Arkadaşlarım merhaba, yeni bir post ile buradayım, fakat benden önce sizler nasılsınız? Kendinizden de yazınız :)
Efendim biz; Ankara'da tesadüf etmiş, 3 kafadar ve yalnız blogger 😉, 13 Mayıs günü yeni bir Ankara keşfi için Atakule 'deydik. Ankara'nın simge kulesi demek mümkün herhalde. Her ne kadar, "betondan başka bir şey göremeyiz, ne yapaceyiz o kadar yükseklerde" niyazlarında bulunsam da yanımdaki iki cengaver arkadaş, en yükseklere, kuleye de çıkardılar beni.
Atakule 'sinden, Ankara'ya baktım, yine beton, gene gri bu şehir...
Botanik bahçeyi de gezdik tabii ...😃 Ankara için muazzam ölçüde bir yeşillik, ve enteresan bir şekilde hafta sonu bile sakin, oysa bütün avm girişleri izdiham halinde. Demek Ankara'lılar hakikaten beton sever. Tabii tercih, saygı duymak zaruri.
Botanik Park
Ankara'da olup bu gezilere dahil olmak isterseniz, bekleriz. İletişmekten çekinmeyin :)
Ne izledim:
16 Mayıs sabahı, The O.C. 'nin 27 bölüm olan 1. Sezonunu bitirdim. Gençliğimin dizisidir. Çok özlemişim. Bu arada yansıma/ayna tekniği ile İngilizce telaffuz için dizi ya da film arayanlara da önerebileceğim bir dizi, tabii ilk izlememde bu açıdan bakmamıştım, bu defa bunun ayırdına da varmış oldum.
Ne Okudum:
16 Mayıs günü, bir gün önce başlamış olduğum
Dört Anlaşma, Toltek Bilgelik Kitabı, … ötesi’ni okudum, Don Miguel Ruiz ‘den. ⭐️⭐️⭐️⭐️ verdim çünkü bazı örneklemler bana uygun gelmedi. Fakat bazı yerleri mükemmeldi.
Kitabı Nagihan sayesinde okudum, buradan kendisine teşekkür ederim, inş unutmadan üzerine konuşacağız :) O'nun gezimiz hakkındaki yorumlarına da bakabilirsiniz blogundan :)
Şeyma yazdı mı henüz bakmadım ama onun da bloguna bakabilmek isterseniz isimlerinin üzerine tıklamanız yetecektir.
Geldim bir ne yaptık, ne ettik postunun sonuna. Yeni etkinliklerde, kitaplarda, filmlerde buluşalım dileğiyle, kalın sağlıcakla...