25 Temmuz 2016 Pazartesi

72-YERYÜZÜNE DAYANABİLMEK İÇİN -TEZER ÖZLÜ

1. Baskı 2014
3. Baskı 2014
165 Sayfa

"Neden yazılır? Dünya acılı bir yer olduğu için yazılır."

"Bir anlamda aileyi yöneten , çocuklarını yetiştiren kadınlar olduğuna göre , aydın Türk kadınının en büyük görevi , diğer kadınları bilinçlendirmek olmalıdır."

"Dünya savaşları Avrupa'nın öldürme kültüründen doğmuştur." Peter Weiss

"İnsanlar ve politikacılar kendi yarattıkları sistemin tutsağı oldular." Tarkovski

**********

Kitap Almanya'daki Özlü'nün Türkiye'deki çeşitli dergiler için yazdığı yazılarından oluşmakta.

Almanya'daki edebiyat ve sanat dünyası hakkında oldukça detaylı bilgileri içeren yazılar var.

Özellikle yaşadığımız dönem itibarı ile okumalarım neredeyse durma noktasında iken elimde olması , kitabın yavaş okunmasına sebep olarak gösterilebilir.

Gerçekten şu dönemde hangi kitabı elime alsam , yazanları anlamadan okuduğumu fark ediyorum.

Sanırım okuduğum türü biraz değiştirmem gerekiyor.

Kafa yormayan , yitirilmemiş umutların olduğu kitapların zamanı sanki.

Çünkü düşünmekten yoruluyorum , anlamaya çalıştığım fakat hiç bir koşulda anlamlandıramadığım bir sürü şey oluyor.

Burada siyasi bir mesajım yok , bekleyenler kusura bakmasın.

Sanal alemde siyaset misyonu olan biri olmadığımı 
düşünüyorum.

Bir misyon edinmem gerekirse ; o da  okumak üzerine olmalı .

Sırf bu sebepten ,durma zamanı değil.

Kafam allak bullak olsa da , "Yer Yüzüne Dayanabilmek İçin" okumaktan vazgeçmiyorum.

Okuyanlara 
ve
 okumaya çalışanlara selam olsun .



19 Temmuz 2016 Salı

71-EŞEĞİN FİKRİ- FERHAN ŞENSOY

1. Basım 2005
15. Basım 2007
157 Sayfa

Her Türk'ün El Kitabı üst başlığı ile yayınlanan kitap Şensoy'un "Beşbenzemez denemeler" inden oluşmakta.

Yine aynı Şensoy üslubu ; ironik , komik , trajik...

Denemeler oldukça kısa , yaz sıcaklarının okumanıza mani olduğunu düşünüyorsanız , bu kitap ilaç gibi gelebilir.

Şensoy okumayan kalmasın dileğiyle , kitaptan alıntılara geçiyorum.


"Bilmiyorum siz benim gibi misiniz?"

"Yazı çok sıcak , kışı gayet soğuk buluruz .Dört mevsim bahar olsa , yazı ve kışı özleriz. Dört mevsimin bahar olması zaten Vivaldi'ye ayıp olur! Hangi koşul ve konuma koyulursa koyulsun bitmiyor insan denen hayvanın şikayetleri."

"Savaşlar kimseye para kazandırmadığı zaman sona erecek ."

"İstisnayım. Kuralları bozmuyorum .Kurallar sayemde güçleniyorlar. Kuralcılara dev bir kıyak olarak , nasıl olunmaması gerektiğinin somut bir örneğini oluşturuyorum."

"Hiç kitap okumayan birinin 
 hayatının sonunda kitap sayfası olan ağaçtan ne farkı var , kımıldayan canlı olarak. Pek farkı yok . Ve fakat buna rağmen , kitap okumayan ne kadar çok odunsal arkadaş var."

14 Temmuz 2016 Perşembe

70-DEWEY- VICKI MYRON


Çeviri: Suna DEVELİOĞLU
1. Baskı 2009
303 Sayfa

"Dünyanın kalbine  dokunan kütüphane kedisi."

Dewey , Amerika'da yaşamış bir kedi. 

Kitap ise Dewey'in biyografisi.

Tabii yazarın da hayatından kesitler barındırmakta.

Kitapları seven insanlar -istisnalar kaideleri bozmaz -hayvanları , özellikle kedileri de sever.

Bunun sebebi, evde zaman geçirmekten hoşlanmaları olabilir.

Yalnızlıklarına bir nefes olabilen hayvanlar , hem de beklentileri çok değilse rahatlatıcı etki yapar.

Ben de bu genellemeye dahil olduğumu düşünüyorum.

Her ne kadar bir kediye sahip olmasam da.

Evin diğer bireylerinden birinin onayını alabilseydim , mutlaka bir hayvan beslerdim ve fakat tercihim yüksek ihtimal köpek olurdu.

Kedileri de severim fakat , tercih edilecekse köpek 1 numara gözümde.

Efendim kendimden ziyadesiyle bahsettikten sonra , gelelim kitaba.

Kitap elimde uzun zaman kaldı.

Hem yaz , hem de kitabın akıcılığındaki bir şey.

O şeyin ne olduğunu tam olarak isimlendiremesem de , Dewey'i sevdiğim halde  kitabı kısa sürede okumama mani oldu.

Belki kitap boyunca anlatılan hastalıklar , içimi karartmıştır, kim bilir.

Velhasıl kitap ayrılamayacağım , mutlaka okuyun diyemeyeceğim kitaplardan biri olarak kaldı bende.

Çok kedi manyağı değilseniz , bulaşmayın derim :D


11 Temmuz 2016 Pazartesi

69-PANDEMONYUM - LAUREN OLIVER


Çeviri:Bilge GÜNDÜZ
1. Basım 2015
432 Sayfa


"Nefret sert, derin ve keskindir."

Öneri bir seriydi Deliryum. İlk kitabını emanet diyerek hemen okuduğumu yazmıştım şurada.

Pandemunyum , o serinin 2. kitabı ve yine emanet olarak geldi bana , biraz gecikmeli olarak okumuş olsam da seriyi devam ettirmek adına güzel bir 2. kitaptı.

Emanet eden arkadaşın da dediği gibi 3. neden çevrilmedi merak konusu. 

Aslında çok duyulan bir seri olarak ta sanırım instada ya da diğer sosyal medyada yer almadı.

Neden'ini ben de merak ediyorum.

Zira konu bakımından güzel işlenmiş.

Genç distopik kitaplardan olma özelliğini 2. kitapta da koruyor seri.

Fakat 2. kitapta yapılan flash-back 'lerde tutarlı olmayan yerler yok değil.

Fakat bu tip distopya kitaplarında her şeyin tutarlı olması da çok mümkün değil.

İlk kitabı yazdıktan sonra serinin devamının henüz çevrilmediğini yazmış, Artemis Yayınları belki görür demiştim.

Görmedi.

Belki diyorum bu postu görür ve seriyi bitirmek için bir adım atar.

Kim bilir.


6 Temmuz 2016 Çarşamba

68-GECE İNERKEN - MICHAEL CUNNINGHAM

Çeviri:Püren ÖZGÖREN
1. Baskı 2011
284 Sayfa

"Hangi evlilik sayısız eklemlenmeden, jestten oluşan bir dil , diş ağrısı kadar keskin bir tanınma , bilinme duygusu içermez ki? Ve mutsuzluk 
 elbette. Hangi çift mutsuz değildir ki- en azından zaman zaman?"

"Uykusuzluk çekenler , bir eve hortlak gibi dadanmanın nasıl bir şey olacağını herkesten iyi bilirler."

****************

Yazar 1999 'da Saatler adlı kitabıyla -ki filmi de varmış- :
Pulitzer Roman Ödülü
PENI/Faulkner ödülü 
LGTB'lilerden ödül derken 
ödül namına ne varsa toplamış .

Ben neden bu kitabını okudum , hiç bir fikrim yok .

Saatleri bulamadım belki de , kim bilir.

En alttaki ödülden de anlaşıldığı üzere,yazarın kitaplarındaki bireylerden eşcinsel olanlar var.

Gerçi bu kitaptaki kahraman için biseksüel demek daha doğru .

Açıkçası kitabı beğenmedim , beğenmedim ama bir sorun bakalım neden beğenmedim!

Hemen aklınıza gelen  kahramanın biseksüel olması, beğenmeme sebeplerim arasında değil. 

Kitabın başlangıcı -benim için-felaket olmasına rağmen , ortalarından sonra aktarımların daha iyi , anlatımın daha oturmuş olduğunu söyleyebilirim.

Bir de bu kitabı okurken Fransızlar şunun filmi yapsa ne güzel olur diye düşündüm.

Çekilse filmini kitabından çok severdim ,inanıyorum.

Gerçi filmi var mı bilmiyorum , belki de vardır , zira bizde 2011 'de basıldığına göre ,birinin dikkatini mutlaka celbetmiştir. Bilen varsa aydınlatıversin gari .

Bu kitabı anlatmakta neden bu kadar zorlandığımı da bilmiyorum , kahramanın bütün planları,düşünce teknikleri kendi kafama üşüşüyor resmen .

Siz siz olun bu kadar kaptırmayın kendinizi kitap okurken.

Not: Aklıma geldi de bu kitabı okurken , seri halde okuyamadığımı belirtmeliyim , şöyle bir günde okuyup bitirsem beğenebilirdim belki de .


3 Temmuz 2016 Pazar

67-YEMİN - HASAN BAYFU

Çeviri:Burçe KAYA
1. Basım 2004
328 Sayfa


"Yemini yazmak için iki nedenim vardı. Birincisi , savaşın masum insanları kurban eden korkunç bir şey olduğunu tüm dünyanın bilmesini istedim.Savaşta kazanan taraf yoktur.İkinci ve aynı derece önemli neden de çeçen halkını okurlarıma tanıtma arzumdu."

Gerçek bir dram ....

 Rusya ve Çeçenistan savaşını , savaşı yaşayan bir doktor anlatıyor.

Rusları tedavi ettiği için Çeçenler tarafından , Çeçenleri tedavi ettiği için Ruslar tarafından hain ilan edilmiş biri.

Oysa bütün kitap boyunca aklıma kazınmış ilk paragrafta geçen "Savaşta kazanan yoktur" cümlesinin gerçekliği.

300.000 ölü ve 200.000 kayıp bu kıyımın bilançosu.

Sadece Çeçenistan'ın değil bütün dünyanın terör saldırılarına maruz kaldığı/mız şu günlerde, karamsar olan ruhumu , artık hiç bir çözümün nihayete erdiremeyeceği , hiç bir anlaşmanın barış getirmeyeceğini düşündüren kitap.

Dünyanın her yerinde bir şeyler için savaş var.

Sadece insanlar farkında değil sanki.

Sanki bu ölümler çok normal .

Bunca kayıplar , hiç varolmamış.

Bu kadar çocuk zarar görmemiş gibi.

Bütün dünya ; kör , sağır ve dilsiz.

Kendi yaptıklarını hiç bir zaman görmeyen , teröre verilen desteği hiçe sayan , kendilerine yapılanları kınayanlar ne kadar inandırıcıysa işte o kadar inanıyorum, barışa.

Barış : içi boş , anlamsız bir kelime olarak sözlüklerde yerini almalı.

İnsanoğlunun hiç sahip olamadığı , ütopik imge diye yazılabilir açıklama kısmına.

Ülkeler savaşıyor , bireyler savaşıyor , herkes savaşıyor...
Çıkıp birileri de sormuyor NEDEN diye.

Önümüz İslam dini mensuplarının bayramı , peki 2-3 gün önce patlayan canlı bomba, o kadar insanı öldüren şey, hangi inancın mensubu?

Nasılsa yapanlar müslüman diyerek nelere göz yumuyoruz?

3. köprüyü , 3. Havaalanını kıskanıyorlar demek yetti mi acınızı soğutmaya?

Yoksa hiç acıtmadı mı size dokunmayan yılan?

Not : Yaşam en doğal hak , her ne sebeple olursa olsun , başkasının bu hakkını elinden alanın dili , dini , ırkı hiç önemli değil gözümde.

Tek kelimem yok onlara.

Neye inanıyorlar ise onunla yansınlar.