30 Nisan 2012 Pazartesi

TİYATRO SİMURG:ADI YEŞİLÇAM

BELKİ DE TÜRKİYE
Mehmet Esatoğlu’nun yazıp yönettiği oyunda Ali Yıldırım, Aydan Cömert, Bilgesu Ataman, Emre Roni Işık, İnci Bilaloğlu, Hale Üstün, Mehmet Esatoğlu ve Yusuf Şahin değişik rolleri paylaşıyor.








Bu akşam da arkadaşların daveti üzerine oğlumla tiyatroya gidelim dedik, 


ancak oyundan 


1- bu yaş çocukla gidilebilir miydi ki???(acaba çocukları getirmesek daha iyi mi olurdu)


2-(oyun için ise)Sanki , yani, evet evet cümleleriyle çıktık..





Yetişkinlerin izleyebileceği bir gerçek hikayesi , biraz da yeşilçam, sizin oralardan da geçerse, gidin derim:)


Süresi bir hayli uzun olan (2 saat kadar)oyundan çıktığımızda , in cin top oynuyordu ancak biz lahmacun yemeği tercih ederek, oyunlarına eşlik edemedik:)

29 Nisan 2012 Pazar

40-BİR PINAR GİBİ-MARTIN WALSER

Çeviri:Yasemin BAYER
Can Yayınları
1998 Basım-356 Sayfa


Kitabın arka kapağında; yazarın, kitapta (isimler değiştirilmiş olsa da) kendi hayatını anlattığı yazıyordu.

Kitabın ismi de ; yazar o kadar berrak bir dil kullanmış ki adeta Bir Pınar Gibi yazmış deniyordu.

Artık hepinizin bildiği üzere ben otobiyografi pek sevmem, ancak Frank MCCOURT bu yargımı yıkmış ve beni bir an önce yeni hayatları öğrenmeye teşvik etmişti, belki o sebepten bu kitabı hızla çektim kitaplığımdan , yeni bir yazarın hayatına bir an evvel yelken açmak için.

Ancak işler umduğum gibi gitmedi , 
yazarın dilini kesinlikle akıcı bulmadım , bence oldukça zoraki yazılmıştı.

Kitabı genel olarak ta beğenmedim , oldukça uygun bir konu var (Hit'ler gibi) ve  o zamanda yaşanmışlıklar ve benim de ilgi duyduğum bir zaman parçası , ancak ne alaka dedirtecek bir sürü detay ...


Bilmiyorum belki yaz geliyor diye dertlendiğimden , belki bahar yorgunluğundan bu kitap benim hem okuma hızımı hem de beğeni oranımı düşürdü,belki de farklı bir zamanda tekrar okumalıyım:)

Eğer daha önce okuduysanız , özellikle yorumlarınızı bekliyorum:)




27 Nisan 2012 Cuma

YENİLER


Son zamanlarda kitap okuma hızım düştü, bu sebepten bloguma da yazacak bir şey bulamadım.

23 Nisan 'da yaptığımız 4 günlük tatil ve ufak tefek rahatsızlıklar dışında bu düşüşe sebep gösteremiyorum.

Ancak çok eskiden beri kitap alışverişlerimi yaptığım sitenin dışında başka bir siteden aldığım , bu en yeni çıkanları da paylaşmadan duramadım...

Umuyorum bu baharı da atlatır ve eski paylaşım hızıma ulaşabilirim:)

SEVGİYLE ve Kitaplarla kalın:)

25 Nisan 2012 Çarşamba

39-İMKANSIZ AŞKLAR EVİ-AUDREY NIFFENEGGER

Çeviri:Sibel Akyel ERALTAN

Epsilon Yayıncılık
2010 Basım-454 Sayfa

Yazarın okuduğum ilk kitabı Zaman Yolcusunun Karısı idi ve gerçekten farklı ve ilginç bir kurgusu vardı.

Bu kitabın da onun kadar ilginç olacağını düşünmüştüm çünkü yazarın gerçekten farklı bir hayal gücü vardı.

Aslında kitabı beğendim ancak sanki bazı kısımları zorlama gibi geldi, yani bambaşka bir yerde de bitebilirdi, yine de farklı ve ilginç bir ikiz karmaşası vardı.

Dediğim gibi yine de güzeldi ve hafızasına güvenenlerin kesinlikle okuması gereken bir kitap, çünkü kim kimdi diye düşündüğüm ve hafızamı zorlayan bir şeyler vardı:)


17 Nisan 2012 Salı

38-TRAVMA-STEVE HAMILTON

Çeviri:Ender NAİL
Koridor Yayıncılık
2011 Basım-400 Sayfa


Koridor Yayıncılık iyi işler yapıyor , Grimwood kitaplarını okuduğumda böyle düşünmüştüm.


Yanılmışım!Koridor bu kitabı basmakla, Steve Hamilton yazmakla harika bir iş başarmışlar.Bayıldım.resmen.Yani yok böyle bir şey.

Uzun zamandır okuduğum en harika kurgulardan biri diyebilirim.Aslında kitapta her şey  var .Yok yok!

Travma, Aşk, sadakat, cinayet, gerilim ve  çokça heyecan.

Kesinlikle filmi yapılmalı.Yapılmışsa ve haberim yok ise yazın lütfen , muhakkak izlemeliyim .

Bu arada kitap hakkında bilgi vermez ama bir cümle , altı çizilmişlerden ...

"Eğer göğsünde atan kalbin sana sevdiğin kişinin o olduğunu söylüyor ve sen hayatının bundan sonraki kısmını onunla birlikte geçirmek için bir şey yapamıyorsan...."

Cümlenin devamını siz getirin , kitapta bu cümle güzel bitmiş ama gerçekte ne düşünüyorsunuz?





16 Nisan 2012 Pazartesi

MİM


Sevgili Irosh ve Kitaplari  Mim'lemiş beni, defaat le dediğim gibi bu mim olayına ayıldığımdan ve bayıldığımdan kendisine sonsuz teşekkürler ediyorum....


Gelelim sorulara:


1) Mesleğin seni mutlu ediyor mu?

Bu soruya hangisi diye cevap vermek isterim, 
1-Ev Hanımlığı-Bazen
2-Annelik-Sonsuza Kadar

2) Dilediğin meslek miydi? 

Hayır canım kesinlikle değildi, ve aklıma bile gelmeyecek bir şeydi meslek olarak ev hanımlığında kalmak , ancak şikayetçi de değilim halimden ,hiç yoktan iyidir:)

3) Yalnız mı ilişkide yaşamayı mı tercih ediyorsun? 

Yalnız yaşamak bugüne kadar müdahil olabildiğim bir durum değil, ama tercih hakkım olsaydı da ilişkiyi tercih ederdim...

4) Tatsız durumlardan kaçınmak için yalan söyler misin, dürüst ol?

Yalan söylemek için tatsız durum beklemeye gerek yok, her daim söylerim , bildiğin yalancıyım yani:))))

5) Yabancı bir dil konuşuyor musun?

Hayır genelde yerli tercih ediyorum:))Ya okulda hangi dili öğrendin diyorsan  İngilizce ama neredense Yunanca'ya ve İtalyanca'ya takıntılıyım, öğrenmeden ölmeyeceğim:))

6) Rüyandaki evde oturuyor musun? Taşınmak veya yurt dışına gitmek istiyor musun?

Rüyamdaki evde oturuyorum , 3 yıldır :))Taşınmak istemiyorum, mümkünse cenazem bu evden kalksın istiyorum çünkü taşınmak çok zorrrr....

7) Mobilya değiştirmeyi sever misin?

Gerekiyorsa, şaka şaka her zaman:)

8) Çevreye, hayvan korumaya hiç katkın var mı?

Yok , aslında hayvanları hiç ayrım yapmadan (antenli böcek hariç) severim ama aktif katılımcı olamadım hiç...Antenli böceklerin üstüne bilerek basmıyorum ayrıca , tamamen tesadüf:)))

9) Televizyon ve filmleri sever misin?

Hayatımda belki de en sevmediğim şey tv, haftada en fazla iki defa sadece Ali İhsan ile Kelime oyunu izlerim onun dışında açmam:)Ama sinemada ve film dersen , bayıla bilirim:)

10) Bırakmak istemediğin kötü huyların var mı?

Var Sigara kötü bir huyum ama bırakmak istemiyorum bir de çok konuşmam ama onu da bırakmak istemiyorum:))

11) Loto veya benzeri şans oyunu oynar mısın?

Hayır, çünkü ben çok şanslıyımdır, büyük ödül bana çıkar diye korkarım:))

Ben  de mimi 
1-Pınar'a
2-Alkım'a
3-Greta'ya
 gönderiyorum , umarım kabul ederler:)








14 Nisan 2012 Cumartesi

37-GÖĞÜ DELEN ADAM-ERICH SCHEURMANN

Çeviri:Levent TAYLA
Ayrıntı Yayınları
2010 Basım-110 Sayfa
(1. Baskı 1988)


Bu kitabı MorLeke blogunun sahibinin yaptığı , kitap okuma kampanyası dolayısı ile edindim, gönderen arkadaşımın bir blogu var mı bilmediğimden kendisine teşekkür etme fırsatını da bulamadım:)Bu da teşekkürüm olsun:)

Ama kendisine cehaletime bir çentik daha attığı için , gerçekten teşekkür ediyorum:)

Ben; çok kitap okuyan, okuyamaz ise uyuyamayan biriyim ya güya, hani sık sık ta kitap sitelerine girer en azından kitapları ve yazarlarını da araştırırım ya hani, yok arkadaş hepsini silip atıyorum, yokmuş öyle bir şey !

Aslında tabi ki biliyorum okumadığım , okuyamadığım pek çok kitap ve yazar ama pek çok eski yazarın da kitaplarını en azından isimlerini duymuşumdur diye düşünüyordum.Yanılıyormuşum!

İşte şu dakika size, itiraf ediyorum, bu kitabı duymamışsam ne anlamı kalmış benim okurluğumun.

Yok böyle bir şey .Çok güzel, çok farklı ve kesinlikle okunmalı ve edinilmeli.Kitaplığında olmayanlar yansın diyorum:)

Aslında normalde artık hepinizin bildiği üzere kitabın içeriği hakkında hiç bir şey yazmamaya çalışıyorum ve hatta bunun için mücadele ederken , vasat satırlarla sadece beğenip beğenmediğimi yazmaya çalışıyorum, çünkü birinin okumadığım bir kitabı anlatması kadar sinirlerimi zıplatan bir şey yok, madem okumamı istiyorsun , süperdi de , çok beğendim de, bayıldım de ne dersen de ama bir satırını bile anlatma arkadaş:))

Ama ben kendimle çelişkilere düşüyorum bu kitapla birlikte , bu kitabı size başından sonuna kadar yazmak istiyorum, hatta kitabı billboard yaptırıp bütün dünyaya dağıtmak istiyorum, o kadar büyük puntolarla yazmak istiyorum ki, okumayan kalmasın.

Samoi yerlilerinden bir reisin , Avrupa'ya gelip modern insanı(onların Avrupa'daki insana verdiği isim PAPALAGİ) anlatmasından oluşuyor kitap.

Ve bir iki satır kitaptan:
"Papalagi'nin tanrısı kendisinin "para" adını taktığı yuvarlak metal ve ağır kağıttan başka bir şey değildir."

"...Para uğruna acımasız davranma hakkını elde eder Papalagi.Eli paraya gitti mi yüreği sertleşir, kanı donar, yalan söyler, dürüst davranmaz , tehlikeli olur."


13 Nisan 2012 Cuma

SİNEMA GÜNÜ



Bu haftaki sinema günümüzde "Gri Kurt " vardı, ben aslında severim böyle yaşam mücadelesi verilen filmleri.

Aslını isterseniz film daha önceden izlediğim başka bir filmi andırıyordu, o sebepten sanki olacakları anlatmaktan başka bir şey yapamadım film boyunca, sonu farklıydı sadece ki ben mutsuz sonları(beklenmeyen) hem kitaplarda, hem filmlerde seviyorum , bu da filmi benim için izlenebilir kıldı.

Ama öyle sahneleri var ki resmen koltuklarımıza mıhlandık:)İzlenebilir bir film , yaşam mücadelelerini sevenler için:)


12 Nisan 2012 Perşembe

Keyifli Mim

İşte yine ve yeni bir mim, tekrar tekrar söylemiş olacağım ama mim olayına bayılıyorum:)
Hem okumayı hem yapmayı:)
Bu defa da Eren mimlemiş beni, kendisine kocaman teşekkür ediyorum:)
1.Yemek olsam ne yemeği olurdum?
Ya ben yemek olmasam içecek olsam olmaz mı?Ha ne dersiniz çünkü yemek yemeği de severim ama beni en çok anlatacak şey demli bir bardak çay ya da okkalı bir Türk kahvesi olurdu diye düşünmekteyim:)


2. Müzik aleti olsam ne olurdum?

Çok sesli bir alet olurdum herhalde, konuşmayı bu kadar sevdiğime ve insanların başını şişirmekten acayip keyif aldığıma göre ...Mesela sesi uzaktan hoş gelen bir şey var ya işte ondan:))


3. Araba olsam hangisi olurdum?

çok hayallerimi süsleyen bir araç ama beni de tarif etsin, şöyle güvenilir bir 4*4



4.Aylardan hangisi olurdum?
Karlı bir ay olmak istiyorum yaaa..Kar istiyorum, üşümek ve sıcacık bir çay için ölmek istiyorum:))



5.Ayakkabı olsam hangisi olurdum?

Gerçek bir ayakkabı tutkunu olarak cevap veriyorum, hepsini isterdim , her tür olur yani ama şöyle hanım hanımcık ayakkabılara da bayılıyorum:)


6.Kıyafet olsam hangisi olurdum?

eh o ayakkabının üstüne bu mont olayım bari:))Kombinsiz de duramam dermişim:)
7.Renk olsam hangisi olurdum?
Pembe olmasam olur mu bu kadar pembenin arasına tek renk siyah , melankolikliğimi de hatırlatsın:)



8.Hayvan olsam hangisi olurdum?
Bütün hayvanları severim ama köpek olurdum herhalde , kitaplardan sonra en sadık dost değil mi??


9. Şu anda okuduğum kitabın 137. sayfasında ne var?

Şu an okuduğum kitap 110 sayfa, ama bir sonraki okuyacağım Travmanın 137. sayfası:
"Bir saat daha geçti.Hava hala serinlememişti.Bir derece bile."


Şimdi sıra geldi birilerine dokunmaya , yapmak istemeyenler lütfen zorunlu hissetmesinler:)Ama yapsalar da iyi olur hani:)

1-hypo

36-UMUDA DOĞRU-FRANK MCCOURT



ANGELA'NIN KÜLLERİ II

Çeviri: Neşe OLCAYTU
Epsilon Yayınları
2009 Basım- 392 Sayfa


Angela'nın Külleri adıyla başlayan Mccourt'un otobiyografisinin devamıdır...

Otobiyografi sevmediğimi söylediğimde beni yalancı çıkaran ilk kitabın ardından , bu konudaki fikirlerimi alt üst eden Mccourt'un gençlik ve yetişkinlik dönemlerini kapsayan bu  kitabı da  , gözü yaşlı  bitirdim. 

Bence muhakkak okunmalı ve ilk kitabın yorumuna yorum bırakan arkadaşlarımdan duyduğum kadarı ile 3. 'sü de varmış kitabın, onu da kesinlikle edinmeliyim diye düşünüyorum:)



10 Nisan 2012 Salı

35-HAZAR RÜZGARI-MAREK HALTER

Çeviri:Nuriye Yiğitler
Everest Yayınları
2002 Basım-359 Sayfa


Yazar 955-2000 yılları arasında iki olay kurgulamış(kurgulamış diyorum çünkü iddiaya göre anlattığı olayların kanıtları yok edilmiş) ve bu iki zaman arasında yaşanan birbiriyle ilişkili olayları anlatmış.

955 yılında Yahudi ari ırkından olan bir gurubun Hazar'larda yaşadığını iddia eden yazarımız, 2000 yıllarında yaşayan bir yazar tarafından bu halkın varlığını kanıtlamak uğruna başına gelenleri anlatmış.

Açık olmak gerekirse bugüne kadar Yahudi bir halkın Hazarlar'da yaşadığını duymamıştım, bilmiyordum ama farklı ve ilginç iki hikayeyle öğrenmiş oldum.Kesinliği için bir şey diyemesem de ilginç bir iddia gibi geldi bana.



7 Nisan 2012 Cumartesi

ECZANEMİZDE.COM





İlk defa online bir eczaneden alışveriş yaptım , 
aslında online alışverişi her zaman tercih etmişimdir ancak eczane ürünlerini almakta bugüne kadar hep tereddüt etmiştim, hata etmişim.

Her zaman severek kullandığım, neredeyse su kıvamındaki Hamilton güneş koruyucuyu aldım,Bioderma ve La-Roche ile ise yeni tanıştım...Açık konuşayım her ikisini de sürekli ürünlerim olarak etiketlemiş haldeyim resmen bayıldım.Leke tedavisinden sonra kurumaya başlamış cildime acayip iyi geldiler...

Sonuç:Eczanemizde.com alış verişimden memnun kaldım ve paylaşmak istedim kendileri ile bundan sonraki siparişlerimizde görüşmek üzere diyorum..

NOT:Ben de numune ürünleri istiyorum yaaa, bir çok blog arkadaşım paketleriyle gelen numunelerden bahsediyorlar ama benim paketimden çıkmadılar .Bir dahaki alışveriş paketimden çıkarlar mı acaba???

34-ZAMAN ÇARKI-KEN GRİMWOOD

Çeviri:Ender NAİL
Koridor Yayıncılık
2012 Basım-298 Sayfa



Kitabın orijinal adı Elise, Zaman Çarkı da güzel ama sanki kitap için doğru bir ifade değil.

Kitabı genel olarak beğendim.Vampir olmayan ama ölümsüz bir bayanın, ölümsüzlük hikayesi.Yani Elise'nin.

Kitabın kapağındaki notta da belirtildiği üzere sonsuza dek yaşamanın ödül mü, ceza mı olduğuna cevap aranıyor.

Bence ceza olur bu ölümsüzlük olayı bana , hiç istemediğim şeydir sevdiklerimden sonra yaşamak ya da en sevdiklerimin ölümünü görüp yaşlanamamak.





5 Nisan 2012 Perşembe

33-KRALLARIN ÇARPIŞMASI II- GEORGE R. R. MARTIN

Çeviri:Sibel ALAŞ
Epsilon Yayınları
2011 Basım - 478 Sayfa


Taht Oyunları'nın devamı niteliğindedir.(3.Kitap)

Aslında Taht Oyunlarını okuduktan sonra çok farklı bir kurgu diye düşünmüştüm, ana karakteri olmayan kitap olur muydu ki??

Ya da ana karakter ölünce romanın bitmesi gerekmiyor muydu??

İşte bu seri kalıpları yıkacak türden ve ben 3. kitabın sonunda bu seriye fena halde kafayı takmış vaziyetteyim.

Daha kaç kitabının çıkacağını bilmiyorum ama kendilerine bir bağımlı buldular er-geç seriyi tamamlamayı düşünüyorum:)

Sevgiyle kalın....


2 Nisan 2012 Pazartesi

32-ŞAH MAT - MARIO MAZZANTI

Çeviri:Güliz Akyüz YILDIRIM
Sonsuz Kitap
2011 Basım- 512 Sayfa


"Basit bir kurgunun , ustalıkla gizlenmiş ve hazırlanmış bir sistem içerisinde farkına varılması pek mümkün değildir."

Kitabı özetleyen , son cümlelerden biri.Gerçekten basit bir kurgu ile bu kadar güzel bir polisiye gerilim yazılabilirdi.Kurguya satranç karışması da bana özel bir zevk verdi...

Son dakikaya(sayfalara) kadar katili tahmin edebilmem mümkün olmadı.

Seviyorum ben böyle , tam buldum dediğimde yeniden başa dönüp hiçbir şey bulamamış olduğumu anladığım cinayet romanlarını.Katil kaçıyor , hem polisler hem bütün kahramanlar ama özellikle ben arıyorum :))

Güzeldi...