27 Şubat 2015 Cuma

18-KİTAP EVİ - ENİS BATUR

1. Baskı 2014
2. Baskı 2014
132 Sayfa

Benim 2. Enis Batur okuyuşum. Ne kadar ağlasam da kar etmeyecek biliyorum ancak yazarla çok geç tanışmışım.

Hayır hiç mi görmedim , hiç mi duymadım ya da neden.

Hem de bu kadar çok yazarken.

Neyse ah etmek faydasız, Enis Batur okumalarım sürecek zannımca:D

Kitap zaten bolca okunmuş ve bloglarda paylaşılmış.

Ben en çok roman diye kategorize edildiğinden kitap , konu itibarı ile de  başkarakter bir yazar olduğundan Enis Bey'in fikirleri olabilir mi bunlar yoksa yarattığı karaktere has mıdır bu düşünceler  ikileminde okudum .

Çok okuyan ve yazan bir adama , bilinmeyen biri tarafından bırakılan mirastan söz edilmekte.

Gerçi bloggerlar yazmış ama bakmadıysanız ve okumadıysanız , bundan sonrası için yazacağım her şey özeti gibi olur kitabın o sebepten hiç bir şey yazmıyorum.

Kitapseverlerin keyfine vara vara okuyabileceği, sayfa sayısına aldanmayın , hemen bitirilemeyen bir kitap olarak aklınızda kalacak.



Ve tabi yine bir sürü cümle altı çizilesi...

Belki de sizi anlatan....


***************

"Bir kitaptan öbürüne ilerlerken , her kitabın bir bölümünden öbürüne geçişte denetimi elimde tuttuğum izlenimi doğsa bile , doğru değildir bu: Birçok etmen devrededir, sıranın sırrında , pek azını istem yoluyla yönlendirebilir , çoğunlukla kendinizi akışa bırakırsınız.Tek önemli avuntu kaynağınız ,yaşadıklarınızın sırasıyla yazdıklarınızınkini çakıştırmak zorunda kalmayacağınızı bilmenizdir."

"Gerçek kitap tutkununun merakına ket vurma, önüne açılan küçük evrenin ortasına dalma isteğini erteleme olanağı yoktur. Sıra tanımaz bu tutku sıraya koymayı bilmez .Kitap dünyasında , yalnızca yazmanın sırası vardır."

"Hayatım kitapların arasında, ortasında geçti. Birkaçını yazdım , bir çoğunu yaptım , daha çoğunu okudum, okumak için edindim, sayfalarını karıştırdım, evimin duvarlarını kaplamalarından zamanla bir tür güvence duygusu yonttum."

"Bugüne dek, ne yazdığım kitapların ya da onlardan birinin, ne de okuduklarımın ya da onlardan birinin insan yaşamını değiştirebileceğine inandım.İlki için kişioğlunun kibirle alıklığı , ikincisi içinse inançla alıklığı buluşturması yeterlidir."

"Bütün evren kenarda durur, okurken.Bir kitabın sayfaları arasına daldığınızda , ötekiler, sesleri ve sözleriyle kaybolurlar.Aydınlık , ılıman, korunaklı bir diyardasınızdır; karanlık, sert, ürkütücü bir yazının harfleri gözünüzün önünden akıyor olsa bile . Ondandır , ışığınızı söndürüp başınızı yastığa koyduğunuzda, sizi kuşatan gerçek dünyanın yerini daha gerçek bir dünyanın alacağını bilirsiniz.Böyle okumamışsanız hiç, siz henüz yaşamamışsınız demektir."

"Bizim gibiler , çok genç yaştan başlayarak kendilerini yazının tılsımına inandıranlar, kitaplardan oluşan bir dayanak noktası yaratmıştık kendimize, ondan bir biçimde yoksun kalsak sonsuz bir boşluğa yuvarlanacak, uzayda kaybolan astronotlara dönüşecektik. Nasıl geçerdi günler, aylar, yollar kitapsız? İpin ucunu kaçırmaz , hastalanmaz, yanmaz mıydık?"

25 Şubat 2015 Çarşamba

17-KORKMA BEN VARIM- MURAT MENTEŞ

1.-6. Baskı 2009-2011
9. Baskı 2012
424 Sayfa



Korkma Ben Varım bitti, beni de bitirdi.

Edebiyatta bazı zamanları kapsayan akımlar vardır.

Dünya da , Türkiye de bu akımlardan etkilenir.

Bir de şu aralar  çok ta kategorize edemediğim bir yerli akım var .

Menteş'i de bu akıma dahil ediyorum kendimce.

İnsanları uyandırmak için yazıyorlar kanımca.

Bu akımın ismini de ben koyuyorum , 7 uyurlar.

Her ne kadar 7. isme henüz karar veremediysem de bu arkadaşların yazdıkları , özellikle yurdum insanını tutup silkelemek , üzerindeki ataletten çıkarmak , okurken kafanı kullanıyor musun sorusuna cevap bulmak üzerine kurulmuş gibi sanki.

Bu 7 uyurlar ama insanları uyandırırlar, akımına dahil olan isimler var kafamda , bilmem katılır mısınız?

1-Sezgi Kaymaz(1962) 
2-Barış Bıçakçı(1966)
3-Alper Canıgüz(1969)
4-Murat Menteş (1974)
5-Hakan Günday(1976)
6-Emrah Serbes(1981)
7-......

7.'yi de siz tamamlayın bakalım , sizler de benim gibi düşünenlerdenseniz.

Neyse gelelim kitabımıza, kitaptaki üslup Menteş üslubu .

Daha önce okuduğum 3 kitabı ile aynı yani.

Dikkatinizin dağılmasına bir an bile fırsat vermeyen kitap , aynı zamanda dikkatinizi dağıtmak için bolca anlamlı cümle , pek çok manidar isimle sınırlarınızı zorlamakta.

Ben mesela , 1 gecede bu kitabı okudum diyen arkadaşın önünde şapkamı çıkarırım .

O kadar zorluyor insanı.

Oldukça altı çizilesi (ben sayfa kenarlarına post -it yapıştırmayı tercih etsem de) cümle var .

Çizebiliyor olsam herhalde çizmeden kalacak çok satır olmazdı kitapta.

İşte o cümlelerden alıntılar var aşağıda.

Not: biliyorum kitap üzerine pek bir şey anlatamadım ama anlatılacak kitaplardan değil gerçekten , yani hissettirdikleri bile o kadar farklı ki.

********************

SYF 43- Elinizdeki kitabı okumaya devam etmeyin. Atın gitsin.Çok ciddiyim. Değerli vaktinizi daha fazla boşa harcamayın.Yazıktır. Fu denilen bu uğursuz zibidinin anlattıkları baştan sona zırva.

"Bildiğim bir şey varsa , gökyüzündeki bir kuşu köşeye sıkıştıramazsın,

bildiğim bir şey varsa , balığın etini yiyip kılçığını göle salamazsın, 

bildiğim bir şey varsa, güneşle çölün arasına giremezsin,

bildiğim bir şey varsa, bildiğim bir şey yoktu:

Beynim , kalbim, dilim tutukluk yapmıştı."

"Susuzluktan ölmüyorsanız , bardağın dolu tarafını da , boş tarafını da umursamazsınız."

"Yalnızlık , deliliğin hammaddesidir."

"Şu anda yaşayan herkes ama herkes yüz sene içinde ölecekse , neden hepimiz Grand Grave'in dokuzuncu katından atlamıyoruz?

Dünya , durup dinlenmeden kazarak birbirimizi gömdüğümüz bir mezarlıksa ...

Süremiz belirsiz , zamanımız kısıtlıysa , 

gerçekten vaktimiz var mıdır?"

"Ben Hayati Tehlike.Vicdan azabı dolu kabuslar ile adı konmamış hasretler arasındaki istikrarsız yolculuğum tam gaz sürüyor."









23 Şubat 2015 Pazartesi

16-KIŞ YOLCULUĞU- AMELIE NOTHOMB

Çeviri: Mahmut ÖZIŞIK
1. Baskı 2012
96 Sayfa


"Troya'dan beri herkes şunun farkında : öldürmek için öldürülür, yakmak için yakılır ve sonradan bunu meşrulaştırmak için uğraşılmaz."

*********

Kış Yolculuğu kitabını neye dayanarak aldığım hakkında fikir sahibi değilim.

Nette gezindim , pek bir şey bulamadım hakkında.

Genel olarak edebi kitaplar yazdığını düşündürttü bana.

Bu kitap , roman kategorisine alınmış.

Çok ince , hatta okuduğum en ince roman diyebilirim kendisi için.

Kısaca bahsetmem gerekirse;

Yer Paris,

Mevzu aşk ,

Ve tabii aşık adamın hezeyanları...

Okunmasa da olur diyemiyorum lakin kapattığımda aklımda , bizim uçağa ne olduğu sorusu dönüp durmaktaydı.

Farklı , özellikle kafalarının dumanlı olduğu kısımlar :D


21 Şubat 2015 Cumartesi

15-AŞKIN ÖTESİNDE- DENİZ ERBULAK


1. Baskı 2011
349 Sayfa

Nerede gördüm ben bu kitabı ya da neden aldım...

Alıp atmışım kenara , ne zaman aldığım meçhul.

Bir hayli zamandır da gözümün önünde oysa.

Sonunda Esra'nın önerisiyle öne alarak , okudum.

Kendisinin yorumu için TIK!

Bu kadar sakin bir kahramanı olup , bu kadar hızlı akan kitap .

Ve orta yaşta gelen , sabırsız ve mantıksız aşk.

Çok beğendim.

Edebi kısmını geçin , böyle kadın kahramanın süper olduğu bir kitap ne zamandır okumamıştım.

Kibarlığın, nezaketin zirve yaptığı kitap , klasik Türk erkeği ile devam eder mi ?:D

Bu kitap neden 1. basımda hala?

Okuyan mı yok?

Neden?

Geç kalmayın :D

Not : Esra , teşekkürler canım :D


19 Şubat 2015 Perşembe

14-PROFESÖR GARGOYLE- CHARLES GILMAN

LOVECRAFT ORTAOKULUNDAN HİKAYELER I
Çeviri: Mesut TIĞLI
1. Basım 2014
168 Sayfa


Lovecratft serisine ait iki kitap , abm yayınlarından hediye geldi.

Hediye kitapları , okunacaklar listesinde hep öne almaya çalışıyorum.

Bir sorumluluk hissediyorum bu kitaplara karşı , bir an önce okumalıyım diye düşünüyorum .

Bu 1. kitap.

Kapak resmi değişiyor, holografik mi deniyor buna?

Bir taraftan bakınca gördüğünüz masum amca , diğer tarafta boynuzlu bir canavara dönüşüyor.

Sayfa sayısı az, ortaokulda geçmesi sebebiyle benim oğlanın yaş gurubuna daha uygun .

Hatta 6.-7 . sınıflar için biçilmiş kaftan.

Fakat her zaman söylediğim gibi ben bu tip kitapları okumaktan imtina etmem.

Hatta oğlumun bana pasladığı pek çok kitabı da blogda görebilirsiniz.

Bu seriyi beğendim.

2.'si de okunacaklarım arasında.

Benden sonra oğlum okuyacak, beğenme halinde seriyi tamamlamayı düşünürüm.

Keyifle okunacak , hafif ürpertili ve hayal gücü yüksek öğeler barındıran serilerden biri daha.

abm yayınlarına teşekkürler...





17 Şubat 2015 Salı

13- KIŞ GÜNEŞİ- JENNIFER L. ARMENTROUT

Çeviri: Serkan GÖKTAŞ
1. Basım 2014
316 Sayfa


Son zamanlarda üzerimde olan ataletten kurtulmak , yaşadığım üzüntülü anlardan bir nebze sıyrılmak adına elime aldığım kitaplardan biri.

Lux serisi ve Oğlum sayesinde tanıştığım yazarın , elimde olan son kitabı.

Tek kitap seri değil.

Young Adult -genç erişkin- kitleye hitaben yazılmış yine .

Bolca sevişip , az konuşup, az biraz da heyecan yaratma amaçlı atraksiyonlar var kitapta.

Açıkçası serileri de eh işteydi fakat bu vasatlıkta hiç kitabı olmuş muydu diye düşündürdü.

Belki de ilk olarak bu kitabını okumalıydım, serilerini falan okumadan önce yani.

Neyse işte , Beyaz Dizi okumayı sevenler, çok severek okuyabilir tahminen.

Havamız değişsizn tadında okuduğumdan belki de çok mutlu ayrılamamış olmam.

Ya da çok bariz olan sondan :D

Not : Kitap, blog tour yapmış ve yayınevi tarafından bazı bloggerlara da gönderilmiş olduğundan , daha detaylı açıklamaları ve ayrıntıları diğer bloglarda rahatça görebilirsiniz.

15 Şubat 2015 Pazar

12-MASUM ÖLÜM- NORA ROBERTS

Çeviri: Aslı AĞCA
1. Basım 2013
392 Sayfa


2059 yılından devam ediyoruz, müthiş, maskülen dedektifimiz Eve Dallas ile.

15 kitapta sadece bir yılı anlatabilme yeteneğine , yazma hızına , okunma oranına bayılıyorum bu kadının.

Yine cinayet , yine polisler, yine arkadaşlık , aile vs ve maskülen dedektif Eve Dallas ile müthiş yakışıklı ve süper zengin Roarke arasındaki anlam verilemeyen , kafa karıştıran evlilik.

J. D. Robb adıyla yayımlamış Nora bu seriyi.

Bu kitapta , bilgisayarlardan insanlara bulaşabilen virüsün peşine düştük.

 Her ne kadar artık tekrara düştüğü satırların fazla olduğunu düşünsem de , seri 40 kitaptan oluştuğundan çok fazla takılmamaya çalışıyorum bu mevzuya , bakalım kaçıncı kitaba kadar direneceğim.






14 Şubat 2015 Cumartesi

MİM-Kitap Tag

KİTAPKEYFİMM mimlemiş beni , teşekkür ediyorum efem , kendi cevapları için lütfen bir TIK.




1- Kitap okumak için evde belli bir yerin var mı?

Mutfak! :D Aslında kitaplıklarımın olduğu oda, Eylem'in diye 

geçiyor evde , lakin ben sıkça mutfakta alıyorum soluğu, 

eşimin dediği gibi ; doyamadım tencere , tava görmeye.


2- Ayraç mı yoksa rastgele bir kâğıt parçası mı?


Ayraç tercihim ama aciliyet halinde her şey de olabilir , kağıt 

parçası , kalem , defter , diğer okuduğum kitap :D


3- Kitap okumayı belirli bir zamanda mı durdurursun yoksa


belirli bir bölümde ya da bölüm başında mı durdurursun?

Eğer okuduğum kitap ağır ilerliyorsa , bölümler duraklamak

için daha mantıklı ,  işim olmadığından durma 

aralıklarım çay doldurma fasıllarına denk geliyor genelde.

4- Okurken yemek yemek mi bir şeyler içmek mi?


 İçmek , kesinlikle.
5- Kitap okurken televizyon seyretmek mi müzik dinlemek mi?


Ben işte bunu yapamıyorum , bırak kendim izlemeyi , her


koşulda kitap okuyabilen ben , biri yanımda tv izlerse kitaptan

aynı keyfi alamıyorum , dikkatimi versem de , tv'deki yayın
 ,
 beyinciğime nüfuzetmek için benle sürekli mücadele ediyor 

, o sebepten sessizlik favorim.
6- Tek seferde bir kitap mı yoksa birden fazla kitap mı?


Genelde birden fazla:D


7- Okurken evde mi yoksa her yerde mi okumayı tercih 


edersin?

Ev tercih sebebi ama mecbursam dışarıda da okurum ...
8- Kitabın, kafanın içinde yüksek sesle okunması mı yoksa


sessizce okunması mı?

kafamın içindeki yüksek ses te sessizliğin diğer bir türü 


olmuyor mu , bu soruyu pas geçiyorum :D


9- Önündeki sayfaları okur musun yoksa sayfaları atlar


 mısın?

haa? Bak bu soruyu da anlamadım ki, zaten kitap okuma

eylemi , önündeki sayfayı okuma hareketi değil midir. Ama

sorduğun soru atlama yapıp yapmadığımsa , asla .  

10- Ciltli kitap mı karton kitap mı?

 Kitap olsun da , papirüsten de olsa olur.


11- Kitap yazıyor musun?



Sürekli bir şeyler yazıyorum fakat bunların adı kitap olacak mı onu bilmiyorum :D

Bu mimi , benim son postuma yorum yazanlara gönderiyorum :D

AAA sadece bir kişiymiş :D

Hayat İzlerim , Kitap Sesleri 

13 Şubat 2015 Cuma

11-AMERİKANO-MANYAKLAR- SERGE REZVANİ

Çeviri:Adalet AĞAOĞLU
1. Basım 2010
106 Sayfa


"-Diyorum ki: böyle kuruyup kaknemleştiğimiz halde kendimizi gepgenç hissedişimiz ne iş ha?"

"-Yazar olmadım , ama yayınlandım. Bilmem arasındaki farkı görebiliyor musun?"

"-Dinle , dinle...Öyle hayal gücü mayal gücü az gelir...Bilmezsin...Dinle hele bir...Hayır , inanılır gibi değil ; bir sıçma süresinde kafandan koskoca , gerçek bir roman geçiveriyor, olur şey değil..."


**************************

Fransa'da büyüyen İran asıllı yazar , 1970 yılında bir roman yazar. Romanın geçtiği zaman ise 
2000'lerdir.

Hal böyle olunca Amerika 'nın elinin kolunun nerelere kadar ulaşabileceğini tahayyül etmenizi sağlayan kitap , ciddi ilgi görür. Bizde 5 yıl önce basımı yapılan kitap , hala ilk basımda ama takılmayın ona siz .

Neyse efendime söyleyeyim , kitap; Fransa'da yaşayan iki ihtiyarın, Amerika'lılara karşı yaptıkları bir takım eylemleri ve bunların sonuçlarını içermekte , ve fakat zaten 106 sayfa olduğundan , hayatlarının oldukça küçük bir kısmı olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Kitabın özsözü'nü A. Ömer Türkeş yazmış. Fakat o kadar yazmış ki , elime alıp ilk okuduğumda , devamını getirmekten korktum açıkçası.

Kitabı kısaca özetlemiş pek okunmaya değer kısım bırakmamış önsöze göre;

"Batıdaki isyan başladığında siyasal konjonktür , sadece kapitalist sistemin ve hegemonyasıının değil, doğu ülkelerinin reel sosyalizminin de sorgulanması gerektiriyordu.Bunun sonucunda 68 öğrenci eylemleri geleneksel 'sosyalist' 'komünist' partilerden bağımsız , hatta onlara rağmen gelişmiş,isyanın başını çekenler anarşist , anti-otoriter gruplar olmuşlar, Avrupa sokaklarını Marx'ın , Engels'in , Lenin'in , Stalin'nin değil Mao'nun , Che'nin, Ho Chi Minh'in posterleri süslemişti.Kapitalizm kadat kapitalizmin statükocu alternatiflerine -reel sosyalizme- de yönelen çifte reddiye, var olan bütün kurumlarla birlikte bütün kültür ve sanat geleneğinin sorgulanmasıyla sonuçlanmıştı.İsyan sadece siyasi değildi, kültürüyle de isyandı.
Nitekim 68 rüzgarı Batıda sadece siyasi iktidarları değil, kültürü , sanatı , edebiyatı, cinselliği kısaca hayatın her alanını silkelemişti.Rock'n Roll'ün , Yeni Roman'nın , Avan-gart' akımların müziğin , edebiyatın, plastik sanatların geleneksel yapılarını paramparça ettiği, dünyaya henüz yaratıcıların dahi tam olarak ifade edemediği yeni anlamlar kattığı, bağımsız sinemanın kitleleri sarstığı yıllardı 68'ler.  68'lerin en etkili isimlerinden Marcus'un isyanın edebiyatının dilini "yerleşik dil ve imgelerin- uzun zamandır tahakküm ,zorbalık ve aldatma aracı olarak kullanılan dil ve imgelerin- baskıcı hakimiyetini yıkabilecek iletişim yolları bulma çabası " olarak yorumladığı zamanlarda , Beat kuşağı yazarları yeniden keşfediliyor, Vian hatırlanıyor, Genet tanınıyor, geleneği dinamitleyen yazar ve sanatçılar taraftar topluyordu.
............
..........
...."
 Rezvani 68 kuşağında yetişmiş ve yoğrulmuştu.

Önsöze bakıp yanılmayın ha , kitap oldukça yalın ve anlaşılır ifadelerle yazılmış :D

Ben sadece önsözü okuduktan sonra, kitabı anlamanın -benim için - imkansıza yakın olduğunu düşünmüştüm , siz de düşünmeyin diye yazıyorum bu kadar şeyi.

Çağdaş Klasiklerden olan kitap okumak isteyenlere gelsin o halde bu kitap :D

Bir de okuduktan sonra , ilk aklınızdan geçeni yazın bana :D