9 Ocak 2022 Pazar

ABŞALOM, ABŞALOM! -WILLIAM FAULKNER

    “Çünkü insan çok küçük bir etki yaratıyor, anlatabiliyor muyum. Dünyaya geliyorsun, bir şeyler için didinip duruyorsun ve neden sadece kendin didindiğini bilmiyorsun ve aynı zamanda pek çok insanla birlikte dünyaya gelmiş oluyorsun, onlarla karışmış oluyorsun, sanki kollarına bacaklarına ipler bağlanmış da onları hareket ettirmeye çalışıyormuşsun, mecburmuşsun gibi, ama aynı ipler bütün diğerlerinin de kollarına bacaklarına bağlanmış ve hepsi didiniyor ve onlar da nedenini bilmiyor, sadece iplerin herkese engel olduğunu biliyorlar, aynı tezgâhta hah dokumaya çalışan beş altı kişi gibi, tek farkı herkesin kendi desenini işlemeye çalışması; ve bunun hiçbir önemi yok, biliyorsun, yoksa tezgâhı kuranlar daha iyi bir düzenleme yaparlardı, yine de bir önemi olmak zorunda, çünkü didinmeyi sürdürüyorsun ya da didinmeyi sürdürmeye mecbursun, sonra birdenbire her şey sona eriyor ve geriye tek bıraktığın üzerine bir şeyler çiziktirilmiş bir taş parçası, tabii mermere yazı yazdırmayı, onu dikmeyi hatırlayacak ya da buna zaman bulacak birisi varsa, sonra bu taşın üzerine yağmur yağıyor, güneş yakıyor, bir süre sonra ismi ve yazıların ne anlatmaya çalıştığını bile hatırlamıyorlar ve hiç önemi kalmıyor.”

    Aslı Biçen çevirisinden ve elektronik kitap şekliyle okudum Abşalom, Abşalom kitabını. Kitabın elime ne zaman, nerede ve ne için geçtiğini kesinlikle hatırlamıyorum. Ne için sorusuna olasılık dahilinde  yazarın tüm kitaplarını okuyacağım gayreti gösterilebilir. 
   
    Efendim  edebiyatta pek az görülen bir teknikle, bilinç akışı tekniği ile yazılmış kitabımızda ilk bakışta kitabın ismi dikkat çekiyor değil mi? Abşalom,(dini metinlere ilgisi olanların bileceği ya da anımsayacağı üzere)Tanah metinlerinde,  ensest nedeniyle üvey kardeşini öldürmesi ve babasının düşmanlarından intikam alması ile yer bulur kendisine. Bu kitabında da  benzer bir temayı almış yazarımız, en azından mayasını bununla tutmuş demek mümkün, üzerine roman karakterlerinden kimisine olayı anlattırarak, kimisinin bilincinde yaşatarak, diğerine yine aynı olayın farklı cepheden yeniden anlattırarak ve bunları pek te sıra gözetmeden yaptırmış. 
    Tabii okur için bundan daha eziyetli başka metotlar vardıysa bile bu teknik kadar etkili olanı da azdır. Öyle lalettayn her okur kitabı bitirmek şöyle dursun ilk kısmı bir seferde anlayarak okuyamaz. Gözler ile dimağ koordine olacak, sessiz fakat uyku getirmeyecek bir mekanda bütünlüklü bir okuma yapılacaksa amenna fakaaat en ufak bir dikkat dağınıklığı affedilemez ve kesinlikle yeni baştan okunmaya başlanması elzem hale gelir haberiniz olsun.

    Kitabımızın kahramanı Thomas Sutpen, Bayan Rosa/Rosa Teyze, ve kimliği belli belirsiz sezilen birkaç kahramanın ağzından anlatılan hikayede, ancak olaylar açıldıkça anlatanın kimlik tespitini yapabilen okur olayın nedenlerini ancak neredeyse kitabın sonunda idrak edebilecektir. Pek tabii ki olaylar çözüldükçe hayret ve dehşete gark olabilecek okurun bu duyguları hissedebilmesi ya hikayeyi anlayarak okuyabilmesine ya da son sayfalardaki haritadır, kimlik analizidir, kim kimdir özetlerine bakmasına bağlıdır. 

    Şimdi bunca şey yazdım ama demeyin ki Eylem Faulkner'e de mi giydiriyor(!), alakası yok arkadaşlar, yazarın kullandığı teknik bu, bazı modern yazarlarda denkliği var, okurca sevilir sevilmez orası okura kalmış olsa da edebi teknik anlamında hakkı yenmemesi gerekenler arasındadır. Malumdur ki yazar Nobellidir ve hatta eğer yanlış bilmiyorsam bu kitabındaki bir cümle sanırım roman türünün gelmiş geçmiş en uzun cümlesi olarak tespit edilmiştir, kitapta italik font ile yazılmış olan cümlenin noktasını bulmaktan ziyade bir kerede anlamak oldukça zordur :D Zira bu tekniğin bir diğer özelliği de muazzam uzatılabilen ana cümlelere eklenen cümleler, baş ile sonların belirsizliği ve bu belirsizliğin sağlanması için araya giren birden fazla ara cümle ya da bolca detay olmasıdır. Noktalama işaretlerine, anlatımın kime, niye geçtiğine de pek dikkat edilmez.

    Şimdi hep şekilde kaldın diyecekler için; Faulkner bildiğimiz gibi, bu kitapta da, toplumsal adaletsizliği, ırkçılığı(zenci sorunu), ahlaki çöküşü, sosyal düzeni ve Güney anlatılarını hayli yoğun bir şekilde işlemiş. Hatta neredeyse kurgusunu bunların üzerine inşa etmiş demek mümkün.

    Eğer edebiyat bir keyif, benim için zevkle okuyacağım bir iki satır,  ya da okumak kafamı dağıtsın'cılardansanız aman diyeyim SAKIN, fakat edebiyatı bilmek isterim, bilhassa modern yapıtlar uzmanlığım olsun isterim'cilerdenseniz muhakkak okumanız gerekenlerden biri. Bu arada Ses ve Öfke'yi okumak isteyenler önce bu kitabı okursa onlar için daha güzel olacaktır. 
    
    Hala burada olup okumaya devam eden canım arkadaşlarım sevgiyle, kitaplarla kalın. En çok sağlıkla kalın tabii, bir de yoruma "okudum" yazın :) Erken ayrılmışlar için de bir sonraki kitap yorumum daha kısa olacak sözü vereyim de hemen takipten çıkmasınlar  :D
   




 

10 yorum:

  1. Okudum:) Ama kendimi çok cahil hissettim:) Ben hiç anlamıyorum yazarların yazma tekniklerinden:) Açıyorum kitabı başlıyorum okumaya, bazıları ağır geliyor tabi, birkaç kez daha okumak zorunda kalıyorum:))) Tabi bunda edebiyat konusunda zayıf olmam da sebep olabilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SzgnBsl,
      teşekkür ederim:) Estağfurullah, her okur bütün yazım tekniklerini bilmek zorunda değil , bu tür teknikler için biraz fazla akademik bakmak lazım bazı kitaplara ya da birden fazla okuma yapmak :D Aslında Zaten çok kısacık olan yaşamda en güzeli bazı şeyleri sırf keyif alabilmek adına yapabilmek :D O halde keyifli okumalarınız olsun.

      Sil
  2. Ses ve Öfke'yi okumuştum, bilinç akışı tekniği her okura hitap etmeyebiliyor:)
    önceden bu teknikle yazılmış eserleri daha çok listeme alıyordum, bakayım:) dikkat çekici buldum, iyi okumalar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maviye iz süren,
      bence de bu teknik farklı, ve a her okura göre değil:) Eskiden hem bilinç akışı hem büyülü gerçekçilik benim de daha fazla ilgimi çekiyordu nedense şimdilerde aynı heves yok bende, yine de özlememişim desem yalan :D teşekkür ederim canımcım, sana da keyifli okumalar, verimli yazmalar :D

      Sil
  3. Okudum :-) Bilinç akışı tekniğinden bu aralar uzak duruyorum. Belki bir ara okurum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şule uzundere,
      bazı zamanlar hele hepten çekilesi olmayabilir, ben de yılın ilk kitabı olarak en zor kitaplardan birini seçmesem olmazdı zaten :D Bir ara muhakkak oku :D

      Sil
  4. bunu okumadım ama faulkner sevilmez mi yani tabii sevilir, bilinç akışı da sevilir, meselası proust var yani :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      sevilmez mi, sevilir de her okura hitap etmesi beklenmemeli :D ahaha di mi ama Proust ta olur, bak ben hemen ardından bir başka teknikçiyi okudum ama teknikçiden okusam daha iyiydi sankim :D

      Sil
  5. Dediğin gibi bazı kitaplar karnın tok, aklın başında ve sakin zamanlarda okunabiliyor. Yoksa dön başa dön başa :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan,
      karnın tok olunca da bir rehavet geliyor çok ta doymadan kalkmayı mı öğrensem acaba :D Neyse ki bu kitap iyi gitti :D Belki de çoktandır özlediğimden , sevgiyle kal...

      Sil