31 Ağustos 2019 Cumartesi

MISIR TARİHİ - ERIK HORNUNG

Çeviri: Zehra Aksu Yılmazer
1. Basım 2004
149 Sayfa

Kitap alt başlığında Ana Hatlarıyla Mısır Tarihi yazıyor ki kitap için daha uygun bir başlık olduğunu düşünüyorum. 

Hemen hepinizin takdir edeceği üzere 3000 yılı 150 sayfada anlatabilmek imkân dâhilinde değildir.  

Fakat benim gibi tarih okumalarına neredeyse sıfır denebilecek bir noktada bulunanlar için özellikle üslûp  olarak, kronolojik olarak anlaşılabilir bir kitap yazılmasını istesem herhalde böyle bir şey olurdu.  Ana hatlarının daha fazla detay içermesini isteyecekler için bir ön okuma, bir fragman niteliğinde denilebilir kitap için.  Tam ortalarında, anlatılan kalıntılara ait fotoğrafların olması ayrıca güzel, keşke daha çok görsel daha çok harita barındırsaydı diye düşünüyorum.  Bir de bu fotoğraflar keşke anlatılan sayfalar ile senkronize olabilseydi topluca verileceğine.  Tabii ki hiç verilmemesinden iyidir ama yine de keşke demekten alamıyorum kendimi. 
Tarih severler kaçırmasın. 

Bir kaç alıntı kitaptan;

"18. Hanedandan itibaren imparatorluğun kurucusu sayılan efsanevi Kral Menes'e de daha sonra yaratıcı eylemler atfedilmiştir. Kral Menes ilk kez bataklıkları kurutur, ilk kent Memfis'i kurar ve insanlığı kültür ve uygarlıkla tanıştırır. "

"Cerrahiyle ilgili Edwin Smith Papirüsü mükemmel teşhisler içerir ve kalbi dolaşım sisteminin bir parçası olarak tanımlar; yine de Mısırlı hekim tedavide büyüye başvurmayı tercih eder."


"Eski Krallıkta Piramit Metinleri'ne, Orta Krallıkta Tabut Metinleri'ne aktarılan ölüm,  defin ve ötedünyayla ilgili zengin dinsel betimlemeler Yeni Krallıkta çeşitli derlemelerle papirüse aktarılarak ölünün yanına konur."





28 Ağustos 2019 Çarşamba

KEŞF-İ BLOGGER ETKİNLİĞİ


Bir kısım canım arkadaşlarımız, blog alemindeki durgunluğa bir dur demek için düzenlemişler etkinliği, hemen iştirak edelim . Bizde hoş oluyor, gelene hoş geldin demek, iade-i ziyarete gitmek. Katılanların isimleri eklenecek, ben de varım diyorsanız bu blog dünyasında lütfen yazın, bu post güncellenecektir. Bazı arkadaşlarımızın profil isimlerinden bloglarına ulaşamamaktayım, lütfen bağlantılarınızı kontrol edin.

Aşağıda bu etkinliği başlatan arkadaşların linklerini bulacaksınız.
Ve bu postta ben de varım diyenler, blog aleminde yıllanmışlar, yeni başlamışlar, geçerken uğramışlar lütfen yazınız ve sevgili blogger arkadaşlarım  da ben buradayım diyen arkadaşların bloglarına bir misafir olur, bir selam verirseniz bu etkinlik tadından yenmez. Sevgiyle...

https://edischar.blogspot.com/2019/08/kesf-i-blogger-etkinligi.html

https://akkurttaha.blogspot.com/2019/08/kesf-i-blogger-etkinligi.html

https://sadevederin.blogspot.com/2019/08/kesf-i-blogger-etkinligi.html

cahilokur.blogspot.com 

kitapsayfalarii.blogspot.com

semsiyeninaltindakikiz.blogspot.com

bloggerajandasi.blogspot.com

https://fairytaleess.blogspot.com/

gizlipencere06.blogspot.com

bilgininpenceresi.blogspot.com

buyuklutuf.blogspot.com

gunesebakarken.blogspot.com

tarifdunyam.blogspot.com

mavigokyuzununelleri.blogspot.com

guzellikalgisi.blogspot.com

nurruyakara.blogspot.com

aranizdanbirilehayatadair.blogspot.com

burasihayalkahvesi.blogspot.com

geceblg.blogspot.com

sevdadanyazilar.blogspot.com

benimisimdikis.blogspot.com





MİM- SEN DE VARSIN

Bir sevgili blogger arkadaşım daha mimlemiş, ve ben biraz geç dönüyorum ama kusuruma bakmasın zira bir posttan bir posta ancak yorumlara bakabiliyorum ve bu da bir miktar zaman alabiliyor . Kendisinin cevapları için lütfen edischar 'a bir tık rica edeyim :D


1.Belki işsizlik süreci geçirdiniz, ya da yeterince hala boş vaktiniz var.

Bu olabildiğince boş vakitte neler yaparsınız?

Bende standart olan şey boş vakit, kitap okuyorum, dizi izliyorum, ev işleri vs :D boş vakitten kasıt ne onu bilmiyorum mesela :D

Gününüzü nasıl planlıyorsunuz?
Yani plan konusunda bir miktar sorunluyum, hayır yapmakta sıkıntı yok ama uygulama kısmı sakat biraz :S

Hedefleriniz var mı? Varsa neler?
Hedef olmadan hiçbir şey olmaz kanaatimce, nefes aldığımız sürece mücadeleyi bırakma yok. Hedeflerimden spesifik olarak bahsedemem ama şöyle bir şey söyleyebilirim, kitap okumadan geçen günüme, hiçbir şey öğrenmeden geçen günüme yanarım, mutlaka her gün yeni bir şey öğrenmek için mücadelem nefes aldığım sürece devam edecek :D

İngilizce nasıl geliştirilir?

Şu anda ben de ingilizce geliştirmeye çalışıyorum, ilk olarak kelimelerden başladım, gramer kısmım sanırım sadece hatırlamak üzerine olacak sonrası okuma.


1 MİM GELİR 1 MİM GİDER







Sevgili yepyeni blogger arkadaşım Can mimlemiş, hemen iştirak edelim tabii. Kendisi mimi oluşturmuş kutlarım, ben aslında blogumun tevellüdünden sebep bu tür mimlerden çokça yaptım ama bu genç arkadaşı kırmak içimden gelmedi . Kendisinin cevapları için Can Uzunyol 'a bir tık :)

1. Yaşınız 60-65'e geldiğinde yaşamak istediğiniz yer?

  Bu yaşlara bir miktar yakın biri olarak halen net bir şey söyleyememek enteresan ama kendi istediğim herhangi bir yer olabilir :D

2. Bir hedefiniz var mı? varsa neler?

Hedefsiz yaşayan insanlara hayretle bakıyorum öncelikle bunu söyleyeyim, bir hedefin bir amacın olmadıktan sonra yaşamanın ne anlamı var ki :) Burada yapmak istediklerimi yazmayacağım ama hedeflerim tuttukça mutlaka haberdar olacaksınız. 

3-Bloggerla nasıl tanıştınız?

Çok uzun zamandır blog yazdığımdan inanın hatırlamıyorum ama bloggerları her zaman takip ediyordum :D 

4. Gurur duyduğunuz başarılarınız varsa nelerdir ?

Olacak, henüz hala nefes alıyorum o sebepten en azından umudum olması yönünde :D

5- Boş vaktinizde neler yapıyorsunuz?

Son zamanlarda deli gibi dizi izliyorum, yerli/yabancı önüme ne gelirse bildiğin öğütüyorum, saçma salak bile olabiliyor :D

İlk 3 yorumu yazana mimi paslarım, böyle biline :D

24 Ağustos 2019 Cumartesi

UZUN BİR YOLCULUĞUN BİTTİĞİ YER - HÜSNÜ ARKAN

 Kırmızı Kedi ilk basımı 2013
292 sayfa


"Yenilmiş çocuklar olarak birbirlerinin yüzlerine baktıklarında, geleceği aydınlatacak bir parça umut, birazcık ışık arıyorlardı. "

"Sonra, uzun bir yolculuğun bittiği yerde, ağır demir kapıların siren seslerini andıran gıcırları, bir çelik çekmecenin açılışı, soğuk bir beden, soğuk bir yüz. "

"Vatana taban olacak temeller çatırdıyor, ocaklar ateşe verildi; yanan gelecektir. Gelecek ne zaman gelecek? Bilinmiyor. Belki hiç gelmeyecek."

"Bugün, ikindi namazından sonra dört cenaze kalktı.  Biri, daha çocuk yaşta... Yakınları, arkadaşları başında uzun sure bekleştiler. Sonra ellerini yumruk yapıp havaya kaldırdılar. Yakalarına delikanlının fotoğrafını iğnelemişler; öyle gülümsüyor. Gözlerim olsa ağlardım."

***************************
Arka kapak yazısı (ki fotoğrafı aşağıda) aslında kitabın konusunu çok net ifade ediyor ama son satır tam olarak karşılıyor mu hikayeyi? Bence 12 Eylül dönemini yansıtmaktan çok bireylerin ruh hallerini, hissettiklerini/ hissetmediklerini, yaşamlarını yansıtmaya daha fazla çalışıyor ve evet zaman olarak 12 Eylül dönemi seçilmiş.
 Bir de aslında çift katmanlı bir hikaye hem Abdülhalim Bey'in çocukluktan itibaren I. Dünya savaşına ve Ruslara esir oluşuna hatta sonrasında yaşamının nasıl sürdüğüne, hem de torun çocuğu Enver Rıza'nın 12 Eylül zamanı, siyasi bir gazete yazarı olarak yaşadıkları, aile ilişkileri anlatılıyor, bir büyükdedenin, bir torun çocuğunun gözünden. 

Geçişler;
 hem yazı karakteri hem de sayfa ayrımları net yapıldığından okunuşu kolay. Hüsnü Arkan kalemini oynatmışsa, her iki zamanda yaşayanların hislerini kendi içinizde duyarsınız. Öyle etkili. 

Bu kaçıncı kitap Hüsnü Arkan'dan okuduğum, tek bir şeyden kesinlikle eminim;
O'nun karakterlerini hisseder okur, onlarla yaşar, onları duyar...

Bu arada hikayeye katılan yan karakterler ise ayrı bir hikayeye konu olabilecek cinstendir, merak ettirir. Keşke dedirtir okura, bunun da yaşamını yazsaydı. Belki kitabın sayfa sayısını çok tutmalıydı kim bilir. Ama her ne yazarsa yazsın okunası, edinilesi işler çıkar kaleminden yazarın. 

Okuyun, mutlaka...

13 Ağustos 2019 Salı

YETENEKLİ BAY RIPLEY - PATRICIA HIGHSMITH

Ingilizce'den çeviren: Esra birkan
1. Baskı 2001
2. Baskı 2016
312 sayfa


Bir anti-kahraman hikayesi.

Beş kitaplık serinin ilk kitabı.

Polisiye kısmı en az yer tutan kısım kitap boyunca(bence), vurucu ya da heyecanlı kısım ise polisiyenin olduğu kısımlar.

Eşcinsellik ile borderline 'ın(bu benim olabilir diye düşündüğüm rahatsızlık belki başka bir karşılığı da vardır ) belirgin izleri.

Aşk, eh işte ...

Ve sebepsiz eylemler...

Nedenleri belki de serinin diğer kitaplarındadır, kim bilir!

Bir de filmi varmış ve denilene göre kitabından iyiymiş, henüz izlemedim :)


9 Ağustos 2019 Cuma

İNSAN OLMAK - ENGİN GEÇTAN

Metis'te 1. Basım 2003
16. Basım 2018
180 sayfa

Geçtan önsözde diyor ki;

"Bu kitapta, insanın kendi kendisine tutsak olmasına yol açan kısır döngülerin oluşum nedenlerine ve yaşanış biçimlerine ağırlık verilmiştir.  Çünkü insan, kendisine karşıt düşen davranışların nasıl geliştiğini göremedikçe, özgür olabilmek için neyi aşması gerektiğini de bilemez."

Terminolojik olmayan anlatımıyla gönlümde bir yer edindi yazar.

"İnsan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak, içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az taşıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur. "

Geç buldum ama hemen bırakmamaya ahdettim.

"Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır. "

Bireyin kendi farkındalıkları için, karakter analizi ve psikolojisine açıklamalar bulacağı türden bir şey.

"Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilik ise insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir. "

Gelişim psikoljisinde Freudyen yaklaşımın tam karşılanamadığı yerde, tecrübelerin devreye girdiği bir birikim patlaması.

Tekrar Freud ve Jung okumalıyım, hem de en acilinden.


"...insanlığın kendi yazgısını denetleyebileceği bir üst-sistem, ancak
 alt-sistem olarak bireylerin kendi yazgılarını yönlendirme sorumluluğunu üstlenmeleriyle gerçekleştirilebilir. "


Bakmayın sayfa sayısına, ciddi söylüyorum salim kafayla, düşüne düşüne, irdeleye irdeleye, sayfalarını çize çize ve en önemlisi kafa yorarak okunacak bir kitap. Zaten bu şekilde okumuyorsanız, göz kası egzersizi yapıyorsunuzdur. Yapmayın!




SDNEY LONDON - DANVERS SERİSİ



304 Sayfa

182 Sayfa 

295 Sayfa 

3 Ağustos 2019 Cumartesi

EVE DÖNÜŞ ŞARKISI- JODI PICOULT

April yayıncılık 
Çeviri: Dilek Berilgen CENKCİLER
482 Sayfa

"Bir anda artık o insan olmak istemediğime karar verdim. Dünyayı aldatıyor gibi yapmak istemiyordum, çünkü aldatmıyordum. Başka birinin benim için plan yapmasını istiyordum, çünkü kendi başıma başarılı olduğum asla söylenemezdi. "
"Bir insanın sizin için doğru olduğunu, söylemek zorunda olmadıkları söylediklerinden daha da önemli olduğu zaman anlıyorsunuz. "


Blogda aradığımda Bir Daha Bak adlı kitabını buldum, muhtemelen Kız Kardeşim İçin olanı blogdan önce okudum. İlk iki kitaptan sonra "bütün kitaplarını edinmek istiyorum" demişim. Çünkü farklı bir tarzı, günümüz yaşantılarına farklı bakış açılarından bakmanızı sağlayacak hikayeleri vardı. Bir de hikayeyi okur okur ve sonunda kesinlikle olaya daha spesifik bakan birinin gözünden neticeye ulaşırdınız. 

Bu kitabı ne zaman edindiğimi bile hatırlamıyorum. Geçen yıl boyunca bir sınavdan öbürüne, bir projeden diğer ödeve ve tabii staja ayrılan zamanımda yeterince kitap okuyamadığımdan şikayet edip durdum ama bakmayın siz insan isterse her zaman okumaya vakti kalır. Benimki biraz da bahanesi hazırlardan oldu.  Ve sonunda her şey bitti dediğim 27 Temmuz'dan sonra ise bir ne yapacağını bilememe, bir dizi başlama, bir film yarım bırakma şeklinde devam ederken günlük hayatıma "ya ben niye okumuyorum eskisi gibi" diye düşünerek, beni saatlerce kendine bağlayacak bir kitap arayışına girdim. Çünkü ne zamandır okumayı bırakmamış olsam da elime 3 ya da 4 saat kitap alabilmişliğim yok. 

Uzattım ama Picoult'un kitabını görünce ilk aklıma "işte bu" demek geldi. İlk iki kitabına bakarak diyebilirdim ki beni 3-4 saat  kendine bağlayacak kitaplardan biri olabilir. Nitekim de kitabı 482 sayfa olmasına rağmen bir günde bitirdim.

Ancaaak, ben hep önceki iki kitabındaki vurucu anı beklesem de, yazar da sonunda sürprizimsi bir şey yapmış olsa da beni tatmin etmedi. Öncelikle hikayede çok fazla ayakları yere basmayan şey vardı, bir diğeri LGTB 'li bireylerin L harfini karşılayan kesimini anlatıyor olsa da ben bir türlü o hissi, o samimiyeti yakalayamadım. Ha hikaye acayip enteresan, oldukça acıklı, inişi çıkışı bol . Belki de sadece ben böyle düşünmüş olabilirim, yani yaptığımın öznel bir eleştiri olduğunu unutmayın belki sizde uyandırdıkları bambaşka olabilir. 

Yine de Picoult'un bir sonraki kitabını edinmek için tereddüt etmem, bütün bu anlattıklarıma rağmen.

Sevgiyle, kitapla kalın.