aciz kalıyor.  




14 Aralık 2019 Cumartesi

HAYALİ CEMAATLER - BENEDICT ANDERSON

Çeviren:iskender savaşır 
1. Basim 1993
8. Basım 2015
227 sayfa 
Metis Kitap

"Bu kitabın amacı milliyetçilik denen 'anomali' nin daha doyurucu bir açıklamasına ulaşabilmek için nihaî olmayan bazı öneriler sunmaktır. "

"Ulus hayal edilmiş bir topluluktur. Kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir."

"Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir."

"Kutsallığının yanısıra Lâtince'nin belirleyici özelliklerinden biri, çiftdillilere özgü bir dil olmasıydı. "

"1535'te I. François herhangi bir kitabın yayınlanmasını , cezası asılarak idam olan bir suç ilan etti."

"İngiltere'de Norman fethinden önce sarayın yazınsal ve idarî dili Anglosakson'du. Fethi izleyen bir buçuk yüzyıl boyunca kraliyet belgelerinin neredeyse tamamı Lâtince yazıldı.  1220-1350 arasında Norman Fransızcası, bu devlet lâtincesinin yerini aldı.  Bu arada, bu yabancı egemen sınıfın dili ile tabi nüfusun Anglosakson dilinin yavaş yavaş kaynaşmasından Erken ingilizce doğdu. "

"Bugünkü Türkiye, İran,Irak ve Sscb'nin sınırlarına dahil edilmiş olan ve Türk dilleri ailelerine mensup dilleri konuşanların durumu özellikle ibret verici."

"Karşılaştırmalı tarih" denebilecek şeyin gelişmesi zaman içinde o güne kadar işitilmemiş olan ve açık bir şekilde "antikliğin " karşısına konan "modernite" kavramına yol açtı. "

"Dilleri, bazı milliyetçi ideolojilerin yaptığı gibi bayraklar, ulusal giysiler, halk dansları ve diğerleri gibi ulus olmanın bir amblemi olarak ele almak her zaman yanlıştır. Dillerin en önemli özelliği,  hayali cemaatler türeterek, tikel dayanışma grupları inşa edebilme yetenekleridir."

"18. yyda bugünkü Finlandiyanın devlet dili İsveççe idi. Bölge 1809da çarlikla birleşince resmi dil rusça oldu. 1820lerde halk dilinde Fince yayılamaya  başladi."

170. sayfada sipahi kelimesinin Osmanlıca'dan geldiği ve Arapça ve Avrupa dillerine geçtiğini iddia eden yazar kitabının tamamdan anlaşılacağı üzere hiç Farsça diye bir dil duymamış. Milliyetçiliğin nasıl ve nerede doğup geliştiğine dair teorilerini bilhassa Asya üzerindeki uzmanlığı ile bağlayarak açıklamış. Çok fazla kişiden kaynak alarak onların teorilerini çürütmeye çalışmış.  Kaynak anlamında iyi bir kitap, Siyasal okuyan yeğenden hevesle alıp okuduğum ama ilk sayfalarında Türkçe ve Osmanlıca üzerine yaptığı tespite katılmadığımdan her satirinda eleştirilecek bir yerini bulmaya çalıştığım bir kitap oldu. Osmanlıca'yı bir dil olarak ele alabiliriz ona itirazımız yok ancak sadece devlet dili/resmi dil olarak kalmış halk dili olamamış ve kendi kurallarını/gramerini bir türlü ortaya koyamamış Arapça ve Farsçadan sadece kelime almakla kalmamış gramer olarak ta bir hayli etkilenmiş olduğunu kabul etmek lazım. Bu arada hiç atalarımızın dilini anlamıyoruz falan demeyin bir İngiliz de atalarını anlamıyor, anlamak isteyen de bu alanda kendini geliştirebilir kimse engel olmuyor. 

Ama gerçekten sadece konuşmuş olmak için sadece itiraz etmiş olmak için itiraz etmeyin.  

Kitap aynen yorumumda da saptığım gibi odaktan uzaklaşmama neden oldu ama dediğim gibi iyi bir kaynak. 

İlgisi olanlar keyifle okuyacaktır.





2 Aralık 2019 Pazartesi

İYİ AİLE YOKTUR - NİHAN KAYA


YA DA PARADOKS ŞU Kİ İYİ AİLE, "İYİ AİLE YOKTUR" DÜSTURUYLA HAREKET EDEBİLEN AİLEDİR.

1. Baskı 2018 Eylül
290 sayfa

"Problemli çocuklar yoktur; problemli ebeveynler, problemli öğretmenler, çok problemli toplumlar ve çok problemli okullar vardır. "

"Koşulsuz seven ve affeden, sınırsız hoşgörüsü olan, yerleşik kabulün aksine anne-baba değil, çocuktur. "

"Sağlıklı, güçlü bir egoya sahip kimse, kimseyi ezme ihtiyacı duymaz."

"Kendisine ihanet etmeyi öğrettiğimiz çocuğun bize ve hayata karşı dürüst olmasını bekleyemeyiz."

Bir insanın en olumsuz, en sağlıksız yanını gösterdiği kişi, her zaman, çocuğudur. "

"Depresyondan, anksiyeteden, öz güven eksikliğinden mustarip olan, ama çocukluğunda benliği anne-babası tarafından derin şekilde yararlanmamış bir tek insan bile gösteremezsiniz. "

"Yetişkin birinin bir başka yetişkine vurduğunu gördüğümüzde hemen araya giriyor, ama yetişkin birinin çocuğa vurması, bağırması karşısında el birliği ile sessiz ve kayıtsız kalıyoruz."

"Anne-babalar çocuktaki iyi davranışları kendi anne-babalıklarından, kötü davranışları çocuğun kendisinden -ve belki eşten yahut eşin ailesindeki sevilmeyen kişilerden- kaynaklı görmeye meyillidir."

"Dünya, vasat insanlar için düzenlenmiş,  vasatın yukarısındaki kimseleri de kendi ortalama çizgisine çekmeye zorlayan biçimleri yerleşik hale getirmiş bir yerdir."

"Belli bir yaşa geldikten sonra evlenmemenin sizin için mutsuzluk, evlenmenin mutluluk getireceğine kâni olan kimseler, yani aslında sizi neyin mutlu, neyin mutsuz edeceğini sizden iyi bildiklerine inanan kimseler, şaşmaz şekilde çocuk sahibi olma konusuna büyük önem verirler."

"Susmak, yaralanmış insanların en büyük düşmanıdır. "

"Hayatlarının direksiyonunu eline alma cesareti olmayanlar, hayatlarından dolayı başkalarını suçlarlar ve çocukları en kolay kurbandır. "

"Sevgi, sevdiğimiz insanın iyiliğini değil, mutluluğunu istemektir."

"Bütün kötülükler, iyi niyetle yapılır. "

"Kitle için çocuk ve acıları görünmez kaldığı müddetçe toplumumuz asla değişmeyecek. "