28 Şubat 2022 Pazartesi

AYLIK / ŞUBAT '22

 

⭐⭐⭐
    Üç yıldız ama bir sorun bakalım niye 3 tane bu yıldızlar. Bana göre Kore yapımı diziler eski Türk filmi tadında oluyor ama bu kadar da olmaz, haydi bu kadar uzattınız anladık ta o son yakıştı mı yani? "My Blooming Life bitsin" diye diye bir hâl olduğum dizidir, siz çok bulaşmasanız da olur.
⭐⭐⭐⭐⭐
    Evet daha Şubat ayının 5. günü ve bunu söylemek için çok erken ama sanırım bu ayın, belki de yılın en etkileyici filmini izlemiş olabilirim. 

    Khaled Hosseini 'nin Dilimize Uçurtma Avcısı adıyla çevrilmiş olan kitabından uyarlanmıştır. İlk olarak belirtmeliyim ki kitabını okurken de çarpılmıştım, bu hususta bir hüsran söz konusu değil yani. Coğrafi olarak Afganistan benim merak ettiğim bir konumda değildi kitabını okumadan önce, kitabı okuduktan sonra ve  eşim de Pakistan'da 1 ay gibi bir süre geçirdiğinden ve anlattıklarından etkilendiğim için biraz daha farklı görmeye başladım bu coğrafyanın yaşam koşullarını ve insanlarını, fakat bu filmi izlemek nasıl ifade etsem, hem muhteşem hem de inanılmaz acı...İçim kavruldu desem, fiziksel olarak hissedebiliyorsunuz canınızın acıdığını bazı sahnelerde. Elbette kitaptan farklı yanları var filmin ve tabii ki kitap daha detaylı, bununla birlikte yine de  muazzam ...
    Bizim ülke olarak çok yabancı olmadığımız durumlar ve sorunlar...
Birlikte yaşadığımız Suriyelileri bile çoğu zaman aslında görmemek için nasıl gözlerimizi kaçırdığımızın tokadıydı bu bana, ya da nasıl desem aslında ne kadar yakınız onların yaşadıklarına farkındalığı sağladı...Bir anda , bir gecede aslında kebap kokan canlı, neşeli sokakların bambaşka bir cehenneme dönüşebileceğinin renkli gösterimiydi film.
    Herkese izletmek isterim filmi, elimde olsa her politikaciya ve biliyorum böyle bir şans bulunsa bile bambaşka yerlere takılacaklar ama aslında filme dar çerçeveden değil bütünsel bakıldığında ya da yazarda kişiselleştirmeden olayları, yaşanan zamanları ya da dramları görebilseler keşke... 
    İzlemediyseniz izleyin, ve izlediyseniz lütfen siz de hissettirdiklerinizi yazın.

    Not: Bugün Rusya -Ukrayna savaşının 5. günü bu postun son kontrollerini yapıp yayınlamak için oturdum ama şimdi tam da bu filmde ne kadar etkilendiğimi yazmışken, bambaşka bir coğrafya için 20 gün önce, sadece 20 günde yine bir yerlerde çocukların öldürüldüğünü bilmek, bir yerlerde kadınların kendilerine güvenli bir yer aradığını, gencecik çocukların ellerinde silah tutmak zorunluluğu olduğunu bilmek, bunları izlemek... Ne denir, sözün bittiği zamanlar. Savaşlarıyla, ama resmi ama değil, salgınlarıyla, saçma salak dayatmalarla, mecburiyetler, zorunluluklar, haksızlıklarla nasıl bir dünya burası...Neden bu insanlar bu kadar kötü. Neden paylaşamıyoruz, üzerinde ne yaparsak yapalım, ne kadarına sahip olursak olalım, sınırlı zamanımızın olduğu bir dünyanın topraklarını. Ne kadarını yiyebilirsiniz ki bütün dünya sizin olsa...Yazık bize, bütün insanlığa, bütün insanlara...
⭐⭐
Ariana Godoy'un romanından uyarlanmış ve aslında kitabı da okumadım ama zaten artık okuma isteğim de yok 😄 

    İtiraf ediyorum, (oğlum)Kerem'den  kitabını araklayalı en az 3 sene olmuştur. Bir kitabı okumaya sıra gelmeden diziyi/filmi izlemek üzerine tez yazılabilir ama ne gerek var, değil mi? Kitap ta seri olup üç kitaptan oluşmaktaymış. İngilizce altyazılı izlediğim için diyebilirim ki belki gelecekte geçtiği içindir sebep ama kelimeler, bilmediklerim yani maşallah.  Tam oluyor bu iş diyorum İngilizce altyazılı dizileri izlerken, dur diyorum artık altyazıları kaldırayım ve fakat olmuyor. Bu kadar bilmediğim kelime çıkınca insan bi tuhaf oluyor, e ne biliyorum o zaman oluyor.  Bu düşünceler için de "insan veli de olur, talebe de..."  




    Aslında klişeler barındıran bir ergen filmi; kendin ol, kendine karşı dürüst ol vs...Fakat neden bilmiyorum bazı filmleri izlerken kaptırıp gidiyorum kendimi. Konsantrasyon problemlerimin 2 yıldır zirve yaptığını bilenler, beni sürükleyen filmleri sevdiğimi de bilirler. Belki buna sebep oyuncuların kimyasıdır, belki filmdeki alışkanlıklar ne derseniz adına işte.  Öylesi bir fimm ama ben sevdim 😉
⭐⭐⭐⭐
Film yerine dizi olsaydı ve mevzu daha detaylı anlatılabilseydi de izleyenler de anlasaydı iyiydi ya neyyse 🙄

    Aslında film demek doğru değil büyük ihtimalle bu yapım için, bir reel insanların hikayesi. 3*** verdim ama, ne desem bilemedim yapım için. Belki benim harcım olmayan hayatlar olduğundan ben bu tür şeylerde maalesef çok objektif bakamıyorum. Herkes kendi yaşadığını bilir tabii... Ama bu tür hayatları gördükçe bütün yaşamım boyunca ne kadar basit bir yaşantım olduğunu daha fazla idrak ediyorum, muhafazakarlık böyle bir şey belki de... ya da şu dünyada neler var, ne yaşamlar da ben çok cahilim. Bu arada eleman İstanbul'a gelmiş, dikkat !




Deep'e sesleniyorum,  eyvallah birader!
 Bir Kieslowski filmi, 3 Golden Globe adaylığı,  21 Ödül... 
Herkes sevemez, Fransız,  kült...
Ağır...
Çok ağır...

    2. Sezon da bitti...
    Ya ben bu diziye yıldız veremiyorum çünkü: Gençlerin tarafından izliyorum başka yıldızlar uçuşuyor gözümde,  öğretmenlerin gözünden izliyorum başka, velilerin tarafından bambaşka...
    Herkesin kendine göre haklı olduğu fakat hiçbirinin doğru yöntemi kullanamadığı fakat kendine göre bir yol tutturduğu bir şey...
    Haklıların haksız göründüğü haksızlık yapanın niyetinin iyi olduğu bir şey...
    Yani işte öyle bir şey...
Veee işte yılın en kısa ayını, benim için en verimli  ay yapabilecek olan kitaplarım 💜
Okumak istediklerim ve ne zamandır sıranın kendisine gelmesini bekleyenler karışımı...

Evet geldik bir ayın daha sonuna, sağlıkla kalın sevgili arkadaşlarım, kitapla kalın, barışla kalın...







25 Şubat 2022 Cuma

LOCKE LAMORA'NIN YALANLARI- SCOTT LYNCH


Cihan Karamancı tarafından Locke Lamora'nın Yalanları adıyla 
dilimize çevrilmiş olan The Lies of Locke Lamora isimli kitap, İthakiYayınları tarafından 2. baskısını 2016 yılında 580 sayfa şeklinde yapmış. 
 
"Locke'un başlıca kuralı şuydu: İyi bir üçkağıdın planlanması üç ay, prova edilmesi üç hafta ve kurbanın güvenini ebediyen kazanmak ya da kaybetmek üç saniye sürerdi. "
 
Kitap bir serinin de ilk kitabı aynı zamanda; Centilmen Piç Serisi.  


"Ila justicca vei cala: Adalet kan kırmızıdır."

Ön kapakta iki önemli ismin önerisini görüyoruz;  G. R.R. Martin ve Patrick Rothfuss . Bu isimlerin kitaplarını severek okuyan kitle bu kitabı da adeta bir yudumda içecek. 

"Yöntemimiz aldatma ve yanıltmadır. Sahte bir surat ve güzel bir masal çok daha fazlasını yapabilecekken alınterine inanmayız."

Dünyanın eski hatalarını tekrar yapmaya hevesli olduğu, insan hayatının hiçbir öneminin olmadığının bir kez daha vurgulandığı zamanlarda size/ bize iyi gelecek bir şey olsa da huzur bulabilsek. Ne yazık ki benim bildiğim bir ilaç yok, hassas bir empat olduğum için acı çekmeyi sözle ifade edip gerisini boş veremiyorum, hatta kendimi benim gibi olmayanlar için izole etmeyi bile beceremiyorum. Bu sebepten de canı yanan hangi dinden diye hangi milletten diye düşünmeden kendi içimde aynı yangıyı hissediyorum. Kabul aynı olmasının imkanı yok, fakat beni normal dengemi bozmaya yetecek kadar etkileyen bir acı hissediyorum. 
Keşke sınır dediğimiz şu illet hiç olmasaydı dünyada, keşke din hiç ayrım yapmak zorunda bırakmasaydı insanları, keşke para hiç icat edilmeseydi, keşke...
Sağlıkla kalın canım arkadaşlarım, sevgiyle kalın...
Barışla kalın...








 

21 Şubat 2022 Pazartesi

GİZEMLİ SULAR - ANDREW GROSS

 

"İnsan alışıyordu. Hem de kendisine rağmen.  Hayat devam ediyordu."

    1. Baskısı 2017 'de yapılmış kitabı İngilizceden dilimize çeviren; Murat Kızılkaya 'dır. The dark tide orijinal adı olmakla birlikte 486 sayfa olan kitap, gerilim-polisiye kategorisinde yer bulmuş Arkadya Yayınlarında.

    Bir kere kitap oldukça yalın yazılmış, akıcı aynı zamanda ve tabii sürükleyici, denilebilir ki kaptırıp gidiyorsunuz . Bir bilemedin iki günde okunacak kadar var, bakmayın 500 sayfa olduğuna. Benim konsantre olamayan şu halimde bile 2 günde bitti düşünün yani. 

    Bazı kısımlarda abartı yok değil, az da olsa cinsellik yer almakta kitapta, gerek var mıydı bilemiyorum ama yazarı uygun bulup yazdığına göre varmış demek ki.  Aslında abartılı değil ama sanki gereksiz, çünkü kitap aşk kitabı değil, tam maceraya saracaksınız işin içine başka işler giriyor siz kitaptan, kitap konudan uzaklaşabiliyor. Ben cinsellik konusunu okurken sıkılmadım da mutaassıp okur kitlemiz olabilir o bakımdan şey ediyorum.

    Bir de mesela  "sırf o son için o kadar zorlamak şart mıydı?"  sorusu var aklımda, yani (bence) ütopyaya gerek yoktu, fakat yazar cevaben "Evet" diyebilir,  belki de şarttı, zaten gerilim polisiye kitabında aksiyon ille de en ütopyalısından olmayacak ta nerede olacak değil mi :) Bu arada kitap she is the man'e hediye gittiğinden burada sonuna dair bir çıkıntı olmasın diye ters takla attığımı belirtmeliyim . ;)

    Polisiye -gerilim sevenler için içinde bir miktar sürprüzlü(!) şeyler de yok değil, sonunu bilmek için acele etmeyin yani, kısacası benim keyifle ve hızlıca okuyabildiğim bir kitap oldu. 

    Kitapla kalın sevgili dostlar, sağlıkla kalın...Matematikten de çok uzak kalmayın, sonra 150'nin %7'sini bulmak için çooook uğraşırsınız... :)  




18 Şubat 2022 Cuma

İYİ ADAM - FEDERICO AXAT

Çeviri: Mehmet Gürsel 
2017 basım, 373 sayfa 

    Arjantin'li yazarımızın ABD 'de basılan ilk kitabı ise de kariyerinde ilk yazdığı kitap değildir. La última salida orijinal adıyla çıkan kitabı en son gördüğümde Hayat40tansonra okumaya hazırlanıyordu .:) Kendisine keyifli okumalar diliyorum.

    " Hayatınıza son vermeyi kararlaştırdığınızda, kararınızla alakalı bir şüpheniz olsun veya olmasın, son dakikalar iradenizi sınar. "

    Şimdi buraya kitabın sonucunu mu yazsam, yoksa ufaktan bir spoiler mı çaksam :D İçimdeki pek muhalif sese direneceğim sanırım ve tabii okur arkadaşa böyle bir şey yapmamaya çalışacağım, inş bu postun sonuna kadar dayanabilirim :)

    "İnsan zihni sihirli bir kutu... Bir sürü numarası var. Ne yapıp ediyor,  seni uyanmanın bir yolunu buluyor.  Sana çıkış yolu da gösteriyor. "

    Bu kitabın ilk kısımları "acaba" ile "yoksa yeni baştan mı"  düşüncelerine boğmadı değil...Psikolojik macera tarzı bir roman denilebilir, ben kitabı okurken daha başka türlü bir son bekledimse de aslında sona gelmeden önceki kısımlar işi biraz daha anlaşılır kıldı.

    "Rüyalarımın gerçekleşmeyeceğini bilecek kadar yaşlı,  onları henüz unutmayacak kadar gencim..."

    Son zamanlarda konsantrasyon sorunum azalmış görünüyor, bunda pay sahibi okuduğum kitapların ya da izlediğim filmlerin akıcılığı denilebilirse de aslında tam karşılığı bu değil. Yine de diyebilirim ki, okuduklarım içinde bu kitap ta anlatımı ile olsun, olay ve kişilerin aslında çok fazla olmayışı ile takibinin kolaylığından ötürü olsun, bu sorunumun azalmasına katkıları yadsınamaz. O halde dikkat problemsiz zamanlarda okunabilecek hoş bir psikolojik macera okumak isteyenlere keyifli okumalar dileyelim.

    Kalın sağlıkla, kitaplarla...



 

13 Şubat 2022 Pazar

ÇEKİLİŞ SONUCU


25 kişinin okuduğu, 4 (dört) kişinin yorum yaptığı, yoruma isteme nedenini yazmasıyla kitabı isteyen 3 kişinin bulunduğunun anlaşıldığı çekilişimin sonucu bu şekildedir :D

Kitap keşfi  'ni kutluyorum. Adres bilgilerini ilettiği anda kitap kendisinin olacak :D

Fakat diğer 2 arkadaşı da eli boş göndermeye açıkçası gönlüm razı gelmiyor...
bloglarını çok severek takip ediyorum ve bu  iki blogger arkadaşıma da, kabul etmeleri halinde başka birer kitap hediye etmek isterim. 
 Arkadaşlar eğer mail adresime iletişim bilgilerinizi bırakırsanız sizinle iletişime geçebilirim.

eylemkerem01@gmail.com

Her birinize teşekkür etmek isterim, yorumlarınız benim için çok kıymetli. En kıymetli şey olan zamanlarınızdan bu sayfaya ayırmanız paha biçilemez.
Yorum yapmayanlara da selam olsun :)
Yeni çekilişlerde buluşmak dileğiyle, sağlıkla kalın.



 

8 Şubat 2022 Salı

ANAFARTALAR KUMANDANI MUSTAFA KEMAL VE ÇANAKKALE'DE SAVAŞANLAR İLE MÜLAKAT- RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN

 

"Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir. "
M. Kemal ATATÜRK

DİKKAT
İstek Yayınlarının 1. Basımını 2017'de gerçekleştirdiği kitap 112 sayfadır, tarafıma istekle.com'un göndermiş olduğu kitabı  ben de sizlerden birine hediye edeceğim, bunun için yorum kısmına neden bu kitabı istediğinizi yazmanız yeterli :D 

YORUM
Efendim kitaptan bahsedecek olursak:
Kitabı günümüz Türkçesine kazandıran isim
 Prof. Dr. Mehmet Kanar'dır,  edebiyat okuyanlar bilir ki Türk edebiyatına emekleri yadsınamayacak usta isimlerin başında gelir. 
Sonrasında kitabın asıl yazarına gelelim, Ruşen Eşref Ünaydın, yine Türk Edebiyatı okuyanların iyi bileceği gibi Türk edebiyatı Mülakat örneğini(Diyorlar ki) veren ikinci kişidir, gereksiz bilgi ama ilki Evliya Çelebi kabul edilir.  Mustafa Kemal ile mülakat yapan  ilk kişi de Ruşen Eşref'tir. 

Bu eserinin ilk kısmını Mustafa Kemal ile mülakatı oluşturmakta, ikinci kısımda ise Çanakkale Savaşında yer almış eratın röportaj örnekleri mevcut.

Pek tabii ki oldukça etkileyici bir kitap, bilhassa vatan sevgisini hissedebilen bireyler için oldukça dokunaklı ve kıymetli satırlar bunlar. Edebi değer bakımından incelememin imkanı olmadığını itiraf etmeliyim. Benim için ayrıcalıklı kitaplardan biri. Keşke daha fazla sayfası olsaydı...

Kitapla kalın sevgili dostlarım, sağlıkla kalın...
Bu kitap için çekilişe katılmak isteyenleri yorum kısmında bekliyorum.
Son Katılım Tarihi & Saati:12 Şubat 2022 &24:00
Çekiliş Tarihi:13 Şubat 2022
Not: Eğer blog hesabınız yoksa, size ulaşabilmem için mail adresinizi yazmanız yeterli olacaktır.
*Kitabın gönderim ücreti tarafıma aittir.
*İstek yayınlarına ve İstekle.com'a katkılarından dolayı teşekkür ederim.






6 Şubat 2022 Pazar

HAYALLER VE SOKAKLAR - MEHMET GÜRELİ


 "Yeni bir kitaba ya da bilgiye ulaşan kişi ne kazanmıştı acaba, neler eklenmişti hayatına? Soruyu böyle ele aldığımızda şöyle diyebiliriz: Daha önceki halimle ancak şimdi kıyaslayabilirim kendimi. Bir başka yol bu gece yürüdüğüm. Ay bir başka, engebeler farklı, taşlar sararmış, gözlerim seni daha iyi görüyor,  ellerim masaya daha yakın.  Ne gece ama, diyorsun sessizce..."

    Ne anlatsam tam karşılığını bulamayacak, yarım kalacak bir kitap daha...

    Ben kitabı elektronik halinden okuduğumdan bilemesem de, biraz araştırınca beni karşılayan basım yılı 2010 oldu. Elektronik şekli 209 sayfa ama orijinal kitap 134 sayfa görünüyor.   
    Kapak resminin Güreli'ye ait olduğu kitabın ilk sayfalarında belirtilmiş, Güreli aynı zamanda ressam, müzisyen, yönetmen. Yönetmenliğini değil ama müzisyenliğini hepiniz biliyorsunuz değil mi?

    Evet o inanılmaz güzel dizinin müziği :) Hatırla Sevgili ne güzeldi...

Neyse olayı saptırmayalım:
    Kitap, bir sürü kısa hikayeden oluşuyor, benim okuduğum formunda bölümlere ayrılmamış görünüyor bu sebepten kesin bir şey söyleyemeyeceğim ama bence 2 bölüm olabilir. İlk kısımda kitaplar; yazan ve okuyan bakışında anlatılmış, imgelem düzeyinde, belki bilinç akışı metoduna temaslı şekilde...

    İkinci kısım ise bilim insanlarından, sanatçılara...
Düşünürlerden, konuşurlara uzanan bir yelpazeyi kısa anektodlar, anıştırmalar, rivayetler üzerinden götürüyor. Muallaklık başlangıç ile bitiş çizgisiyle sınırlı değil ne yazık ki.

    Bu arada herkes her işi mükemmel yapacak diye bir kaide yok, buna binaen diyebilirim ki müzisyenliği yazarlığından daha cazip geliyor bana, resimden hiç anlamam bu sebepten ressamlığının bende karşılığı yok. 

    Yine de, öykü sever biriyseniz ve postmodern tarz size hitap ediyorsa sevebilirsiniz. 

    Eh benden bu kadar demenin zamanıdır o halde, hoşça kalın, sağlıkla ve kitaplarla...