25 Mart 2022 Cuma

ATATÜRK VE KAYIP KITA MU - SİNAN MEYDAN


    İnkılap kitap evinin 2017'de 1. baskısını yaptığı kitabın daha önceki 7 baskısı başka bir yayın evinden yapılmış.
    Açık konuşmak gerekirse kitabı, her ne kadar Atatürk'e dair ne yazıldıysa okumak istiyorum desem de, ben değil eşim aldı, ve fakat pek tabii kendi okuma hevesiyle almadı.  Ancaaak "Sen oku bana özet geçersin" düsturuyla hareket etmeyi pek seven 'bağzılarından' esinlendiği için değil, teknik yayınlar dışında başka bir şey okuyamadığından bu yola başvurdu, defalarca denediğine ben şahidim :D Vermeyince Mabud, bizimkine yapacak pek bir şey kalmıyor :D

    Kitap 5 bölümden oluşuyor, ilk olarak Mu Uygarlığına dair bir takım ön bilgiler verilip, 2. bölümde Tahsin Mayatepek'e yer veriliyor.  3. kısım Tahsin Bey'in araştırmalarına ayrılırken 4. kısım J. Churchward üzerinde daha doğrusu O'nun din hakkındaki düşüncelerine ayrılmış. 5. bölümde Atatürk Mayatepek ve Churchward yazılarından kendi okumalarını yapıyor, ve aldığı notlar üzerinde duruyor yazarımız. 
    Biraz spoiler olacak ama zaten halihazırda konu belli o sebepten bu satırları yazmaktan imtina etmiyorum.
 Mu Kıtasının varlığı J. Churchward tarafından bazı tabletlerdeki yazıların okunduğu iddiası ve bütün insanlığın kaynağı gösterilmesi, ari ırkın kökeni vs. kitabın konularından olup, Atatürk'ün Cumhuriyet sonrası bütün ulusu bir çatı altında birleştirebilirim çabaları ile Türklerin kökeni, Türkçenin kökeni, dil birliği ya da benzerliğinden ilerleyerek Türk ırkını ayrıcalıklı kılabilme çabaları ve bununla ilgili çalışmalara ve bilimselliğe inancı doğrultusunda yaptırılan bir araştırma mevzu bahistir. Sonrasında Mexico'ya giden/gönderilen Mayatepek'in fazla bilimsellik ile Churchward'ın kitaplarından parçaları Ata'ya raporları, bu raporlarda yazanlar, yazımsananlar, varsayımlananlar, yazılmayan ama anıştırılanlar vs. yer almakta.
    Kitap belli bir düzen ile ilerliyor fakat, tabii ütopik  yanı çok olan bir tez olduğundan ve havada asılı kalan pek çok detayı bulunan bir konuya temas ettiğinden ve yine pek tabii bütün kanıtların ele geçememesi ile biraz fantastik bir anlatıya dönüşmüş sanki. 
    Türkiye'de yaşayıp kendini Türk olarak tanımlayan ya da ırkı bir fark olarak algılamayan her bireyin arzusu birlik olabilmek fakat bunun Türkler açısından ya da sadece Türk ırkı birliği ile olabilmesinin çok imkanı olmadığı artık kabul edilip, bilimsellik üzerinden elimizde olanı geliştirmeye çalışmalıyız bence. 
    Yoksa dedemizin dedesinin adı bile muğlak iken Orta Asya steplerinde hayali atları koşturmak, pudra şekeri ile kafa bulmak gibi bir şey olur, mazallah "aya dört şerit yapacağız" diyenlere inanacak bir kitle bile hasıl olabilir . Din konusunda da aynı düşünüyorum, yok onun dili dinin diliymiş te o sebepten kutsalmış masallarını geçin, önce anladığınız dilde dininizi öğrenin öyle gelin. Ya da dininizin dilini iyi öğrenin ki karşınızdaki birey konuya hakimiyetinizi takdir edebilsin ve sizin söylediklerinizi anlama ve kritik etme şansı olabilsin. Uzun ve meşakkatli mevzular, çoğunlukla sözle yüz yüze  en tanıdıklarımı bile ikna edemediğimden, yazı yoluyla doğru anlaşılabileceğim umudu yok o sebepten kısa kesiyorum, Aydın havası olsun. 

    Bu arada şuna da değinmeliyim ki;
Sinan Meydan'ın kitabın son kısmındaki tespitleri de en az Mayapetek'in yazıları kadar yanlı, ki ben o yana meyyal biri olarak söylüyorum bunu, ille de Ata'nın dini inancını kanıtlama çabası gereksiz. Tıpkı alkol kullanmasının kınanması kadar anlamsız. Aldığı alkol de inançları kadar şahsına aittir, beni bu ülkeye hizmetleri ilgilendirir. Lafla peynir gemisi yürütülmeye çalışılan bir ülkede hiçbir yere gelmek kabil olmayacak, 100 sene önceki icraatın esamesi okunamayacaktır. 
İcraat istiyoruz, din şerbetiyle uyutulmaktan yorulduk artık. Vatan, bayrak aşkı bu değil, olmamalı, üretmeyen bir millet, liyakati önemsiz sayan bir kodaman sınıfı bile olsa eninde sonunda kaybetmeye mahkum olacaktır, işin kötüsü kaybedilen şey geri kazanılabilecek gibi değil.
    İnsan dil, din, ırk ya da sair diğer zımbırtılardan muaf olmalı . Zaten halihazırda ortalama 65 sene olan ömrünü ayrışarak, ayrıştırarak heba etmemeli. Saygı en önemli meziyet. Herkese tavsiye ederim. 
    Sevgiyle, kitaplarla kalın. 




 

16 yorum:

  1. Her zamam gizemini koruyan bir konuya değinmişsin. Okuduklarını da güzel toparlamışsın. Objektif bir pencereden bakmışsın. Kolay okunası bir eser değil kanımca. Fikirlerine katılıyorum ayrıca. Sembolik yaklaşımlarla yeterince vakit kaybettik.😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. YILDIZ,
      Çok teşekkür ederim desteğin için, bu tip kitaplarda çok fazla objektif olmama imkan olmadığından biraz endişeleniyorum acaba dozajı ayarlamayı becerebildim mi diye:) Ah ya keşke hiçbir şey için geç kalmamış olsak ama sanki bilhassa çocuklara üzülmemek elde değil.

      Sil
  2. saklıköy daha lezzetli gibi :)

    YanıtlaSil
  3. Bu kıta hakkında birkaç yazı okumuştum ama bir kitap okumadım. Çok güzel ve ayrıntılı yazmışsın, emeğine sağlık:))) Özellikle son paragraflarda yazdıklarına katılıyorum, doğru söylüyorsun kesinlikle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kitap keşfi,
      teşekkür ederim bu ya da buna benzer düşünenlerin olduğunu bilmek beni rahatlatıyor, bir umut :)

      Sil
  4. Yazı çok bilgilendirici olmuş. Kitabı bilmiyordum ama çok güzel anlatmışsın. Son paragrafa da gönülden katıldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. she is the man,
      teşekkür ederim gerçekten böyle düşünenlerin varlığından haberdar oldukça umutsuzluklarım evrilecek inş...

      Sil
  5. hımms dün yorum yapmıştım yoksam spama mı düştüüü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      ben ne zamandır spama bakmamıştım, 4 yorum var senden :)) Pardons...

      Sil
  6. Konu çok ilgimi çekiyor Eylem'cim, Atatürk'ün de ilgilenmesi de çok merak uyandırıcı... Seni pek açmamış sanırım:) dediklerine katılıyorum ama, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eren,
      Aslında mevzu ilgi çekici fakat sanki biz hep detaylarda boğuluyoruz, ana fikir ne olduğu nasıl olduğu değil de bu işin olduğunu söyleyenin inandığı, olabileceğini söyleyenin inanmadığı yerde takılı kalıyoruz. Gereksiz, çünkü biz ne söylersek söyleyelim zaten diğer kesim bu detayları mahsus ortaya atıyor, bence , başka türlü işi sulandırmak yerine bilimsellik girer devreye, soru sormak girer araştırmak girer ki hiç sevmediğimiz mevzular bunlar :D bize varsa yoksa dedikodu kısmı :)

      Sil
  7. çok rastladığım ve hala okuyamadığım kitaptır:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maviye iz süren,
      bana kalsa 1000 yıl ilgimi çekmezdi, ama ilgilisi çokmuş anladım bu kitaptan sonra :)

      Sil
  8. Benim eşim de internetten yorumlarını okuyup merak ettiği kitapları bana alır ve okuyup ona anlatmamı ister :-) Hayatında kitap okuduğu tek dönem lise ve askerlik. Sonra bilgisayarla tanışmış. O günden beri kitapla yolları kesişmiyor :-(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şule uzundere,
      o da iyi bizimki lise ve askerlikte de ilgilenmemiş hiç kitaplarla, çok teknik fazla teknik :))her şey teknik...

      Sil