31 Mart 2022 Perşembe

AYLIK / MART '22

Verimsiz başlayan ama yarıdan sonra hızla verimliye kayan bir ay oldu, güzel oldu (bence). İçlerinden izlediğiniz, okuduğunuz varsa yorumlarda buluşalım :)

"Bir hastalığın belirtilerini fark ettiğinde
 genelde geç olur."


Netflix 19 Mart'ı son tarih olarak belirleyince izlemek farz oldu.  Dizisi de izlenecek kesinlikle💜
Bu son tarihten beni haberdar eden sevgili blogdaşıma teşekkür ederim :)


⭐⭐⭐⭐
Serinin 2. Filmi, her Fransız yapımı gibi sessiz, soluk ama derin ama gizemli...
Bu film serisini de yine bir blodaşım önerdiğinden O'na da teşekkür ederim :)


Friends'in 2. Sezonu, ilkinden daha iyiydi 😉

Kore BL dizilerinde güzel işlere imza atacak bence, bu da ön gösterimi gibi olmuş.  

Deep'e selam olsun diyor üçlemenin sonuna geliyorum, bu filmin 2. Olduğuna dair duyumlar aldım senin fikrin nedir, ne diyon bu sıralamaya deep? 😁
Yukarıda da görüldüğü üzere filmini izleyip beğenmiştim,  dizisine de bayıldım.  Çoook uzun zamandır bu kadar hızlı izlediğim bir yapım oldu mu emin değilim.  Bir şansı hak ediyor bence,  bir de not; Türkler her yerde. Gerçekten her yerdeyiz.  Bunu Avrupa'da gezerken de fark edebilirsiniz, Silent Patient okurken de, Downtown Abbey izlerken de... (Türk 'ten kasıt ırk değildir,  bunu anlatmak için Türkiyeli mi demek lazım, Türkiye'de yaşamış mı, yolu Türkiye'ye uğramış mı bilmiyorum, bilen ya da önerisi olan varsa önerilere açığım.)
İlk 2 sezonu Netflixten izlemiştim, zaten hastane dizilerinin hastasıydım o sebeple sevmemem için bir neden yoktu fakat bu diziyi sevdiğim zaman bir şey sevebilmek için çabaladığım zamanlardı ve bundan ötürü benim için çok kiymetliydi. Fakat Netflixte 3 ve 4 . Sezonu yok, inat ettim izlemedim bu kadar zaman, çünkü İngilizce altyazılı izlemek istiyorum vs. Fakat yine yeniden travmatize zamanlar geliyor bknz:Nisan, ve ben mesela Nisan'ın ilk haftasını nasıl yaşamadan/atlayarak geçebilirim diye düşünüyorum.  En kötüyü yaşamış olduğumuz zamanlarda sevdiğimiz şeyleri yapmak: bunları yaparken o keyfin alınamaması ile yada o zamanın daha kolay atlatılması ile geçirilebilir  
Bu dilemma içinde başladım diziye su anda 4. Sezona başlamamak için zor tutuyorum kendimi.  Hastane dizisi sevenler kaçırmasın. (4. sezona da başladım :)

Ahaha iyiydi ya, keyifliydi . Bl yapımlara farklı bir yaklaşım, Bl olmamak için direnen bir karakter üzerinden esprili ve biraz şapşalca anlatılmış :D

Ve tabii ki okuduklarım, bu ay ilk 15 günde sürünerek geçerken diğer 15 günde koşturduğum, sıkıldığım fakat hem izleme hem okuma bakımından verimli geçirdiğimi düşündüğüm bir ay oldu. Artık normal diye bir şey kaldı mı bilmiyorum ama eski rutin hayatıma dönmek istiyorum, her ne kadar imkansız olduğunu bilsem de :D 
Buraya kadar okumuş olup posttan ayrılmayan sevgili sabır taşı arkadaşlarıma saygılar sunarım, seviliyorsunuz :)
Kalın sağlıcakla...

25 Mart 2022 Cuma

ATATÜRK VE KAYIP KITA MU - SİNAN MEYDAN


    İnkılap kitap evinin 2017'de 1. baskısını yaptığı kitabın daha önceki 7 baskısı başka bir yayın evinden yapılmış.
    Açık konuşmak gerekirse kitabı, her ne kadar Atatürk'e dair ne yazıldıysa okumak istiyorum desem de, ben değil eşim aldı, ve fakat pek tabii kendi okuma hevesiyle almadı.  Ancaaak "Sen oku bana özet geçersin" düsturuyla hareket etmeyi pek seven 'bağzılarından' esinlendiği için değil, teknik yayınlar dışında başka bir şey okuyamadığından bu yola başvurdu, defalarca denediğine ben şahidim :D Vermeyince Mabud, bizimkine yapacak pek bir şey kalmıyor :D

    Kitap 5 bölümden oluşuyor, ilk olarak Mu Uygarlığına dair bir takım ön bilgiler verilip, 2. bölümde Tahsin Mayatepek'e yer veriliyor.  3. kısım Tahsin Bey'in araştırmalarına ayrılırken 4. kısım J. Churchward üzerinde daha doğrusu O'nun din hakkındaki düşüncelerine ayrılmış. 5. bölümde Atatürk Mayatepek ve Churchward yazılarından kendi okumalarını yapıyor, ve aldığı notlar üzerinde duruyor yazarımız. 
    Biraz spoiler olacak ama zaten halihazırda konu belli o sebepten bu satırları yazmaktan imtina etmiyorum.
 Mu Kıtasının varlığı J. Churchward tarafından bazı tabletlerdeki yazıların okunduğu iddiası ve bütün insanlığın kaynağı gösterilmesi, ari ırkın kökeni vs. kitabın konularından olup, Atatürk'ün Cumhuriyet sonrası bütün ulusu bir çatı altında birleştirebilirim çabaları ile Türklerin kökeni, Türkçenin kökeni, dil birliği ya da benzerliğinden ilerleyerek Türk ırkını ayrıcalıklı kılabilme çabaları ve bununla ilgili çalışmalara ve bilimselliğe inancı doğrultusunda yaptırılan bir araştırma mevzu bahistir. Sonrasında Mexico'ya giden/gönderilen Mayatepek'in fazla bilimsellik ile Churchward'ın kitaplarından parçaları Ata'ya raporları, bu raporlarda yazanlar, yazımsananlar, varsayımlananlar, yazılmayan ama anıştırılanlar vs. yer almakta.
    Kitap belli bir düzen ile ilerliyor fakat, tabii ütopik  yanı çok olan bir tez olduğundan ve havada asılı kalan pek çok detayı bulunan bir konuya temas ettiğinden ve yine pek tabii bütün kanıtların ele geçememesi ile biraz fantastik bir anlatıya dönüşmüş sanki. 
    Türkiye'de yaşayıp kendini Türk olarak tanımlayan ya da ırkı bir fark olarak algılamayan her bireyin arzusu birlik olabilmek fakat bunun Türkler açısından ya da sadece Türk ırkı birliği ile olabilmesinin çok imkanı olmadığı artık kabul edilip, bilimsellik üzerinden elimizde olanı geliştirmeye çalışmalıyız bence. 
    Yoksa dedemizin dedesinin adı bile muğlak iken Orta Asya steplerinde hayali atları koşturmak, pudra şekeri ile kafa bulmak gibi bir şey olur, mazallah "aya dört şerit yapacağız" diyenlere inanacak bir kitle bile hasıl olabilir . Din konusunda da aynı düşünüyorum, yok onun dili dinin diliymiş te o sebepten kutsalmış masallarını geçin, önce anladığınız dilde dininizi öğrenin öyle gelin. Ya da dininizin dilini iyi öğrenin ki karşınızdaki birey konuya hakimiyetinizi takdir edebilsin ve sizin söylediklerinizi anlama ve kritik etme şansı olabilsin. Uzun ve meşakkatli mevzular, çoğunlukla sözle yüz yüze  en tanıdıklarımı bile ikna edemediğimden, yazı yoluyla doğru anlaşılabileceğim umudu yok o sebepten kısa kesiyorum, Aydın havası olsun. 

    Bu arada şuna da değinmeliyim ki;
Sinan Meydan'ın kitabın son kısmındaki tespitleri de en az Mayapetek'in yazıları kadar yanlı, ki ben o yana meyyal biri olarak söylüyorum bunu, ille de Ata'nın dini inancını kanıtlama çabası gereksiz. Tıpkı alkol kullanmasının kınanması kadar anlamsız. Aldığı alkol de inançları kadar şahsına aittir, beni bu ülkeye hizmetleri ilgilendirir. Lafla peynir gemisi yürütülmeye çalışılan bir ülkede hiçbir yere gelmek kabil olmayacak, 100 sene önceki icraatın esamesi okunamayacaktır. 
İcraat istiyoruz, din şerbetiyle uyutulmaktan yorulduk artık. Vatan, bayrak aşkı bu değil, olmamalı, üretmeyen bir millet, liyakati önemsiz sayan bir kodaman sınıfı bile olsa eninde sonunda kaybetmeye mahkum olacaktır, işin kötüsü kaybedilen şey geri kazanılabilecek gibi değil.
    İnsan dil, din, ırk ya da sair diğer zımbırtılardan muaf olmalı . Zaten halihazırda ortalama 65 sene olan ömrünü ayrışarak, ayrıştırarak heba etmemeli. Saygı en önemli meziyet. Herkese tavsiye ederim. 
    Sevgiyle, kitaplarla kalın. 




 

22 Mart 2022 Salı

TANGLED SERIES- EMMA CHASE

"Benim olayım tamamen kendi kendini yönetmedir. İrade. Kontrol. Hayattaki yolumu kendim belirlerim." 

2015 basım 433 sayfa, Ephesus yayınlarından çevirmen koltuğunda Deniz Beril Bacaklılar var, dipnotları kendi eklediyse buradan tebrik etmek isterim kendisini zira işini muazzam yapmış.
 
Kitap hediye hem de Şule Uzundere 'den, bir kere daha    "tenk yu" arkadaşım.  2. Kitabını da aşağıda göreceksiniz bu yüzden hemen bitti deyip gitmeye kalkmayınız :D 🙄 3. ve 4. kitapları da İngilizce haliyle bulup indirdim bile, niyeyse :D

Çekilişi kazandığımda Şule bir liste gönderdi, o listeden bu kitapları kolay okuyacağımı düşünerek seçtim ve tam olarak hakkını verdiler diyebilirim, çok düşünmeden hızlıca okuyabilirsiniz. Seri 4 kitap, ismi gibi de karmaşık bir ilişki öyküsü var kitapta. Bu kitabın olayı şu; hikayeyi erkek kahramanın ağzından dinliyoruz ve bu erkek/kahraman, hikayeyi arkadaş ortamında anlatır gibi anlatıyor. 

Açıkçası bu tür kitapları fazlaca okumuşluğum olduğundan çok şaşırtıcı bir hikaye değildi benim için ama bu kitabın farkı bir günde bitirebilmem oldu. Bir günde bu türde 2 -3 kitap bitiren benim için büyük bir olay değil gibi geliyorsa da aslında son 2 yıldır bu kadar hızlı bitirdiğim ilk kitap olma özelliği ile diğerlerinden ayrıldı.
Dediğim gibi siz sevgili okurlara "muhakkak okuyun" diyebileceğim bir kitap değil, ama çıtır çerez severler bu kitabı da severler :D 



2.KİTAP
381 sayfa olan kitabı yine Deniz Beril Bacaklılar çevirmiş, basım yılı 2015 .

"Hayat devam ediyor... ve seni de yanında sürüklüyor...sen gitmek istemesen de."

 Yaptığım tek alıntı bile kitabın en sönük karakterinden olunca 
kitap hakkında ne diyebileceğimi bilemiyorum, hızlı okunuyor kesinlikle.  İlk kitaptaki kahramanlarının hikayesi devam ediyor, fakat bu defa olan olayları kadın kahramanımız anlatıyor. İlk kitaba sırf hızlı okumuşluğumdan ötürü Goodreads'te 3 yıldız vermiştim buna 2 verdim. Çok fazla hedefe zorlanmış hikayeler, eğer sağlam bir ters köşe yapamayacaklar ise o kadar hazırlık gereksiz ,  hikayeyi o kadar sündürmek anlamsız geliyor bana. Geldik, okuduk, mutlu olduk demek için okunuyor bu tür kitaplar. Bulmaca istesem Sudoku çözerdim neden kelime bulmaca ile vakit harcayayım ki, bütün kelimelerin verildiği bir bulmacayı çözmek (bence) keyifli değil. 

Yine de bütün bu yakınmalarıma rağmen bu tür kitapları seviyorsanız bu kitabı da seversiniz, ama her kesime hitap etmeme olasılığını göz ardı etmeyiniz. 
Kendinize çok iyi bakın arkadaşlarım, sağlıkla kalın .








 

19 Mart 2022 Cumartesi

DOĞAL YAŞAM VE BAŞKALDIRI- HENRY DAVID THOREAU


    Çevirisini Seda Çiftçi yapmış, 2001'de 1. basımı yapılan kitap 5. baskısını 2015 'te yapabilmiş.

    "Eğer bir başkasını daha iyi tanıyor olsaydım kendimden bahsetmezdim."



    Kitabı Elif 'ten(yeğen) çalmışım, o beğenmemiş ama ben Thoreau 'nun Sivil İtaatsizlik makalesi için kendisinden hem de 4 yıl önce almışım, ve ancak okuyabilmişim, keşke okumasaymışım(!):)

    "Yaşlılık gençlikten daha nitelikli bir eğitici faktör değildir."


    Tamam az sabrederseniz size uzun uzun sebeplerini anlatacağım, uzun uzun olması kısmı tamamen kitapla alakalı, Thoreau ta1845'te kafayı kırdığı bir gün kalkıp Walden gölü yakınlarına bir kulübe yapar ve bu kulübeyi nasıl yapmaya karar verdiğinden, kulübeyi nasıl inşaa ettiğine, o kulübede yaşamak için ne yediğine ne ektiğine, bu ektiklerinin maliyetine, karına , soğukta ne yaktığına sıcakta nerede yattığına kadar detaylıca(burası önemli) anlatıyor bu yazısında :D

    "Az sayıda insan, çok sayıda palto ve kuyruk tanırız. Bostan korkuluğunu kendi yerinize giydirin, siz yanında kılıksızsanız, herkes onu selamlayacaktır."

    Kitabın Sivil İtaatsizliğe ayrılan kısmı son sayfalarda yer almış, sadece 27 sayfa ne yazık ki. Oysa o makale en değerli kısmı bütün kitabın. Kitap 384 sayfa bu arada, o kulübedeki detayların kaç sayfa tuttuğunun hesabını siz kıymetli okurlarıma (alkışlar) bırakıyorum :D

   "Masal, uzun zaman önce insana dönüştüğümüzü söylese de, hala karıncalar gibi, alçakça yaşıyoruz; cüceler gibi devlerle savaşıyoruz; hata üstüne hata işliyor, yama üstüne yama yapıştırıyoruz; sonuçta en iyi meziyetimizin ödülü gereksiz ve kaçınılabilir bir sefalet oluyor. "

    Kitap hakkında eleştiri yaparken içeriğinden ziyade Kaknüs Yayınlarına giydirmemek  pardon ağır eleştiri yapmamak için direniyorum :) Oysa mesela noktalama işaretlerinin katliamına şahit olmak isteyenler bilhassa bu basımı edinmeli ki karşılarına fazladan konulan noktalı virgüller mi istersiniz, bir kelime sonra koyulacak virgülün bir kelime öne alınmasıyla 2.5 satırlık cümleyi anlamak için atılacak taklalar mı istersiniz? Ne isterseniz var, bilhassa tekrar eden kelimeler, unutulan "de "ler, off, neler neler! 

    "En büyük kazançlar ve değerler en az takdir edilenlerdir."

    Sırf bu sebepten  ya bunları bilerek alın bu baskıyı ya da takdir sizin. 
Bu arada kitabın ilk kısmındaki anlatıda Thoreau 'nun katılmadığım fikirleri de olmadı değil, yani sadece baskı kalitesinden ötürü değil  goodreads'te 3 yıldız verişim,  bazı keskin fikirlere katılmayışım da etkili olmuştur.

    "Ormanın çekici bir noktasında yeterince uzun  oturursanız, bütün orman sakinleri sırayla kendini gösterir."






15 Mart 2022 Salı

GÜLNAR- AHMET BİCAN ERCİLASUN

            2018'in 24 Mart'ında almışım kitabı. 
    2. Baskısı 2015'te yapılmış ve 167 sayfa. Roman konseptinde bir efsane. 
    Bu kitabı biraz uzun anlatacağım ama bunun sebebi kitap içeriğinden çok kitabın yazarı olacak. 

    Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, halen yaşamakta olan bir Türkolog/Türk Bilimci'dir. Türk Dili ve Edebiyatı öğreniminin ucundan kıyısından tutunmuş pek çok kişi ismini çokça duymuştur. Duymayanlar için :

     Bilimsel kitaplarından başka bir kitabı olduğunu ve bu kitabın bir roman olduğunu duyduğumda oldukça heyecanlanmıştım, nitekim 2018'de almışım kitabını. 2020'de mezun olduğuma bakacak olursak, sanırım 2 ya da 3. sınıf olmalıyım. O zamanki hayaller başka olduğundan edebiyata dair ne ya da kim varsa hatmeliymişim güdüsüyle her duyduğumu okumaya, öğrenmeye, zaman yetersizliğinden mütevellit okuyamasam da edinmeye çalışırdım:D 

"Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir de ölüm vardı. Sanki hayatın gerçekliği sadece bunlardı."


    Gelelim kitaba, aslında kitabı dergipark'ta  kritik etmişlerse de ben de özet kabilinden bir iki cümle kurmalıyım diye düşünüyorum. 

"Bahçesaray'ın ağaçları buradaki ağaçlar gibi sararır mıydı acaba?"

    Turancılık ülküsünü edinen kişilerden oluşan kadrosu, ki bu kahramanların reel kişilere tekabül ettikleri vakidir. Türkiye, Özbekistan, Azerbaycan ve Altayları içine alan coğrafyası ile aslında Ahmet Hoca'dan fantastik anlatı kıvamında bir roman. Efsane demek mümkünse de masala da kayan bir yapısı var sanki. Aslınca çokça şey anlatmak istenmesi ile konu/coğrafya/ kişi fazlalığı oluşmuş kitapta, nereden baksanız 3 kitaplık bir seri yapılabilinirmiş. O kadar çok kişi anıştırması var ki, o gizemli haller hem okurun ilgisini çekip metne bağlı kalmasını sağlarken aslında dilbilimin içinde olmayanlar için çokça  kafa karıştırmaya meyyal bir hava estiriyor. Bilhassa şamanizm ile mantık ön plana alınmaya çalışılırken diğer yanda İslam'dan uzaklaşmamaya çalışılması ve bilim adamlığının getirisi bir sorgulama hali tıpkı bizim ülkemizdeki etnik toplulukların arasındaki çetrefilli ama çekici albenilerin arasına sıkıştırılmışlık hissini yaşatıyor okura. 

    Turancılık ülküsündeki bütün Türk halklarını bir araya getirme hayallerinin aslında kitapta, hatta bir romanda bile ne kadar gerçeklerden uzak olduğu görülebilmekte. 

"Devlet güçleri acze düşmüşse her Türk düşmana karşı koymalıdır. Yılmaz bir Türktür. 
O halde Yılmaz düşmana karşı koymalıdır. 
Fakat Yılmaz'ı düşmana karşı koyduğu için hapse atıyor ve yargılıyorlardı. Mehmet, o halde  diyordu ya 'büyük önerme' yanlıştır, ya da 'sonuç'."

    Son olarak birlik ve vuslat hayali ile başlayan kitap,realite ile ilerleyip, hafif buğulu bir bitiş yaptı. Ben, edebiyat ya da dil ile ilgilenenlerin okumasını öneririm ama ölmeden önce okumanız gereken 100 kitap arasında yer vermem. Dilciyseniz okuyun ama, sırf A. Bican Ercilasun adı için ya da İsmail Gaspıralı ve Kaplan Hoca'nın adının geçtiği bir kitabı okumuş olmak için bile olsa. :)

    Sevgiyle, kitaplarla kalın, hayalsiz olmuyor ama hayatınızda realiteyi baz alın :D 



 

10 Mart 2022 Perşembe

2022 BLOGLARI

         Sevgili ve kıymetli arkadaşlarım bu postun amacı; blog aleminde geçen yıldan yani 2021'den bugüne kimlerin bizimle olduğunu kimlerin bizimle kalamadıklarını topluca görmek. 2022'de blog yazmaya başlayan arkadaşlarım sizleri de aramızda görmeyi isteriz, blog linkinizi ya da listede yer almasını istediğiniz isminizi yorum olarak alta yazabilir ya da mail ile bana ulaşabilirsiniz. 
    2021'den bugüne burada bulunan bloggerlar birbirlerine yapacakları ziyaretlerle ve ufacık ta olsa yazacakları yorumlarla blog alemini canlandırabilirseler tadından yenmeyecek bir etkinlik olacak diye düşünüyorum.
  1. adadeniz
  2. Bacon'un Bastonu
  3. Benim de Okuyacaklarım Var
  4. Bir
  5. bulut gölgesi
  6. Buluttan öte
  7. bücürük ve ben
  8. Büyülü Ayraç
  9. Camdandusler 
  10. Camgüzeli
  11. Daha Mutlu Daha İyi Bir Hayat Mümkün
  12. Deli Kızın Bohçası
  13. !!! Dikkat Çekiyorum !!!
  14. Dilek ...
  15. DüşTasarımcısı-Fotoğrafçılık ve Kitap Özeti
  16. Elif'in Kütüphanesinden
  17. Elmas Pırıltıları
  18. Ezgi
  19. FARKLI DİYARLAR
  20. fatmaburchak.blogspot.com
  21. Fighting!!!
  22. Gamzeli Kız
  23. GeCe
  24. ! _ ❤ GECE KÜTÜPHANESİ ❤ _ !
  25. Geçmiş Bahar Mimozası.
  26. HALENİN HARESİ,
  27. Hanife Mert
  28. Hayal Kahvem
  29. Hayat40tansonra | Gezi ve Lezzet Durakları
  30. İmgeleme!
  31. İnciden Notlar
  32. in my blue castle
  33. Kağıt Salıncak
  34. Kağıttan Dünyam
  35. Kanatlarım Varmış Meğer Benim...
  36. KAPLAN DIARY
  37. Kayıp Fısıltı
  38. Kareler Ve Sayfalar
  39. kişisel blog - yaşamdan yazılar
  40. ''kitap gibi''
  41. kitaplardananlamayanadam
  42. kitap kesfi
  43. Kitaplarım ve Ben
  44. Kitaplık
  45. Kitap Tutkusu
  46. ...Kütüphanemden Kitap Manzaraları...
  47. Macera Kitabım
  48. Manxcat / Kuyruksuz Kedi
  49. maviye iz süren
  50. MİNE TOZANLIOĞLU
  51. Mor Düşler Kitaplığı
  52. moonlightcat13
  53. Murat Karakılıç
  54. Nora'nın Kitaplığı
  55. Nilgün Komar
  56. Okumak Hayattır
  57. Okuyan Muggle
  58. Oytunla Hayat
  59. PARILDAYAN ÇİÇEK
  60. Pelin Pembesi
  61. Prismatic Diaries
  62. Rafların Arasından
  63. Rekürsif Düşünce
  64. Resim Defterimm
  65. SADE VE DERİN
  66. SAKIZ CEVİZ DENİZ
  67. sap ya da saman
  68. Sezer Eser Perker
  69. SinanGCL

  70. Sule Uzundere Blog
  71. Turgay Aksoy
  72. Yüreğimin İklimi
    *2021  Mart ayında 69 blog ile tamamlamışım listemi, bu yıl 90 blog arkadaşım sayfada yerini aldı, unuttuklarım için özür diliyorum. Yoruma bir şey yazmak zor gelmez ise blogunuzu eklemek benim için keyif olur. 
    Sevgiyle kalın, yeni keşfedeceğiniz bloggerlar olsun bu listeden dilerim. 2022 'nin bugünden akıbeti belli olsa da bir umut, hepimiz için mutlu, barışlı, sağlıklı bir yıl olsun :D 

 

9 Mart 2022 Çarşamba

MATMAZEL NORALİYA'NIN KOLTUĞU-PEYAMİ SAFA

 


"Yapayalnızım ben. Ve cebimde dört küsur liradan başka üç kat elbisemden, birkaç takım çamaşırımdan ve ufaktefeğimden başka hiç bir şeyim ve hiç kimsem yok."

Türk edebiyatının en ciddi psikolojik romanı kabul edilmesi de, Peyami Safa'nın en beğendiği kitabı olması da bu kitabı okumak için seçme sebeplerimden değil. Tabii ki bu kitabı tercih sebebim, Türk edebiyatında bilinç akışı tekniğini iyi uygulamışlığına bir de benim bakmaklığımın lüzumudur. Eh baktık bakmasına ama pek uzunca bir sürece yayıldı. Bitirdiğimdeki kanaatimce, bu kitap okunmalı fakat en az bu kitabın ana kahramanı kadar oynak bir haleti ruhiyeye sahip benim gibiler bilhassa dikkatlerini toplamak, olay takibi yapmak, duygu geçişlerinden etkilenmemek için mücadele etmeliler. 

"On cahili dokuz alime tercih eden bir sistemde bilginin demagojiye mağlup olmasına şaşar mısınız?"

Netice itibarı ile diyebilirim ki kitabı okumadım yaşadım. Tıp fakültesini yarıda bırakan Ferit'in ya da Ferid'in felsefe eğitiminde aradığını bulamayışı, hem modernizmi hem feminizmi hem geleneği hem mistisizmi tercih edemeyerek hepsinin karmaşasını hayatının farklı kesitlerinde yaşamaya çalışışı, buhranları, hayalleri ile zorlu fakat keyifli bir okuma oldu benim için. Bu karmaşanın yazarın reel hayatındaki iz düşümlerinden ileri geldiğini düşünmek için yeterli sebeplerimiz var, Safa'nın psikoloji unsurları baskın olarak yazdığı eserlerinde kendi hissiyatından yansıtılmış satırlar bulmak fevkalade mümkündür.

"Ölmek sır saklamaktır."

Son kısıma gelene kadar kitabın ne için hazırlandığını anlamadığımdan mütevellit, bu kitabı bir kere daha okumak zorunda gibi hissettim son sayfadaki "son" yazısını gördüğümde. Filhakika pek çok okurun da bu hissiyatı duyacağı kanaatindeyim. Peyami Safa bir psikolojik hikaye anlatıcısı, bir teknik ustası, bir ruh durum araştırıcısıdır, muhakkak okunmalı.

Ben bizim edebiyatımızdan bir şeyler okuduğum zaman o dile kayarak yazmak hoşuma gidiyor, bazen günlük hayatta da bu kelimeleri dilime pelesenk edebiliyorum bu hallerde yaş itibariyle her ne kadar orta kısmı geçmişsem de çevremde genç nesilden birileri varsa oldukça hoş diyaloglar yaşıyoruz :) Yine de siz siz olun benim gibi mübalağa etmeyin :D 
Hoşça kalın, sağlıkla kalın, barışla kalın...

Ve bu yazıda kitaptan yapılmış olan 2. alıntıyı bir daha okuyun!