31 Aralık 2015 Perşembe

2015 BİLANÇO



Klasik yıl sonu dökümümdür:D Eski yıllarda neler yaptığıma bakmak isterseniz

2014 BİLAÇO

2011 BİLANÇO
2015'e girerken elimde okunmayı bekleyen kitaplar

Fotoğraftaki kitaplardan 90 tanesini okuyarak son 5 yılda en az kitabı okumuş oldum 2015'te.


Geçen yıl , önceki yıllardaki hedefime ulaşmış olduğumdan bir miktar boşlamış olabilirim kitap okumayı :D

2014 yılında 40,350 sayfa okumuşken bu yıl neredeyse yarısı kadar ;
24,985 sayfa okumuşum.

Günlük ortalama 68 sayfa :(

2016 'dan daha çok kitap mı istesem , okuma şevkimin ve düzenimin geri gelmesini mi bilemedim.

Aslında 2016'dan ilk olarak sağlık, sonra da ülkem ve dünya adına barış diliyorum.

2016 çocukların ölmediği bir yıl olsun.





1.HEP SENİ BEKLEDİM- JENNIFER L. ARMENTROUT

5-BİR MANİNİZ YOKSA ANNEMLER SİZE GELECEK- AYFER TUNÇ










































30 Aralık 2015 Çarşamba

90-SEYYAH- TERRY HAYES

Çeviri :İlke AFACAN 
1. Basım 2015
445 Sayfa

"Kimse cinayet işlediği için tutuklanmaz , planlarını iyi yapamadıkları için tutuklanırlar."

2015'in son kitabı.

Az sonra sene sonu dökümünü yapmaya başlayacağım , bu kitap için söyleyebileceğim şey; hakkında yapılan bütün yorumları hak ediyor, aldığı bütün ödülleri de öyle .

Devam kitabı da var.

İkincisi elimde olsa bir dakika bile düşünmeden başlardım.

Harika bir kurgu.

İçinde Arap ülkeleri ve  Türkiye hakkında bizim için acı ama gerçek tespitler var.

Okurken kızıyor ama gerçek olduğunu yadsıyamıyorsunuz.

İkinci kitap Türkiye'de geçecek muhtemelen, bu sadece giriş kısmı gibi romanın.

Evet biraz uzun bir giriş fakat kesinlikle sıkıcı değil.

Su gibi akıyor.

Kitap bitmesin diye çok uğraşmama rağmen , bitti.

Yakın tarih içeren kurgulara bayılıyorum ben :D




89-HERKES YALNIZ -ONUR CAYMAZ


1. Basım 2015
162 Sayfa


Aşağıya bir kaç satır yazacağım kitaptan .

Bir de şarkı paylaşacağım , adı geçen .

Keşkelerimden biri oldu Onur Caymaz , etkilendiklerimden , bugüne kadar okumadığım için fena halde pişman olduklarımdan.

Eminim vazgeçilmezlerimden de olacak , ilk kitabı lakin tanışıklığımız derin dostluğa dönüşecek , hissediyorum.

Bu kitap bitti ama hayranlığım yeni ...


******************



 "Kimin gücü yok demek istiyorsun yani sayın yazar?Demek istemeden mi yazıyorsun yoksa.Öyle yazı mı yazılır.Derdi olmayan insan niçin oturur da kağıda dağılır."

"Derdim var diye, öğreneyim diye , biraz daha sevmek için yazacaktım , sevilmek için ...Yalnız yaşanmıyor.Üstelik bilmek sadece yazarın değil , okuyanların da işi."


"İnsanın çocukken sevinci bitmez, bulur ve saklar, içindeki ses canlı yayındadır insanın çocukken, büyüyünce duyulansa bant kaydıdır sadace."


"Gözleri yaşlanmıyor insanın, ne görürse görsün aynı kalıyor."

"Gömülmektir belki aşk neden olmasın, birinin avuçlarına ...Ne çok dokundun , ne çok sindin her yerime , bunca insana rağmen sen kaldın bende.Aşk geriye kalandı belki de..."

"Hikayemi bitirdiğimde anlamıştım: Biz vahşiler için sonsuzdu aşk; sonsuz iyilik, sadece birinin sonsuz iyiliğini istemekti."

"İyileşince çekip gidiyorlardı .Herkes gidiyordu.Yemeğini yiyen , işini bitiren, sevgisi eksilen..."

"Fakat aşk basit: sen çok sevmiştin , o sevmedi."

Hatıramıza yağar en çok kar .Başka hayat olur hatıra .Aşka yağar, çünkü aşk iyi kar tutar."

"İnsan yaşlandıkça dostları ölüyor, büyümek ölüme ilişmek olmalı ; ölüm ne çok insanı büyütüyor..."

"İnsanın gençken katlanamadığı ; büyüyünce ilk alıştığı şey samimiyetin yokluğu..."

88-ÜTOPYA-THOMAS MORE

Çeviri:Çiğdem DÜRÜŞKEN
1. Basım 2014
242 Sayfa



"Birisi zevküsefa içinde yaşam sürerken çevresindeki insanlar inim inim inliyor , feryat figan ediyorsa , bunun adına krallık değil , hapishane gardiyanlığı denir."

"İşin doğrusu , sevgili More, yüreğimden geçeni söylemem gerekirse , özel mülkiyetin söz konusu olduğu ve her şeyin parayla ölçüldüğü yerde toplumun adil bir şekilde yönetilmesi ya da refaha kavuşması imkansız görünüyor bana , tabii adil bir şekilde yönetilmekten kötülerin en iyi yaşama biçimlerine sahip olmasını anlamıyorsan ya da refah içinde yaşamaktan her şeyin birkaç kişinin arasında paylaştırılmasını anlamıyorsan."


"Çünkü insanlar çeşitli ünvanlar altında her şeyi var güçleriyle kendilerine yonttukları sürece , ortadaki mal ne kadar çok olursa olsun hepsi ancak birkaç kişi arasında bölüştürülür , kalanlar açlığa terk edilir."

"Ütopyalılar delilere aşırı düşkündür. Onlara göre bu tür insanların aşağılanması çok büyük ayıptır, hatta öyle ki delilikten haz alınmasını bile makul karşılarlar.Çünkü böyle bir hazzın delilere çok büyük yararı olacağını düşünürler .Onların söylediklerine ya da yaptıklarına gülemeyecek kadar katı ve donuk bir insana hiç birini asla emanet etmezler , çünkü böyle bir insanın delilere karşı yeterince şefkat gösteremeyeceğinden endişe duyarlar, öyle ya delilerin tek iyi yanı varsa , o da insanı neşelendirmesidir ama bu özelliklerinden bile yararlanmasını bilmeyen bir insanın onlara bir hayrı dokunmayacağı zaten açıktır."

"Ütopya'da mevki hırsına kapılan insanlar bir ömür de geçse hırs yaptıkları bu mevkilere asla ulaşamazlar ."

"Savaşı tamamen hayvani bir şey olarak görüyorlar, ama savaşmaya insan kadar düşkün bir canlının olmaması da kanlarını donduruyor.Bu konuda neredeyse dünyanın bütün ülkelerinin geleneğine aykırı olarak , savaşta kazanılan onur kadar onursuz başka bir şeyin olamayacağını belirtiyorlar."

"Kibir için zenginliğin ölçüsü kendisinin neye sahip olduğu değil, başkalarının neye sahip olmadığıdır."

29 Aralık 2015 Salı

87-TEHANU- URSULA K. LE GUIN


Çeviri : Çiğdem Erkal İPEK
1. Basım 1996
215 Sayfa


"Birbirlerine çok benziyorlardı da tamamen farklıydılar; 

gömülü bir taş ile yükseklerde süzülen bir kuş kadar farklı."

*******************

Basım yılının 96 olması, kitabı sahaflardan almış olduğumun göstergesi.

Yerdeniz serisinin 4. kitabı, bu kitabı 3. kitaptan10 yıl sonra yazmış yazar.

Aslında 3'leme olarak kalsa daha mı iyi olacakmış , sorusuna;
 sanırım 5. kitabı da okuduğum zaman karar verebileceğim.

Ged ile çıktığımız yolculuğa , Tenar ile devam ediyoruz.

Yazım; üslup olarak ta , bana geçirdiği hisler bakımından da ilk 3'ten farklı .

Yazarın verdiği 10 yıllık ara çok belirgin geldi bana.

Diğer kitaplarını daha yavaş okumak zorunda kalmıştım .

Bu daha masalımsı ya da kolay anlaşılır .

Üzerinde düşünülecek çok şey yok , her şey açık ve net anlatılmış. 

İlk 2 kitabın verdiği keyfi diğerleri veremedi , bu net.

Bir de Tehanu 'yu o kadar çok görmüştüm ki sanalda, tek kitap zannına kapılmış,Mülksüzler'i bitirdiğim dönemde görüp düşünmeden edinmiş  ve seri olduğunu o zaman öğrenmiştim .

Bana hep tek kitap izlenimi vermişti oysa.

Bir de o kadar çok anlatılması ,özellikle seriden değil de Tehanu'dan bahsedilmesi , beklentimi çok yükseltmiş te olabilir.

Yazarın bütün kitaplarını okumadım fakat okuduklarım içinde farklı olan , okuyun mutlaka dediğim kitap ;

Mülksüzler.

Neden diye sorsanız cevap veremeyebilirim  ama o kitap beni çok fazla etkilemişti.

Herkese aynı gelecek diye bir şey yok tabii.

Mevzuyu çok dağıttım , serinin 4. kitabını EPİCHAN ile okuduk .

Ya da okumaya karar verdik diyelim , O maşallah ilk gün daha bitirmiş te , beni mahcup etmemek adına son güne kadar bir şey söylememiş :D 

Ben de son gün olarak bir gün seçtiğimizden , o güne kadar bitirmemek için direndim :D.

Birlikte okuma/izleme olayını da bir türlü yapamıyorum , itiraf ediyorum.

Yine de kendisine çok teşekkür ediyorum , sanırım O'nun blogunda göremeyeceksiniz bu kitabı ama mutlaka bloguna göz atın , mutlaka  size göre de bir tanıtımı vardır diye düşünüyorum.

Epichan , benim kronolojik okumalarına , ya da okumalarındaki sisteme hayran olduğum bloggerlardan biri .

Belki de  O'nun kadar teknik okuyan ya da okuma tekniği olan tanıdığım başka blogger olmayabilir.

Saygılar sunuyorum kendisine , beni kaile alıp , birlikte kitap okumayı önermesi bile büyük onur benim için.






27 Aralık 2015 Pazar

86-YILLAR SONRA - İPEK ONGUN


BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ 11
1. Basım 2014
330 Sayfa




Artık herkes tarafından kabul edilmelidir ki bir nesil İpek Ongun ve O'nun Serra 'sı ile büyüdü.


Ben genelde okuldaki ya da ilçedeki/ildeki kütüphanenin müdavimiydim.

O zamanlar bu tarz popüler kitapları kütüphanede bulmanın imkanı olmadığından yerli /yabancı klasikler ile kitap açlığımı doyurmaya çalışırdım.


Lise boyunca 2. el kitaplarla okudum.

Kendi kitaplarımızı yarı fiyatına satar , bir üst sınıfın kitaplarını yarı fiyatına satın alırdık biz.


Mali durumu çok iyi olan arkadaşlarımın da aynı hareketi yaptığına defaatle şahit olmuşumdur.

Evlendikten sonra eşim "kitap satılır mı , ne enteresanmışsınız "demişti.

Belki küçük çevre , yetişme tarzı adı neyse artık ama biz böyleydik , belki de bu sebepten İpek Ongun kitaplarıyla tanışamadık pek çoğumuz Serra'nın yaşlarında.

Evlenip , tekrar deli gibi kitaplara sardığım bir dönemde sırf o zamanlara inat edinmiştim bir-iki kitabını.

O zamanlar çok büyük hevesle okuduğum bu seriden , tekrar elime aldığım olmamış hiç.

Aradan yıllar geçmiş .

Geçenlerde yeğen 12. kitabı görüp 11'i okumadığını fark edip edinmişti , Yıllar Sonra'yı. 

Sanırım 1 gün bile dolmadan bitirdi .

Sonra da "bu kitabı okuyan birini bulsam da konuşsam , yok ki çevremde okuyan" gibi bazı damar sözlerle bık bık etrafımda gezinmeye başladı.

Ben de onun okurkenki hallerine kanıp , dayanamadım;
 "ver bari "dedim, tamam tamam 

Serra ne alemde diye merak ta etmiyor değildim :D

Yeğen okurken sürekli kıkırdıyordu.

Ben kitabı hep gözlerim dolarak okudum .

Sanırım kuşak farkı dedikleri şey , tam da bu.

Bu kitapta Serra'nın kızının günlükleri var , arada bir iki de Serra'dan sayfalar.

Hoş bir geriye dönüş oldu benim için.

Serra'yı şimdi okumak, ne kadar değişmiş olduğumu gösterdi bir kez daha.

Not: İpek Hanım da  "bu son" demesin artık lütfen, belli ki gelmeyecek bu serinin sonu yaşadığı müddetçe.

Sevgiyle...



25 Aralık 2015 Cuma

85-UMUDUNU ASLA KAYBETME - ONUR OKALAN

1. Baskı 2014
144 Sayfa

"Bugün dostunmuş gibi yanında duranlar yarın yaşanan tüm güzellikleri unutup gidiyor."

***************************

Tamamen tesadüf eseri elime geçti kitap.

En başından anlatmak lazım ama baştan uyarıyorum sıkılmanız muhtemel.

Hikayemle ilgilenmeyip, kitaptan haber almak  isteyenler ,  kırmızı ile yazılan kısımları görmezden gelsinler .

33 yaşında ve yüzemeyen bir balık olduğumu belki zirilyon kere söylemiş/yazmışımdır.

İstanbul'a gelmeden daha Kerem'in "ben spor yapmak istiyorum , vücut çalışmak istiyorum" gibi söylemleri oluyordu.

Fakat gym için yaşının küçük olduğunu düşündüğümden , "İstanbul'a gidersek , bakalım bir gidelim de , ay aman yerleşiyoruz bir dur " diyerek bu zamana kadar erteledim.

Sonra taşınma telaşı falan azalınca Kerem yine aynı istekleri dile getirdi.

Ben de biraz nette araştırınca , gym yapmanın bir yaş sınırı olduğunu ,  ergenlik dönemindeki çocukların yapmasının çok uygun olmadığını okuyunca ,bir- iki uzman da bunu teyit edince , Kerem el mahkum vazgeçti bu isteğinden.

Fakat bir şey yapacak yani duramıyor çocuk :D 

Evimizin yakınında kapalı yüzme havuzu da olan bir spor salonu var , yüzmek gerçekten pek çok spor ile çalıştırma fırsatı bulamayacağınız kadar çok kasınızı çalışıtırıyor.

Konsantrasyon , nefes gibi dengeleri de geliştirme konusunda harika bir spor.

Kerem 'den yüzme için okeyi alınca konuşmaya gittim , fakat yaş 14 olunca mecburen bir ebeveyn ile kayıt yapabileceklerini , ebeveyn olmadan tek başına yüzmesine de izin veremeyeceklerini öğrendik.

Spor deyince bizim ailede yan çizen ben olurum .

O sebepten eşime sen git dedim hatta bir hayli de ısrar ettim .

Olmadı.

"Madem havuza gidilecek , artık o yüzme öğrenilecek"  şeklinde gelen talimatla , kendimi hem suda hem de  Aysun Hoca'nın karşısında buldum.

Kerem yüzüyor, ben titriyorum.

Kerem yüzüyor , ben korkuyorum .

Kerem yüzüyor , ben çalışıyorum.

 8 ders sonunda en azından sudan korkmamayı öğrendim :D


Fakat bu kadar zamanda bile Hoca'mla kitap muhabbeti yapmaktan geri kalmadım.

Zaten kitapları anlatacağım kadar yüzmeye çalışsaydım , kesin şimdi kurbağalıyordum :D

Yine Aysun Hoca'yla kitap  muhabbeti yaparken , Onur Okalan'ı tanıyıp tanımadığımı sordu .

Ve kitabından bahsetti .

Hatta üşenmedi derslerden birinde yanında getirdi.

İyi de oldu .

Kitabı aldığım günün ertesinde kitap bitmişti.

Aslında kitabı okumadım da izledim sanki .

Şimdiki zamanlarda geçen hikayede ; genç insanların hayatlarındaki karar anları ve bazen de yaşamın onlara getirdikleri ile yüzleşmelerinin öyküsü anlatılmakta.

Umudunu Asla Kaybetme, daha önce senaryo yazarlığı da yapmış genç yazarımızın 2. kitabıymış.

Yaşı o kadar genç ki;  ileride çok güzel işler yapıp , çok etkili satırlara imza atacağına inanıyorum

ve

hangi meslekle uğraşırsa uğraşsın ama yazmaktan asla vazgeçmesin umuyorum.