Kırmızı Kedi ilk basımı 2013
292 sayfa
"Yenilmiş çocuklar olarak birbirlerinin yüzlerine baktıklarında, geleceği aydınlatacak bir parça umut, birazcık ışık arıyorlardı. "
"Sonra, uzun bir yolculuğun bittiği yerde, ağır demir kapıların siren seslerini andıran gıcırları, bir çelik çekmecenin açılışı, soğuk bir beden, soğuk bir yüz. "
"Vatana taban olacak temeller çatırdıyor, ocaklar ateşe verildi; yanan gelecektir. Gelecek ne zaman gelecek? Bilinmiyor. Belki hiç gelmeyecek."
"Bugün, ikindi namazından sonra dört cenaze kalktı. Biri, daha çocuk yaşta... Yakınları, arkadaşları başında uzun sure bekleştiler. Sonra ellerini yumruk yapıp havaya kaldırdılar. Yakalarına delikanlının fotoğrafını iğnelemişler; öyle gülümsüyor. Gözlerim olsa ağlardım."
***************************
Arka kapak yazısı (ki fotoğrafı aşağıda) aslında kitabın konusunu çok net ifade ediyor ama son satır tam olarak karşılıyor mu hikayeyi? Bence 12 Eylül dönemini yansıtmaktan çok bireylerin ruh hallerini, hissettiklerini/ hissetmediklerini, yaşamlarını yansıtmaya daha fazla çalışıyor ve evet zaman olarak 12 Eylül dönemi seçilmiş.
Bir de aslında çift katmanlı bir hikaye hem Abdülhalim Bey'in çocukluktan itibaren I. Dünya savaşına ve Ruslara esir oluşuna hatta sonrasında yaşamının nasıl sürdüğüne, hem de torun çocuğu Enver Rıza'nın 12 Eylül zamanı, siyasi bir gazete yazarı olarak yaşadıkları, aile ilişkileri anlatılıyor, bir büyükdedenin, bir torun çocuğunun gözünden.
Geçişler;
hem yazı karakteri hem de sayfa ayrımları net yapıldığından okunuşu kolay. Hüsnü Arkan kalemini oynatmışsa, her iki zamanda yaşayanların hislerini kendi içinizde duyarsınız. Öyle etkili.
Bu kaçıncı kitap Hüsnü Arkan'dan okuduğum, tek bir şeyden kesinlikle eminim;
O'nun karakterlerini hisseder okur, onlarla yaşar, onları duyar...
Bu arada hikayeye katılan yan karakterler ise ayrı bir hikayeye konu olabilecek cinstendir, merak ettirir. Keşke dedirtir okura, bunun da yaşamını yazsaydı. Belki kitabın sayfa sayısını çok tutmalıydı kim bilir. Ama her ne yazarsa yazsın okunası, edinilesi işler çıkar kaleminden yazarın.
Okuyun, mutlaka...
***************************
Arka kapak yazısı (ki fotoğrafı aşağıda) aslında kitabın konusunu çok net ifade ediyor ama son satır tam olarak karşılıyor mu hikayeyi? Bence 12 Eylül dönemini yansıtmaktan çok bireylerin ruh hallerini, hissettiklerini/ hissetmediklerini, yaşamlarını yansıtmaya daha fazla çalışıyor ve evet zaman olarak 12 Eylül dönemi seçilmiş.
Bir de aslında çift katmanlı bir hikaye hem Abdülhalim Bey'in çocukluktan itibaren I. Dünya savaşına ve Ruslara esir oluşuna hatta sonrasında yaşamının nasıl sürdüğüne, hem de torun çocuğu Enver Rıza'nın 12 Eylül zamanı, siyasi bir gazete yazarı olarak yaşadıkları, aile ilişkileri anlatılıyor, bir büyükdedenin, bir torun çocuğunun gözünden.
Geçişler;
hem yazı karakteri hem de sayfa ayrımları net yapıldığından okunuşu kolay. Hüsnü Arkan kalemini oynatmışsa, her iki zamanda yaşayanların hislerini kendi içinizde duyarsınız. Öyle etkili.
Bu kaçıncı kitap Hüsnü Arkan'dan okuduğum, tek bir şeyden kesinlikle eminim;
O'nun karakterlerini hisseder okur, onlarla yaşar, onları duyar...
Bu arada hikayeye katılan yan karakterler ise ayrı bir hikayeye konu olabilecek cinstendir, merak ettirir. Keşke dedirtir okura, bunun da yaşamını yazsaydı. Belki kitabın sayfa sayısını çok tutmalıydı kim bilir. Ama her ne yazarsa yazsın okunası, edinilesi işler çıkar kaleminden yazarın.
Okuyun, mutlaka...
Alıntılar beni duygusallaştırdı mı ne :'(
YanıtlaSilEdischar,
Silyapar bilirim :)
Karakterlerin hislerine girebilmek daha etkileyici kılar kitabı...
YanıtlaSilYurdagül Çelik,
Silkesinlikle :D
Yazarı duymadım sanırım. Listeme aldım. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilBeyda'nın kitaplığı,
Silben teşekkür ederim, aslında kendisi çok iyi bir müzisyen ama harika ötesi de yazıyor :D
Şarkıları çok hoşuma gider yüreğime dokunur,kitapları da öyle demek ki denk gelirsem okumak isterim.
YanıtlaSilDevrik Cümleler,
Silkesinlikle öyle, daha önce okumadıysan Mino'nun Siyah Gülü ile başlamanı tavsiye ederim :D
O günleri yaşayan biri olarak çok merak ettim, usta bir yazarmış da madem kesinlikle okumalı. Çok teşekkürler Eylem'ciğim. Bu arada son yazıların ya akışıma düşmemeye başlamış ya da ben gözümden kaçırmış. Dur diğerlerine de bakayım. :)
YanıtlaSilbücürükveben,
Silyaa niye ki acepp :?
Blogunuzu takipteyim bu da benim blogum bilgininpenceresi.blogspot.com
YanıtlaSilYahya Aydoğmuş,
Silhoş geldiniz, gelirim tabii
Kitabın konusu gibi adı da çok güzelmiş, uzun başlıkları seviyorum biliyorsun :D
YanıtlaSilKağıt SAlıncak,
Silahaha kitaba bakış açın :D
"Gelecek ne zaman gelecek? Bilinmiyor. Belki hiç gelmeyecek." diyor ya. bi dalıyorsun böyle düşüncelere.
YanıtlaSilHazerfen,
Sildeğil mi ?
Bu yazarı hiç duymamıştım. Bazen bende de oluyor. Yan karakteleri daha iyi tanımak, onlar hakkında daha çok okumak istiyorum ama yazarın takdirine kalıyor işte😊
YanıtlaSilBu arada ben blog keşif etkinliyi sayesinde tanıdım sizi. Ve çok memnun oldum. Sevgiler.
Umman Aslan,
Silhoş geldiniz, ben de memnun oldum her zaman beklerim
Kitap önerisi için teşekkürler, kalemine sağlık :))
YanıtlaSilKeşf-i Blogger Etkinliğinden geliyorum, bana da beklerim :))
Mavi Gökyüzünün Elleri,
Silhoş geldiniz, gelirim tabii keyifle...
Merhabalar bir mim yazdımda blog dünyasında yeni olduğum için şuan arkadaşım pek yok eğer bakmak isterseniz çok sevinirim. Eğer cevap verirseniz ise sevinçten havalara uçarım :) https://canuzunyol.blogspot.com/2019/08/bir-mim-gelir-bir-mim-gider27.html
YanıtlaSilCan Uzunyol,
Silhoş geldiniz, bakarım tabii