1.,2.,3. Baskı 2014
348 Sayfa
"Eğer kız kardeşim , işleri güçleri televizyon seyretmek olan bu pasifist manyakların gazına gelip bu kadar istemeseydi orada bulunmayı , böyle bir rezaletin parçası olmasına asla müsaade etmezdim."
"İnsanlar seçimle değil de tiple iş başına getirilse kesin kaybederdi."
"İnsan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır."
"Düşlerimi toparlamak için yürüyüşe çıksam dünya turu atmam gerekirdi."
"Siyah poşetimde üç biram daha vardı, gömlek cebimde elektronik sigaram vardı, pantolon cebimde yedek tütünüm vardı, şerefsizliğimden kaybettiğim en iyi arkadaşım vardı, hemen hemen her şeyim vardı."
"İnsanın hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz , geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın.Hayatta çoğu zaman asıl ihtiyacımız olan şey de budur işte , sağlam kalan parçalarımızı toplayıp kör karanlıkta yolumuza devam etmek."
"Dünyada en çok hissedilen şey de budur .Hayatın geneli bombok gittiği için , insan yüreği zamanla nasır tutar, bir şey hissedemez olur.İşler biraz yoluna girince de yeniden küt küt. Bok varmış gibi."
"Eski İnönü Stadyum'una bakıp biraz düşündüm.Sık sık yaparım bunu. Eski İnönü Stadyumu'na bakıp düşünürüm, "Amaç nedir?" derim kendime. "Gaye Nedir? Varmak istediğimiz yer neresidir? Mesafe nedir ve nasıl gidilir? Ayrıca kafam niçin bu kadar karışık?"
"En büyük aşklar bitiyor, bir pet şişe beş yüz yıl yaşıyor, peki sen şimdi niye öldün ki martıcık? Elektrik gelince mumları kim üfleyecek şimdi ?
Sabah olunca sinek ilacını fişten kim çekecek ? Kim kapatacak ruhlarımızdaki o derin çatlağı ?Yaralanan gururlarımızın acısını kim hafifletecek ? Sıra ne zaman mutluluğa gelecek ya da iyiliğe ve adalete?" *******************
Bu kitabını okumadan önce you tube'dan bir ropörtajını izlemiştim Emrah SERBES'in.
Hani çok alakasız bir şeyler izlerken ,bunu da izle şuna da bak dedikleri yerden çıkmıştı karşıma.
Gezide hiç dikkatimi çekmemiş oysa.
Şimdi hangi kanaldı , sunucu kimdi hatırlamıyorum fakat çok samimi gelmişti Serbes bana.
Çok yalın , çok kendiydi .
Böyle de rol yapılmaz ki kardeşim diyebilmiştim.
Hatta kendi de mahallesinde 'böyle konuşan yazar mı olur kardeşim ' diyenler olduğundan dem vurmuş , 'yazar dediğin ağır olur , kendini ağırdan satmasını bilir hiç olmadı' diye eklemişti.
Aslında kitabını okurken belki de o ropörtajın etkisinde kalmış olabilirim.
Sanki Serbes anlattı , ben dinledim modundaydım.
Bir dönem de Sıdıka diye bir dizi vardı , hani her şeyden haberi olan ev kızı , Deeptone da yazar hikayelerinde böyle birini , benim etrafımda da vardır bu tipler, yaşından büyük fikirleri olanlar , ya da yaşlarından büyük düşünenler.Belki o sebepten Çağlar İyice'yi garipsemedim.Var çünkü bu tiplerden , annesinden , dayısından , çevresindekilerden örnekler. Belki azlar ama yok değiller.
Hatta şu aralar çokça bile olabilirler etrafta.
Kitap oldukça çok satmış , Gezi'den ötürü.
Çokça da okuyan olmuş , bloglara ve diğer sosyal medya oluşumlarına baktım , gördüğüm kadarında beğenen de var beğenmeyen de ...
Genel yorum , Emrah Serbes'ten beklenen bir performans değil , daha iyi yazabilirdi , gibi.
Hatta işi abartıp, 'klasiklerden şuna benziyor , vay efendim bundan araklama bir anlatım' diyen bile var.
Serbes kendi deyimiyle 'ağırdan aldığı , azcık savsakladığı yazarlığa güzel dönmüş bence, bu kadar beklemeyeceğini umuyorum bir sonraki kitabı için.
Not : Kendisi Behzat Ç.'nin yazarı aynı zamanda .
#guzokumasenligi
#senlikbahaneokumaksahane
19.