28 Eylül 2017 Perşembe

TEMİZLİKÇİ/ FRANZ-OLİVİER GİESBERT

Çeviri:Alev ÖZGÜNER
220 SAyfa


"Anne , karşılık beklemeden seven tek varlıktır yeryüzünde .Hep her şeyi verir , ama sonradan aldığı nadirdir.Genellikle yapayalnız ölür."

Son zamanlarda ardı ardına polisiye gerilim okuyorum.

Bilinçli bir tercih değil benimki , öyle hafif olabilecek kitaplara elim gidiyor , bu da sayfa sayısı ve sanki bir macera arayışı halindeyken elimin gittiklerinden.

Ve tabii uzun zamandır da kenarda bekleyenlerden biri .

Ben genel anlamda polisiye -macera türünü severim , çok ta keyif alarak okurum.

Fakat bu kitap benim için tam bir fiyasko.

O kadar gereksiz boş sayfaları da bir kenara bırakalım, konu bütünlüğü, oradan oraya zıplayıp sıçrama durumu ve hiç gereği olmayan +18 sahneleri ile tam bir hayal kırıklığı.

Resmen sadece bitsin , elimde yarım kalıp ta psikolojik baskı yapamasın diye okuduğum ve kesinlikle bana haz vermeyen anlatımı ile belleğimde "aman sakın" etiketi altında yer alacağını düşündüren ender kitaplardan biri.

Yani çok fazla merak ediyorsanız okumayın demem ama ilk aklınıza gelecek kitaplardan olmayabilir kanaatindeyim .

Daha heyecanlı polisiyeler okumanız temennisiyle :D

26 Eylül 2017 Salı

AŞK HAK EDİLMELİ -DARIA BIGNARDI

Çeviri:Eren Yücesan Cenday 
248 Sayfa

"Benim bir merkezim , güvencelerim , dengem yok , kendimi savunmayı bilmiyorum , sadece atlatabildiğim acıların tümünden gelen bir gücüm var ."

"Seni değiştiren başına gelen değil , onu nasıl yaşadığındır."

Enteresan bir hikaye. Romantik bir hikaye beklentisi ile başladığım kitap polisiye-gerilim çıktı. Enteresan bir şekilde de çabucak okuttu kendini.

Bunda sayfa kullanımındaki bonkörlük etkili olmasına etkili fakat hikaye de akıyor sanki. 

Maceradan maceraya koşmuyoruz ama ağır ağır ve derin endişe hakim oluyor üzerimizde  .

24 Eylül 2017 Pazar

KORKUYU BEKLERKEN - OĞUZ ATAY

BÜTÜN ESERLERİ 4
1.-35. Baskı 1984-2012
36. Baskı2013
196 Sayfa


"Hayır, gerçekten ölmedi ; çünkü ben yaşayamazdım ölseydi."

"Ülkeme ve insanlarına kızmaya başladım :Kimsenin doğru dürüst okuduğu yoktu . Doğru dürüst hissetmesini bile beceremiyorlardı .Bu yüzden insan , duyduğu şeyleri söyleyen insanların kültürüne güvenemiyordu. Belki bu zavallılığın , bu yarım yamalaklığın , bu gülünç durumun bile bir aslı , gerçek bir biçimi vardı. "

"Yüzyıllardır bu kadar insan , saçlarını kesip kesmemek ya da belirli günlerde su içmemek için mi bir araya gelmişti? Sonra, kötülük neredeydi ;  kötülük? Görünürde hep sevgi , ahlak , güzellik sözleri vardı ama , bir yerde kötülük olmalıydı; gizlilikten kötülük doğmalıydı .Sonra bunların araları neden açılmıştı peki?"


**************

Oğuz Atayın bu kitabında 8 adet öykü var. 

İçlerinde en sevdiğim Babama Mektup oldu.

Oğuz Atay hakkında ne yazabilirim ki ben ?

Kitap okuyan herkes en azından adını duymuş , Tutunamayanlar'ını görmüş , okumaya heves etmemiştir.

Bütün eserlerini bitirmeye az kaldı diyorum :D

Ve kendime hemen 5.sini edinmeyi istediğimi gösteren notlar alıyorum .

Keyifli okumalar kitapseverler , her nerede okunuyor ya da okutuluyorsa :D






22 Eylül 2017 Cuma

ZÜMRÜT YEŞİL -KERSTIN GIER

Çeviri :Firuzan GÜRBÜZ 
2. Baskı 2013
460 sayfa 

"Aslında kırık bir kalbin atmaya devam edebiliyor olması da tuhaftı. "

Serinin 1. kitabı için TIK.
2. kitabı için TIK.

Bu da serinin 3. ve son kitabı . Gerçi ben kitapta pek son göremedim ama neyse :D

İlk kitabı güzel , 2. orta şekerli , 3. vasat diyebilirim .

Bu tür kitapları okuma hızım için okuduğumdan , benimkine pek katkısı olduğu söylenemez , hatta elimde bir vakit süründü bile diyebilirim :D






20 Eylül 2017 Çarşamba

BABANIZ ATATÜRK -FALİH RIFKI ATAY






2012 Basım
150 Sayfa

"O zamanki arkadaşlarından birinin anlattığına göre,
bir gün komşu çocukları birdirbir oynuyorlarmış.Kendisini de çağırmışlar ,
-Gel sen de oyna! demişler.

Mustafa ;
-Peki, demiş ve olduğu yerde ayakta durmuş.
-Ama eğil de atlayalım, demişler.
Mustafa başını sallayarak :
-Ben eğilmem .Üstümden böyle atlayabilirseniz atlayın , cevabını vermiş."

************

Kitap bir takas kitabı ,yazarın Zeytindağı  adlı kitabını okuduğumdan beri bütün kitaplarını edinmeyi istediğimden elime geçmiş olması muhtemel.

Atatürk hakkında bir şeyler okumak beni her zaman mutlu etmiştir fakat bu kitapta yeni bir şey yok benim için .

Zaten oldukça kısa tutulmuş .

Yine de O'nu okuyabilmek, harika hissetmek için yeterli , okuduklarım, bildiklerim bile olsa .

Bir de şu notu düşeyim , 

hala üzerinden atlamak isteyen onca kişi olmasına rağmen, başını eğmeyen tek kişi O gözümde.




18 Eylül 2017 Pazartesi

MIRANDA'NIN GÜLÜŞÜ -JUDITH MICHAEL


Çeviri: Füsun DOBRA
394 Sayfa

"İnsan kendini anlamayan kişilerle uğraşmaktansa yalnız kalmayı yeğler ."

"Hepimiz hayal kırıklığına uğrar , sevdiklerimizi kaybederiz ; bazen bu acı diner, bazen dinmez, gene de bir yolunu bulur yeni bir yaşam kurarız .Belki umduğumuzdan değişik bir yaşamdır , ama hayal ettiğimizden kötü olması gerekmez."


Bu kitap elime büyük ihtimalle bir takas neticesinde geçti.

Çünkü ne kitap ne de yazar hakkında bir şey biliyorum.

Orta yaşlarda Amerikalı bir kadın ile Çinli bir adamın aşkını anlatıyor.

Buraya kadar hiçbir sorun yok , kitaba başlıyorum kadın Çin'e geliyor ve Çin anlatılmaya başlanıyor , ben merak ediyorum .

Adamla tanışıyor , pazara gidiyor , çarşıya bakıyor , Amerika'lı biri ne kadar beğenirse o kadar beğeniyor(!) Çin'i. 

O beğenmedikçe ben daha çok ilgileniyorum Çin ile.

Bir blogger arkadaşım Çin'le ilgili görüşlerini (genelde olumsuz) esprili ve harika bir dille anlatmış bayıla bayıla okumuştum. Ama dur ya bu ülkede neredeymiş dememiştim (Çin'in nerede olduğunu bilmediğimden değil, merak etmedim anlamında)

Kore dizilerine merak sardığım yıl , 1-2 Çin filmi de izlemiş ama ülkeyi yine merak etmemiştim.

1 tane sevdiğim Çin'de geçen film var fakat orada İngilizce konuşuyorlar diye sadece diyalogları önemsemiştim.

Bahsettiğim şey Çin Seddi , Konfiçyüs , Du Fu  değil , onları zaten duyduk , bahsettiğim şey Çin'de yaşam.


Fakat kitabı okudukça kafayı sıyırıyorum , belki kitapla alakalı  belki değil bilmiyorum , anlatılan tutkulu bir aşk , bir de Çin'deki olumsuzluklar , tek olumlu şey kadının yiyebildiği yemekler ama ben deli gibi Çin'le ilgili daha fazla okumak , Çin'e dair bilgi edinmek istiyorum.

O hırsla kitabın bitmesine 50 sayfa kala kitabı kenara bıraktım , aldım elime bilgisayarımı, internette dolanmaya başladım , internet sonu olmayan bir şey olduğundan , Çin'le başlayan yolculuğum hafif bir Mısır seyahati , ardından mutlaka bir parça Osmanlı tarihi derken bir günü yedim , kitabı bitirmek ertesi güne kaldı.

Şimdi bunları niye anlattım , demem o ki , kitap okuyanları eleştirmek kolay .

Okuduğu şeyi küçümsemek muazzam bir zevk olabilir fakat şöyle bir durum var , belki de hiç umulmadık bir kitap size başka bir şeyler öğrenmenizin kapısını açıyordur. 

Belki daha fazla bilgi alabileceğiniz kitaplara yönlendiriyordur.

Belki de en umutsuz olduğunuz anda , alacağınız 1 kaşık pasiflora yerine geçiyordur.

Demem o ki insanları yargılamak kolay , anlamak zordur .

Anlamaya çalışanı bulmak ise imkansıza yakındır.

Diyeceğim o ki;
biri çıkıp ta diyebilir,
"sen Çin hakkında bir şey bilsen ne , bilmesen ne . Kitap okusan da roman okudukça bir halt öğrenebilme şansın yok."

Çok bilen insan bir şey bilmediğini bilendir . Çok bildiğini zanneden ise  hiçbir şey bilmeyen.

O sebepten çok ta takmamak lazım kim ne söylüyor ...

Mesela ben, bugün 2 yeni şey öğrendim/öğrenmeye çalıştım ve hiçbir canlıya zarar vermedim ise yetiyor o gün bana .

Kitap mı , aşk bakımından eh işte , ön yargı bakımından muazzam.

Mesela şöyle bir cümle var kitapta ki insanın "oha falan" olası geliyor ;
"Amerikalılar kimsenin hakkını yemez "




17 Eylül 2017 Pazar

Pİ - AKİLAH AZRA KOHEN



1. Basım 2015
700 Sayfa

İlk iki kitabı okuduktan sonra böyle bir kitap beklemiyordum açıkçası , Fi yi okuduktan sonra ne düşünmüşüm , ne yazmışım diye baktım ve çok erken karar vermiş olduğumu görüyorum şu an.

Çi konusunda hala aynı fikirdeyim.

Pi mi, Pi ; ilk kitapta neden Ayn Rand'a benzetmişler ki , sorusunun karşılığı.

Pi ile şunu fark ettim , bu arada Fi 'ye yazdıklarımı unutmuşum,  Atlas Silkindi 'nin kopya hali.. Hem de en karbonlusundan...

Evet , yani öyle ilham , benzetme falan değil . 

Arkadaş bu kadar mı dedirten cinsten hem de .

Tabii ki her kopya gibi karbon kağıdının izleri var üzerinde .

Bir de çemkirmişim Ayn Rand'a benzetenlere , yuh olsun bana.

Benzetmek ya da benzerliği kamufle etmek  için müthiş bir çaba harcamış , her kitap için 100'lerce sayfa , binlerce kelime harcamış . 

Sırf okuyan çakmasın diye tur üstüne tur bindirmiş. 

Ama yani hikaye Türkiye 'de geçiyor diye , ülkemizde pek kitap okunmuyor diye , okuyanlar da ne okuduğunun çok ta farkında değil diye bu kadar da olmaz ki.

Röportajlarını falan dinlemedim ama gerçekten biri Atlas Silkindi'yi sormuş mu oldukça meraktayım. Varsa bildiğiniz yorum kısmında bir zahmet beni aydınlatın :D



********************




"İnsan nasıl özgür olabilirdi , insanlık köleyken."

"Binlerce yıldır kendini rahatlatmak için kendine yalan söyleyerek evrimleşmiş beyinlerin organizmalarıydık. İşimize gelmeyen hesaplara girmemek için , bizi strese sürükleyen konularla yüzleşmemek varoluşumuzun bir parçasıydı.Kendine yalan söyleyebildiği için kendine katlanabiliyordu insan."

"Herhangi bir  duyguyu hissetmeyecek kadar aptallaşıp bedenlerini televizyonlara teslim ediyorlar.Dizilerde yaşıyor , filmlerde hayat buluyor , aktör ve aktrislere aşık oluyor , televizyona çıkan herkesi adam yerine koyuyor ve kitap okumaya çalışınca da hemen uyuyuveriyorlar."

"Korkuyla şekillenmiş aileler çocuklarının kendilerinden büyüyüp yabancılaşmasını engellemek için , en ilkel haliyle , bilgiden  uzak tutuyorlardı yavrularını , kendilerini geliştirip yavrularına yetişmek yerine yavrularını engellemekti cehalet."

"İyiyi dışlamak , akıllıyı ezmek , fark edeni aşağılamak , umursayanı aptal saymak evrimsizliğin ilk tepkileriydi."

"Eski bir inanışa göre, kişi dünyadaki yolculuğunu tamamladığında cennet ile cehennem arasında kendini ayna karşısında bulurmuş. Bu ayna o kişinin, dünyada geçirdiği süre boyunca , her konuda olabileceği , ulaşabileceği en yüksek potansiyeli sunarmış ona ve ruh , olabileceği en iyi versiyonuyla , olmayı seçtiği versiyonu öyle netlikle görürmüş ki aynada, olabilecekken olmadığı şeylerin , yani dolduramadığı potansiyelin pişmanlığı içine işlermiş. İşte o pişmanlık ruhun cehennemiymiş..."

"Neye inanırsanız inanın , tüm inançlar , tüm felsefeler, ideolojiler , düşünceler , fikirler kişiye olabileceği en iyi versiyonu bulabilmesinde yardım etsin diye dünyaya yerleştirilmiş araçlardır. Siz olabileceğiniz en iyi halinize dönüşmeyi bir kenara bırakıp hanginizin aracı daha iyi diye kavgaya girişirseniz bırakın potansiyelinizi doldurmayı , kişi bile olamazsınız. Pişmanlığınız hayatınız olur..."

14 Eylül 2017 Perşembe

AZADE-FAZİLE AŞAR AYDINALP /ÇEKİLİŞ



1. Baskı 2017
112 Sayfa

"İlla ki kimlik kaygısı taşıyacaksa insan , insan kimliğine gerçek manada sahip olup olmadığının kaygısını taşımalı."

"Gece bütün işleri bitirince kahve veya çayın eşliğinde yeni bir arkadaş alıyorum kitaplığımın rafından. Ben onu okuyorum o ise benim içimi...Zararsız , iftirasız , acılara dilsiz , gülüşlere ortak nice kitap arkadaşımla yaşıyorum."

*********

Kitap, hediye gelenlerden biri.

Eskiden , gençken bu tür hikayeleri daha bir şevkle okuyormuşum , onu fark ettim.

Manevi duyguları , dünyevi duyguların önüne alan hikayelerden bahsediyorum.

Hikayeyi beğendim ama reel hayatta gerçekleşmesi çok ta mümkün olmayan sahneleri olması sebebiyle azıcık hayali buldum.

Yazar Türk Dili ve Edebiyatı okuyormuş, Divan Edebiyatı etkisi hemen hissediliyor kitapta.

Edebi değeri tartışılır ama o ayrı.

Dediğim gibi hikayeyi sevsem de bazı haller ya olmalı ya da hiç o satırlarda yer almamalı diye düşündüm.

Bir de  yazım hataları oldukça fazla geldi , "o de'lerin hepsini ayrı yazmayacaktınız" diyesi geliyor insanın.

Yazarın ilk kitabı olduğunu düşünüyorum , o sebepten zamanla daha da oturması beklenebilir tarzının.

Çekilişle hediye edeceğim  kitabı,   bu postun altına mail adresinizi yazarak çekilişe katılabilirsiniz .


 19 Eylül Salı günü çekilişi sonlandıracağım :)


Keyifli okumalar olsun.



Arkadaşlar çekiliş sonucunda kazanan arkadaşım 
tebrik eder, keyifli okumalar dilerim.

12 Eylül 2017 Salı

HAYATIN KAYNAĞI, MANASI VE HAYSİYETİ EGO-AYN RAND

Çeviri:Şerif YILDIZ
1. Baskı 2003
65 Sayfa

"Kesin olarak bildiğimiz tek şey , bilebileceğimiz her şeyi bilmek arzusunu içimizde şiddetle taşıdığımızdır."

Yevgeni Zamyatin'inin Biz romanından etkilenen bir diğer kişi de Rand 'dır.

Özellikle bu kitabında , Biz'den izler görmeniz olası.

Rand 'ın söylemlerini sevemesem de yazdıklarını harika  buluyorum.

Özellikle paylaşımcı rejimlerin karşısında olduğu, yazarın anlatmak istediği şeyin farklı olduğunu , yaratıcılığın onun için çok önemli olduğunu , insanların Ben'i bulması gerektiğini savunduğunu düşünüyorum.

Açıkçası yaşadığımız şu dünyada , artık elimizde uygulayabileceğimiz başarılı rejim alternatifi kalmadığını bu anlamda bir miktar yaratıcılığa ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum.

Çalışanın da çalışmayanın da geçebildiği eğitim sistemimizle , çalışanın da çalışmayanın da aynı ücreti aldığı kurumlarımızla, iş yapmanın değil arkası olanın değer gördüğü sosyal adaletimizle , emekçinin değil aradaki mekanizmanın  karı aldığı uygulamalarımızla bizden artık çok bir şey olmayacağı kesinleşmiştir.

Bu düzene hangi rejimi uygulasan , dikiş tutmayacaktır.

Ve en nihayetinde yeni devrimlere ihtiyaç vardır .

Ya da John Galt kim?

Bu arada 65 sayfa olduğuna bakmayın çok 400-800 sayfalık kitapları cebinden çıkarır bu distopyadan ütopyaya geçiş hikayesi:)


10 Eylül 2017 Pazar

SAFİR MAVİ - KERSTIN GIER


Çeviri:Firuzan GÜRBÜZ
2. Basım 2014
365 Sayfa

"Kibirli kişi kendine fazla değer biçer."

İlk kitabı Yakut Kırmızı'yı okuduktan  sonra çok ta bekletmemek adına 2.'yi okuyuverdim zira çok kolay okunuyor .

Bu hikaye kendini bana fena halde sevdiriyor.

Yine İngiltere , balolar , malikaneler , peruklar ,fraklar falan :D

Sevilesi bir ergen kitabı :D



8 Eylül 2017 Cuma

YOLCU- ERIN BOWMAN

Çeviri:Gamze BULUT
1. Basım 2017
351 Sayfa

"Kin tutmanın aptalca olduğunu biliyordum ama hiçbir zaman affeden biri olmamıştım."

İlk kitaptan sonra hemen bitsin diyerek ve sıcaklarda hızlansın artık okumalarım umuduyla okunan ,tarafımdan  sevilen , kolay okunur , kolay anlaşılır ve keyifli vakit geçirtir kategorisine dahil ettiğim bir Kerem kitabıdır.

Kendisine teşekkür ediyorum ,

ergenlerin ne okuduğunu bir daha gösterip , yeniden mutlu olmama vesile olduğu için .


5 Eylül 2017 Salı

TIFFANY'DE KAHVALTI -TRUMAN CAPOTE

Çeviri:Meral ALAKUŞ
1. Baskı 2008
5. Baskı 2017
125 Sayfa

"Güzel bir sabah uyanıp da Tiffany'de kahvaltı ettiğim zaman bile yine kendim olmak isterim."

"Ben gerek kendimin gerek benim olacak her şey ait olduğu yeri buluncaya dek hiçbir şeye sahip olmak istemiyorum . Henüz bu yerin de nerede olduğunu bilmiyorum. Ama bu yerin nasıl bir yer olduğunu biliyorum."

Kitabı yeğenden tırtıkladım :D

Malum efsane bir okunma oranı hatta daha da fazlasıyla izlenen bir filmi var.

Kitabı sevdiğimi fakat filmini sevmediğimi net olarak belirtmeliyim.

Kitapla uyuşmayan çok yeri olduğunu görmek , filmden soğutuyor insanı.

Her sayfayı çekemezsin ama , olayların akışını  ya da sıralamasını da değiştiremezsin zannederim.

Yine de herkesçe bilinen bir mevzuya fransız kalmamaktan ötürü rahatım.

Okundu , bitti.




3 Eylül 2017 Pazar

BEŞ PARASIZDIM VE KATİLİMİ ARIYORDUM -DERVİŞ ŞENTEKİN

1. Basım 2014
2. Basım 2014
236 Sayfa

"Oysa elinde kılıcınla ölmüyorsan o ömrü yaşamamışsın demektir."

"Susarak katlanıyoruz her mutsuzluğa."



Kitabın seri olduğunu , 2. kitap olduğunu bilmeden aldım.

2. kitap diye de okumak istemedim, konu bütünlüğüne hakim olamamaktan korktum, sonra geçenlerde bir gün biri anlama sıkıntısı çekmezsin deyince , okunacak kitaplarımın  arasına yeniden girdi.

Fakat  olumsuz yorumlara denk geldiğim her defasında erteledim.

Ön yargılarımın kurbanı olduğum bir kitap daha .

Kitap polisiye , hem de iyi bir polisiye.

Hatta seri keşke devam etmiş olsa da gidip hemen devamını okusam diye düşündüm.

Çünkü bu hikaye uzayabilir.

Çok ta güzel uzar hem .

Siz de ön yargılarınızı kırın ve bir fırsat verin derim :D