Eskiden Çok
Eskiden
"Komiser
Kostas ve eşi Adriani'yle zoraki tatile gelmiştir. Tatilin amacı, kızının ani
nikahıyla yaşanan gerginliği unutmaktır.
İstanbul'u
gezerken yazar Vasilyadis ile tanışır. Vasilyadis ondan yardım ister. Çocukken
ona bakan Maria Hambu -şimdi 90 yaşındadır- Hambena'dan haber alamamaktadır.
Komiser Kostas
her ne kadar karışmak istemese de olaylar yine onu bulur.
Komiser Kostas ve
Türk polisi Murat, Maria Hambu'nun peşine düşer.
Cinayette ki suç
aleti: Bir tepsi peynirli börektir.
İşin ilginci;
kimine minnet duygusu ile af dilemek için pişer. Kimine de yaptığı haksızlık ve
kötülüklerin karşılığını vermek üzere pişer.
Peki, iki polis
" Maria Hambu'yu yakalayabilecek mi?"
Kitabı okurken
dört mevsim gibi duygudan duyguya geçiyorsunuz.
Baştan sona çok
iyi bir kurguya sahip. Yazara olduğu kadar çevirmene de şapka çıkarıyorum.
Kitapta:
Yazar, Türk Yunan
halkının benzer yanlarını espriye vurmuş. Kimi zaman da şaşırmış. Bu arada
Petros Markaris Heybeliada'da doğmuş.
"Bütün büyük
bulvarlara Atatürk'ün ismi verilmiş. Yunanistan'da Venizelos'un ismi var.
Türkler de Yunanlılar da aynı şeyi yapıyor."
Anne baba ve
çocuk ilişkisinden; din faktörünün hayatı nasıl etkilediğini görüyoruz.
Kızı kilise
nikahı yapmadığı için; eşi başta olmak üzere damadın ailesiyle yaşanan
gerginlik... Kendisinin dahi kilise nikahını aslında önemsediğini farkeder.
Kızına karşı yaşadığı kırgınlıkla karışık kızgınlığını... Peki kızıyla bu
durumu çözüyorlar mı?
6-7 Eylül olayları sonrasında, İstanbul'da
yaşayan Rum cemaatinin kendi içlerinde ki ilişkiler.
Anavatana
dönenlerle kalanlar arasındaki duygu durumları.
Yazar, bence çok
güzel bir özeleştiri yapıyor.
Yunanistan'a dönen Rumlar'ın -Bayan Muratoğlu-
üzerinden yaşadıkları "iki arada bir derede kalma" duygusunu
anlıyorsunuz.
Türk polisi
Murat, başka bir ülkede yaşamanın verdiği "garipliği-azınlık olmayı"
anlatır. Kendisi Almanya'da büyümüştür.
Bu koşturma
esnasında, Murat'ın ailesiyle kurulan aile dostluğu.
Savaş, çatışma
veya ekonomik göçlerin insan ruhunda açtığı yaraları. Çocuklarda belki de ömür
boyu süren onarılamayan ruhen ve bedenen çekilen acı..
Maria Hambu da
olduğu gibi haksızlıkları kabullenememekle gelen öfkenin dışavurumu...
"Sonunda ne
oluyor?" diyenlere:
"Orada sanki
ben de vardım." diyeceğim.
İki polisin ne yaptığını öğrenmek isteyenler
sahafların altını üstünü getirecek.
Yazarla tanışma
vesile olan -ramazan76- Ramazan Bey'dir. Kendisi, instagramda kitap ağacı
polisiye kitaplar grubundadır.
Bana Markaris'in kitaplarından yollamayarak;
üç dört ay İzmir sahaflarını tavaf
etmemi sağladı. Üç kitabını buldum.
Dilerim ki
"Eskiden Çok Eskiden" yeniden basılır. Birbirine benzeyen, Türk ve
Yunan halkları arasında edebiyat sayesinde gönül bağları kurulsun.
Beni konuk
eden arkadaşıma teşekkür ederim. Herkese
keyifli ve kitaplı günler diliyorum.
Sevgili Bahçeperim, zaten takibimde olan blog arkadaşlarımdan, kitap çok ilginçmiş gerçekten. Yunanlılarla gerçekten çok benziyoruz, her şeyimiz benziyor. E, komşuyuz, içiçe yüzyıllarca yaşamışız, genlerimiz bile karışmıştır. :)))Çok teşekkürler...
YanıtlaSilbücürükveben,
SilBahçeperim harika biri , çok tatlı :D
Kitap çok güzel, tavsiye için de teşekkür ederim :)
YanıtlaSilEmre Bozkuş,
Silseversin zannederim :)
Petros Markaris yeniden yayınlamaya başlamış. Keşke, ilk basılan kitabı bu olsaydı. Kitabı okuyanlar olursa, sonunda kendilerini o ortamda buldular mı? Lütfen yanıtlasın.
YanıtlaSilDikkat: Bir tepsi börek, hem bir ceza hem de ödül olabilir. Hamburg ile iyi geçinin. ;)
bahçe perim ,
Silokunacak zamanı var , görürsen ben unutmuş bile olsam ben demiştim der misin :D
Eylemciğim, blogunda beni konuk ettiğin için teşekkür ederim. Gerçi biz çok güzel bir dostluk kurduk. Sevgilerimle. 💕💕💕
YanıtlaSilbahçeperim ,
Silcanımsın , zevkle, ne zaman istersen her zaman , benim bloğum senin blogun :D